Stok yönetimi kavram olarak taleplerin karşılanması, faaliyetlerin aksamadan ve etkin biçimde sürdürülmesi için stoklama veya depolama faaliyetlerinin planlanması, düzenlenmesi, yürütülmesi ve kontrolünü ifade eder. Stok (envanter); bir sanayi dalında veya işletmede kullanılan ve kullanılacak (depolanmış veya istiflenmiş) ham madde, malzeme, yarımamul ve mamullerin tümünü ifade eder.
Stok yönetimi, gerek mal gerekse hizmet üreten işletmelerde, özellikle lojistik ve tedarik zincirinin yönetiminde ve rekabette başarı kazandıracak faktörlerden biridir. Üretilmesi gereken bir mamule ait ham maddenin depoda bulunmaması, müşteriye zamanında ürünü teslim edememeye ve hatta müşteriyi kaybetmeye neden olacaktır. Ameliyat için gerekli bir malzemenin ihtiyaç anında olmaması, arızalanan uçağın parçasının stoklarda olmaması aynı şekilde maliyet ortaya çıkaracaktır. İşletmelerin ellerinde stok bulundurmasının sebebi; ölçek ekonomisi, belirsizlik, taşıma maliyeti, kontrol maliyeti, spekülasyon ve mevsimsellik olarak gösterilebilir.
Bir başka açıdan stok yönetimi, işletmeye taşıdığı yük olarak da görülebilmektedir. Özellikle mamul üreten işletmelerde stoklara yatırılan para hiç de küçümsenemeyecek kadar büyüktür. Üretilen bir ürünün satmaması ya da siparişi verilen bir ham maddenin belli bir zaman depoda kalması ve üretime sokulamaması işletmeye hem direkt maliyet olarak yansımakta hem de kaçırılan fırsatlardan ötürü dolaylı maliyet kalemi olmaktadır.
Stok yönetimi, özellikle sanayi sektöründe 2. Dünya Savaşı'ndan itibaren üzerinde çalışılan bir konu haline gelmiştir. Japon Otomotiv devi Toyota'nın bu dönemde Amerikan pazarına girerek Amerikan otomobil şirketlerine karşı zafer kazanmasında, şirketin başarılı stok yönetiminin en önemli etkenlerden biri olduğu kabul edilir. Toyota kendi adını taşıyan "sıfır stok" kavramı üzerine oturttuğu Toyota Üretim Sistemi ile ihtiyaç anında sadece ihtiyaç kadar stoklamak ve müşteri isteği kadar üretim yapmayı hedeflemiştir. Dünyadaki bu önemine rağmen maalesef ülkemizde ancak 2000'li yıllardan itibaren stok yönetimine gereken önem verilmiştir. Bunun başlıca nedenleri olarak 2000'li yıllara kadar ülkedeki yüksek enflasyon, siyasi istikrarsızlık, ekonomik çalkantılar sayılabilir.
İşletmelerde arz ve talebe göre stoklar; ham madde, yarı mamul, mamul (ürün) ve yardımcı malzeme stoğu olarak dört gruba ayrılabilir. Ham madde, tedarikçiden satın alınarak üretim sürecinde girdi olarak kullanılır ve belirli işlemlerin ardından bitmiş ürün halini alır. Yarı mamuller, kısmen bitmiş fakat halen üretim sürecinde olan maddelerdir. Mamul ya da ürün, üretimden çıkarak satılacak, dağıtılacak veya stoklanacak maddelere denir. Yardımcı malzemelerse ürünün kendinde olmayan fakat sürecin işlemesi için tüketilen, tamir ve bakım için gerekli malzemeler gibi maddelerdir. Bu sınıflandırmanın yanında stoklar, fonksiyonlarına göre de sınıflandırılır. Bu sınıflandırmaya göre stoklar; çevrim stoku, emniyet stoku, tahmin stoku, boru hattı stoku olarak ayrılır. Bir diğer stok sınıflandırması, miktara ve stoka ödenen paraya göre ABC sınıflandırmasıdır. Bu sınıflandırmanın prensibi "Miktar olarak %20'lik stok birimi, yıllık parasal değerin %80'lik bir dilimini oluşturmaktadır." şeklindedir. A sınıfı stoklar, en önemli stoklar; B sınıfı stoklar, A sınıfı stoklardan sonra orta düzeyde önemli stoklar; C sınıfı stoklar ise az öneme sahip stoklardır. Bu prensip nedeniyle her stok birimine uygulanacak kontrol yöntemi aynı olmayacaktır. ABC sınıflandırması stok yöneticisinin, konsantrasyonunu özellikle hangi birimlerde yoğunlaştıracağına yardımcı olur. Bununla birlikte aynı gruptaki stok birimlerine benzer ya da aynı stok kontrol politikaları uygulanabilir.
Stok yönetiminde, iki temel soruya cevap aranır: 1. Ne zaman sipariş verilmeli? 2. Ne kadar sipariş verilmeli? Bu sorulara verilen cevaplar doğrultusunda daha önce sınıflandırması yapılan stok birimlerine ait özel sipariş veya üretim politikaları geliştirilir. Ne zaman ve ne kadar sipariş verileceğine karar vermek için öncelikle bu siparişin verilmesiyle oluşabilecek maliyet kalemlerinin bilinmesi gerekir. İşletme dışarıdan satın alma yapıyorsa siparişi verdiği an bir maliyete katlanacaktır ki bu sipariş maliyetidir. İşletmenin üretimci olması durumunda üretime hazırlık maliyeti karşısına çıkacaktır. Stoklanan birim, işletmede kaldığı sürece elde bulundurma maliyetine neden olacaktır.
Stok yönetimi, tüm bu maliyetler dikkate alınarak farklı stok türleri için en uygun maliyet ile ne zaman ve ne kadar sipariş/üretim emri verileceğinin hesaplanması ve bunun bir sistematiğe aktarılması işidir.
Stokla ilgili başka bir konu da stokların hangi sıklıkla gözden geçirileceğidir. Stoklar ancak belli aralıklarla sayılabiliyor ve dönem sonunda sipariş kararı veriliyorsa bu takdirde "periyodik gözden geçirme" söz konusudur. Eğer stoklar sürekli sayılabiliyor ve zamanın herhangi bir anında sipariş verilebiliyorsa "sürekli gözden geçirme" söz konusudur. Her iki durumda da stok kontrol modelleri deterministik ve olasılıklı diye ikiye ayrılır. Hangi modelin kullanılacağı; tedarik süresi ve talebin biliniyor olup olmadığına bağlıdır. Deterministik modellerde talep ve tedarik süresi bilinmektedir ve değişmemektedir. Yaşanan değişimler stok yönetiminin önemini artırırken gelişen bilişim teknolojileri bu konuda yeni imkan ve kolaylıklar da sağlamaktadır.
YAZAR
İbrahim Zeki Akyurt