Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Sosyalizasyon Ve Kültürleme Nedir?

        Kültür ve eğitim olgularının sürekliliğini, süreç yönünü anlatan kavramlardan biri, sosyologların kullandığı "sosyalizasyon"; öteki ise sosyal/kültürel antropologların kullandığı "kültürleme" kavramıdır. Her ikisi de doğumdan ölüme dek bireyin, ait olduğu toplumun istek ve beklentilerine uyacak biçimde etkilenmesi ve değiştirilmesi sürecini ifade eder. Beşeri/insani alanda ve günlük dilde kültür, eğitim anlamında kullanılsa da sosyalizasyon (sosyalleşme/toplumsallaşma) kavramı ile kültürleme kavramı arasında süreç, nitelik ve anlatım farkları vardır. 

        "Sosyalizasyon" toplumsal hayatın içindeki bireylerin; toplumda etkileşime girecekleri, karşılaşacakları kişilerle, kurumlarla kuracakları toplumsal ilişkilerinde belirleyecekleri davranışları ve işlevsel olarak toplumda ya da sosyal gruplarında etkin biçimde nasıl rol oynamaları gerektiğini onlara gösteren, yaşatarak öğreten bir süreçtir. Daha açık bir ifade ile sosyalizasyon ya da toplumsallaşma, bireylerin içinde doğup büyüdükleri, yaşamlarını sürdürdükleri toplumun değerlerini, bilgi birikimlerini, geliştirdikleri çeşitli becerileri öğrenmeleri ve öğrendiklerini kendilerinden sonra gelen kuşağa aktarmaları sürecidir. Buna karşın kültürleme, toplumların kendisini oluşturan bireylere, belirgin bir kültürü aktarma, kazandırma, aşılama; toplumun istediği insanı eğitip yaratma ve onu denetim altında tutarak, kültürel birlik ve bütünlüğü sağlama sürecidir. Kültürleme ile bireyler, hayat oyununda oynayacakları oyunun kurallarını öğrenirler. Her iki sürecin de ilk halkası ailedir. Aile sosyalizasyon/kültürleme süreci içinde bireylerine sosyal rollerini, rol davranışlarını nasıl yerine getireceklerini öğreten ilk kurumdur. Toplumbilimcilere göre sosyalleşme süreci 15-20 yaş grubunda tamamlandığı halde, insan ve kültürbilimcilere göre doğumdan başlayan kültürleme süreci yaşam boyu, yani beşikten mezara kadar sürer.

        Kültürleme kavramı ilk kez antropolog Melville Jean Herskovits (ö. 1963) tarafından 1948'de önerilmiştir. Ona göre en genel tanımı ise şöyledir: "Kültürleme, insanoğlunun çocuk veya ergin olarak kendi kültüründe etkinlik kazanması ve eğitim süreci sırasında karşılaştığı bilinçli ve bilinçsiz şartlanmalardır." Sosyalizasyon bireylerin yalnızca topluma uyumunu sağlayan bir süreç olduğu halde, kültürleme öteki bütün koşullanmaları da içine almaktadır. Öte yandan kültürleme, "eğitim" kavramından da daha geniş bir içeriğe sahiptir. Çünkü eğitim, kültürlemenin istendik, amaçlı ya da kasıtlı davranış koşullanmalarını içermektedir. Oysa kültürleme, tanımı gereği bilinçsiz ya da bilinçdışı, yaygın, kendiliğinden, rastlantısal ve bireysel öğrenmeleri ve koşullanmaları da kapsar. Kültürleme, en geniş anlamıyla yaygın eğitim ve öğrenme sürecidir. Buna en somut örnek olarak, halk eğitimi (yetişkin eğitimi) verilebilir. 

        Kültürleme, bir meyve ağacının aşılanması gibi bir süreçtir. Ham bir meyve fidanının, has bir meyve ağacından kesilen bir dal parçası ile aşılanıp has meyve ağacına dönüştürülmesi gibi bir süreçtir kültürleme. Bu süreç; biri yoğun biçimde ve ergin yaştan önce, diğeri ise daha az yoğun biçimde ergin yaşta olmak üzere iki aşamada gerçekleşir. Bunlardan birincisine genellikle "çocukların sosyalleştirilmesi", ikincisine ise "sürekli kültür aşılama" denir. Aile kurumunun dışında yaygın eğitim ve öğretimle gerçekleşen aşama sürekli olanıdır. 

        Sonuç olarak sosyalizasyon/kültürleme kavramları, farklı alanlarda, farklı anlamlarda kullanılsalar da aileden başlayarak toplumun üst kurumlarına dek süren, eğitim-öğretim yoluyla çocuğun/bireyin toplumun değerlerini, kurallarını öğrenmesini amaç edinen bir süreçtir. Toplumların gelişmişlik düzeylerine koşut olarak etkisi giderek azalsa da aile, sosyalleşmenin/kültürlemenin en başat, en etkin kurumu olarak konumunu ve işlevlerini sürdürmektedir.

        Aile ve okulu dışında, çocuğun/bireyin kültürlenmesinin büyük bir bölümünü sağlayan başka araçlar, kurumlar ve arkadaş grupları da vardır. Bunların başında yaşanılan çevre, köy, kent, mahalle, sokak, medya, işyeri, cami, cemevi, kilise, sinagog vb. dinsel, inançsal kurumlar ile sinema, tiyatro, televizyon, bilgisayar, internet, cep telefonu vb. iletişim araç gereçleri gelir.

        YAZAR

        Sabri Çakır