Beyindeki yapısal ya da işlevsel bozukluklarla psikolojik süreçler arasındaki ilişkilerin, nesnel ve objektif olarak puanlanmasına ve betimlenmesine olanak veren psikometrik ölçme ve değerlendirme araçlarıdır. Nöropsikolojik testler, nöropsikolojik değerlendirmenin temel taşıdır. Nöropsikolojik değerlendirme, beyinde meydana gelen bir sorunun (lezyon gibi), bilişsel, davranışsal ve duygusal süreçlerle (psikolojik süreçler) olan ilişkilerini nesnel olarak değerlendirmeye olanak veren psikometrik araçlarla yani nöropsikolojik testlerle yapılır.
Tarihsel süreçte, psikiyatri ya da nöroloji kliniklerinden gelen tanı sorunlarına yardımcı olmak için, psikologlar öncelikle ellerinde var olan araçları, zeka testlerini, kullanarak cevap vermeye çalışmışlardır. Zeka testlerinin yetersizliği, nöropsikolojik testlerin gelişimini hızlandıran bir durum olarak kabul edilebilir. Amerika'daki ilk dönem nöropsikolojik değerlendirme yaklaşımının tamamen niceliksel ve hatta istatistiksel olduğu görülmektedir. Bu anlamdaki ilk kırılma ya da bakış açısı değişikliğinin Sovyetler Birliği'ndeki A.R. Luria'nın (ö. 1977) 'hastaya/kişiye özgü değerlendirme' yaklaşımıyla başladığı kabul edilmektedir. Luria, niceliksel nöropsikolojik test puanlarına ek olarak, hastanın basit ve temel sorulara nasıl cevap verebildiği, yönergeleri ne derece yerine getirebildiği gibi niteliksel değerlendirmeyi de içeren bütünsel bir yaklaşımın uygun olduğunu belirmiştir. Günümüzde öne çıkan bir diğer yaklaşım ise yalnızca test sonucuna değil (doğru-yanlış, yüksek-düşük gibi) kişinin sonuca ulaşmada ya da testi çözmede kullandığı yollara, stratejilere odaklanan süreç yaklaşımıdır. Bu yaklaşıma göre, hastanın sadece test sonucuna bakarak, hastanın beyin ya da bilişsel fonksiyonu hakkında tam bir bilgiye ulaşmak olanaklı değildir. Bir testteki sorunun çözümünde çok sayıda alternatif seçenek olması nedeniyle, sonuç yerine kişinin o sonuca ulaşırken izlediği yolu, yani süreci izlemenin önemli olduğu vurgulanmaktadır. Yaklaşım farklarını değerlendirmede, nöropsikolojik testin ve değerlendirmenin amacı belirleyici olmaktadır. Bu durumda eğer değerlendirmenin amacı tanı koymak ise süreç yaklaşımı daha avantajlı iken, klinik ya da temel bilimsel bir araştırma kapsamında yapılan değerlendirmede, bireylerin nöropsikolojik testlerden aldıkları puanların istatistiksel karşılaştırmaları önemli olduğundan, niceliksel yaklaşım öne çıkmaktadır.
Nöropsikolojik değerlendirme farklı amaçlar için yapılabilir. Bunlar arasında araştırma, tanı koyma, hasarın beyindeki yerleşkesinin belirlenmesi (lokalizasyon), tedavi etkinliği, tedavi ya da rehabilitasyon programının oluşturulması ve izlenmesi ve ayrıca hukuki durumlar sayılabilir. Nöropsikolojik test uygulanarak yapılan nöropsikolojik değerlendirme sonucunda, kişinin tanısının ne olduğu, psikolojik süreçlerinde bir sorun ya da değişme olup olmadığı, eğer varsa bunun hangi psikolojik alt süreçte olduğu (dikkat, bellek, karar verme, dil, yönetici işlevler, farkındalık vb.) şiddeti, beyindeki hasar ile ne derece ilişkisi olduğu, günlük yaşama etkisi gibi konularda bilgi edinilebilir.
Genel olarak nöropsikolojik değerlendirmenin üç aşamada yapıldığı söylenebilir. Birincisi, kişi hakkında demografik bilgiler, aile öyküsü, çevresel koşullar, nöropsikolojik test sırasındaki gözlemler (motivasyonu, duygu durumu, tepkileri vb.) içeren bilgi toplama aşamasıdır. İkincisi, hangi test ya da testlerin kullanılacağına karar verme, seçme ve bunları uygulama aşamasıdır. Son aşama ise değerlendirme ve raporlama aşamasıdır.
Nöropsikolojik değerlendirmeler için genel olarak tercih edilen uygulama, temel nöropsikolojik test bataryalarının kullanılmasıdır. Bataryanın temel özelliği, farklı ve temel bilişsel süreçleri (hatta alt süreçlerini; örneğin dikkat için odaklanmış dikkat, bölünmüş dikkat, dikkati sürdürme) bir arada değerlendirmeye olanak vermesidir. Bu bilişsel işlevler genel olarak, öğrenme, dikkat, bellek, görsel-uzaysal muhakeme, dil işlevleri, kavram oluşturma, akademik beceriler (okuma, matematik gibi), motor beceriler ve yönetici işlevleri kapsar. Ancak hastaya özgü ya da araştırma amacına bağlı olarak, farklı test, görev ve bataryaların birleştirilmesi ve seçilmesi de söz konusudur. Test seçiminde, ilgili testin alternatif (paralel) formunun olması önemli bir avantaj sağlamaktadır. Aynı uyarıcıların sunulması nedeniyle, bireyde öğrenme ya da alışma etkisinin yarattığı durumlar ya da özellikle izleme çalışmalarında sık aralıklarla aynı testi kullanmanın yarattığı sorunlar böylece büyük ölçüde aşılabilmektedir.
Beyin-davranış ilişkisini ölçmeyi amaçlayan nöropsikolojik testler, nörolojik tanı koymada kullanılan yardımcı bir yöntemdir. Bu nedenle nöropsikolojik testlerin yeterli ve gerekli psikometrik özelliklere sahip olması zorunludur. Bu özellikler arasında, testin geçerliği, güvenirliği, farklı demografik özellikler için (yaş, eğitim düzeyi, cinsiyet vb.) norm değerlerine (hem sağlıklı hem de hasta grupları için) sahip olması ve kültüre uyarlamasının yapılmış olması öne çıkmaktadır.
YAZAR
Metehan Irak