İşyerlerinde işgörenlerin bedensel ve ruhsal sağlıklarına ve fiziksel varlıklarına zarar vermeyecek, sağlıklı ve güvenli iş ortamlarının oluşturulması ve sürdürülmesine yönelik düzenleme ve faaliyetleri ifade eder. İnsan kaynakları yönetiminin "koruma" işlevi kapsamında yer alan iş sağlığı ve güvenliği (İSG), "iş kazaları"nın ve "meslek hastalıkları"nın önlenmesi ile ilgili çalışmaları içerir. Bu işlev, başta ağır ve tehlikeli işler olmak üzere hemen her iş ve işyeri ve buralarda çalışanlar bakımından çok önemlidir. Bu nedenledir ki, İSG faaliyetleri belirli yasalarca düzenlenmiştir.
Türkiye'de işgören sağlığı ve iş güvenliği düzenlemeleri, 2013 yılına kadar 5510 sayılı Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile İş Kanunu kapsamındaki çalışanları kapsamaktaydı. 2013 tarihli 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun yürürlüğe girmesiyle "iş sağlığı ve güvenliği", tüm çalışma yaşamını ve çalışanları kapsar hale gelmiştir. Yasayla, İSG organizasyonu ve süreci, ilgili (İşyeri hekimliği ve İG Uzmanlığı gibi) mesleki yeterlilikler ve istihdam koşulları vb. düzenlemeler de getirilmiştir.
İş sağlığı ve güvenliği, sosyal, teknik ve yönetsel yönleriyle çok boyutlu bir konudur. Bu nedenle, İSG ile ilgili çalışmaların etkin olarak yapılabilmesi için işletme, yönetim, mühendislik, hukuk, ergonomi, tıp, kimya, istatistik, psikoloji gibi çeşitli bilim dallarından yararlanmak gerekir. İSG, aynı zamanda, başta insan kaynakları ve üretim-operasyon işlevleri olmak üzere, işyerindeki tüm birim ve yöneticilerin etkileşim ve iş birliğiyle yürütülmesi gereken faaliyetleri içerir.
İSG'nin temel hedefi, meslek hastalıkları ve iş kazalarını önlemek, işyerlerini işgörenler için sağlıklı, güvenli kılmak ve tutmaktır. Meslek hastalığı, sürekli olarak bir işte çalışması nedeniyle işgörenin sağlığının bozulmasıdır. Başka bir ifadeyle işgörenin yaptığı işte maruz kaldığı etkilerden dolayı oluşan sağlık bozukluklarına meslek hastalığı denir. Meslek hastalıklarının başlıca nedenleri, medeni ve organik cisimler, fiziksel ve mekanik etkiler, tozlar, mikroplar, işyerinin psiko-sosyal koşulları şeklinde sıralanabilir. Bir hastalığın meslek hastalığı olarak kabul edilmesi için bunun yapılan işle, işyeri koşullarıyla doğrudan ilişkili olması gerekmektedir. Örneğin sürekli olarak radyoaktif veya zararlı kimyasal maddelerle çalışan bir işgörenin bu maddelerin etkisiyle ileride hasta olması (kanser vb.), meslek hastalığı olarak tanımlanır. Meslek hastalıkları, iş kazaları kadar kayıtlara geçememekte ve istatistiklere yansımamaktadır. Bunun en önemli nedenleri arasında, bir hastalığın iş koşullarından kaynaklandığını belirlemenin zor olması ve hastalığın genellikle işgören işten ayrıldıktan çok sonra ortaya çıkması yer almaktadır.
İş kazası, kısaca, işgörene ve işletmeye zarar verebilecek istenmeyen olay olarak tanımlanabilir. İnsan kaynakları yönetimi ve iş güvenliği açısından bir olayın iş kazası olarak tanımlanabilmesi için olayın iş yeri ve istihdamla bağlantılı olması gerekir. Buna göre literatürdeki farklı tanımlar da dikkate alınarak iş kazası şu şekilde tanımlanabilir: Her tür iş ve endüstride istihdam sonucu doğan, bireysel yaralanma veya maddi hasara veya üretim akışında aksamaya yol açan ve bireysel yaralanma yaratabilecek istenmeyen olaylara iş kazası denir. Buna göre istenmeyen (zarar verebilecek) bir olay, işgörenin zarar görmesine yola açmasa da kaza olarak kabul edilir. İş kazalarının yasal tanımlarında ise istenmeyen olayın kaza sayılması için, olay sonucunda işgörenin, mutlaka bedensel veya ruhsal olarak zarar görmesi ve iş göremez duruma gelmesi gerekli görülür.
İş kazaları, insanlar, makine, araç-gereç ve enerji kaynakları ile çevresel koşullar nedeniyle ortaya çıkabilir. Etkileri dolayısıyla iş kazası analizleri ve istatistikleri, ilgili bilimsel araştırmalarda, mevzuatta ve uygulamada önem verilen konulardır. Bu bağlamda, kaza raporları ve oranları en çok yararlanılan araçlardır. Kaza (veya olay) raporları, kazanın nedenleri, oluş şekli, sonuçları vb. ile ilgili verileri içerir. Kaza oranları ise bu raporlardan yararlanılarak hesaplanır, kaza istatistikleri ve iş güvenliği performansının ölçülmesi ve kıyaslamasında kullanılan standart oranlardır. Bunların en bilinen ve en çok kullanılanları, "Kaza sıklık oranı" ve "Kaza ağırlık oranı"dır.
İş kazaları ve meslek hastalıkları, başta insan sağlığı ve hayatı olmak üzere ekonomik, toplumsal, psikolojik vb. olumsuz etkileri ve zararları nedeniyle çalışanlar, işletmeler, toplum ve ekonomi açısından önemli sorunlardır. Bu nedenle İSG, tüm çalışanları kapsar şekilde her düzeyde ciddiyet ve önemle ele alınması ve yönetilmesi gereken düzenleme, örgütleme ve faaliyetleri içerir. Bu konuda, yasal ve örgütsel düzenlemelerin ihtiyaçlara uygun olması yanında bu düzenlemelerin etkin olarak uygulanması da gerekir. Bu bakımdan işletmelerde önemli bir insan kaynakları yönetimi işlevi olan İSG, tüm yöneticiler ve işgörenlerce paylaşılması gereken yasal, yönetsel, toplumsal, bireysel ve ahlaki görev ve sorumluluk olarak ele alınmalıdır.
YAZAR
Ömer Zeki Sadullah