Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Gençler hatırlamaz ama bir zamanlar bu ülkenin çevrecileri, Ege’nin çeşitli yerlerinde yapılan ve halen faaliyette bulunan termik santrallara karşı az mücadele vermedik.

İlk yıllar bacalarından çıkardıkları gazlarla insanların sağlığını tehdit eden o elektrik tesislerine, bu alanda geliştirilen yüksek filtre teknolojileri sayesinde alıştık. Çevreye dağlar gibi yığılan kül ise artık çimento ve asfaltta kullanıldığı için, onlardan da kurtulduk.

Ancak, İzmir’in göbeğinde 40-50 yıl önce faaliyetten alıkonulduğu halde metruk halde bırakılan devlete ait termik santral, hava kalitesi olarak olmasa da görüntü olarak kenti kirletmeye devam ediyor. Çoğumuzun ”hayalet şatosu” olarak adlandırdığı, camleri kırık, duvarları dökük, çevresi çöplüğe dönmüş ”tarihi tesis” Alsancak Limanı’nın karşısında bulunuyor.

Neymiş... Vaktiyle bu ”hayalet şatosu tarihi SİT” ilan edilmiş...

Vaktiyle bir sürü gerçek tarihi değerleri en yetkili kurum yöneticilerinin imzaları ile hunharca katledilmiş kentte, içinde ve dışında hiçbir bir özellik taşımayan tuğladan bir yapının dokunulmazlığı şahsen beni çok şaşırtıyor.

Son yıllarda, Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulları amacından ve yerellikten çıkarılmış olsa da, ben bu tür çirkinliklerden kent belediyelerinin yönetilerini sorumlu tutuyorum.

ÇİRKİNLEŞTİREN YAPILAR

Tabii ki, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin o çirkin yapıyı yıkma yetkisi yok... Belediyenin tapulu malı olsa belki yıkma, ya da restore ederek bir şekilde değerlendirme yoluna gidebilir. Ama bu yapı bakanlığa (Galiba Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı) ait ve, belki de Ankara’da varlığından habersiz. Ama, yerel belediyenin bu çirkinliğe karşı ilgili bakanlığı taciz etme, ceza yazma yetkisi var... Kentin silüetini bozan, görüntü ve çevre kirliliği yaratan yapıların disiplin altına alınması gibi bir sorumluluğu bulunuyor.

Ancak İzmir belediyelerinde bu kültür, zaman zaman dozu kaçmış eleştirilerimize rağmen yerleşmedi. Kentin göbeği olan Çankaya’daki iki metruk yapı, yıllarca bu kentin yüz karası oldu.

Geçenlerde, onlardan terkedilmiş otel olan yapı restore edilmiş. Diğeri hala metal paravanlarla çevrili... Sadece Çankaya’da değil, bir çok yerde, özellikle Mithatpaşa Caddesi’nde, metal kafesler içinde bulunan yapıların hali, İzmir’de belediyecilik ya da şehircilik standartları”nın henüz gelişme aşamasında bile olmadığını ortaya koyuyor.

İlgili bürokrat ve yöneticilerin bu alanda muhtaç oldukları kudret, halen yürürlükte olan İmar Kanunu’nun ilgili maddelerinde var... Bilmezler mi?

Bilirler de, acaba bir tutan mı var...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar