Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

“PAŞALARIN” tutuklanması elbette bu ülkenin militer ruhunda bir yarılma yaratıyor. Bir şok terapi. Öte yandan Türkiye’de bu sürece tek hâkim şahıs gibi görünen Ahmet Altan kadar iyimser olmak mümkün değil. Yani bu tutuklamalar Türkiye’yi, Altan’ın ima ettiği gibi “demokrasinin 7 harikasından” biri haline getirmeyecek. Neden?

Birincisi, Türkiye’nin kalbine basılmış “Her Türk asker doğar” damgasının böyle “Akşam yattık sabah kalktık, baktık acayip şeyler olmuş” tertibi tutuklama dalgalarıyla tedavi edilemeyeceği kesin. Üstelik Türkiye’de her siyasi hareket, kendini kendi aynasında en “sivil” görenler de dahil, jakobendir. Türkiye’de ötekini kendine benzetmeye çabalamayan, kendine benzemeyenlerin de yok olmasını dilemeyen bir siyasi kanat yok.

İkincisi, süreci yönettiği(!) düşünülen AKP’nin, “Onlar bizi fişledi, şimdi biz onları fişleyeceğiz” açıklamasıyla belirginleşen “intikam tugayı” tavrı da bu sürecin inandırıcılığını gövdesinden buduyor. Zygmunt Bauman’ın sevdiğim bir cümlesidir:

“Kurban olmak kimseye kendiliğinden bir ahlaki mertebe vermez.”

Aksini düşünen kurbanlar, kolayca zalime dönüşürler.

SAVCI CİHANER’İN EŞİNİN SÖZLERİ

Üçüncüsü ve en önemlisi, birilerine zafer naraları attırırken kimilerinin “onurunu kıran” bir süreçten sağlıklı bir sonuç çıkması zor.

“Onur” meselesini gündeme getiren ben değilim. Savcı İlhan Cihaner’in eşi Muteber Cihaner dün telefonda söyledi:

“Acı çekmek değil de... Onurumun kırıldığını hissediyorum. Gerçekten de artık kendimizden vazgeçtik, memleket için iyi bir şeyler olsun istiyoruz.”

Savcı Cihaner’in “Allah’ın unuttuğu yerlerde çalışıp bir kez ‘of’ demediğini” söyleyen Muteber Hanım, en çok 6 yaşındaki yeğeninin gözyaşlarına Bülent Arınç’ın “mizansen” demesine kırılmış.

Taraflar birbirini bu kadar “kanlı” algılıyorsa ortada bir “beraber yaşama iradesi” olduğuna inanmak zor..

HUKUKSUZLUK HEP VARDI

Şimdi gelelim gözden kaçan asıl meseleye... Ergenekon süreciyle hukuksuzluklara isyan edenlere sormak isterim:

Daha önceleri neredeydiniz? Bu ülkede hukuksuzluk insanları ölüm oruçlarına yatıracak kadar yakıcıyken... İnsanlar F tipi tabutluklarda delirmeye mahkûm edilirken... Başörtülü kızlar üniversite kapıları önünde haklarını ararken... Neredeydiniz? Şimdi bu ülkede insanlara nasıl kıyıldığını bir parça anlıyor musunuz? İnsanın nasıl canı yanıyor değil mi? Onuru kırılıyor...

PINAR SELEK İÇİN BİR ŞEY YAPIN

Haydi ondan vazgeçtim. Sevgili kardeşim Pınar Selek için ne düşünüyorlar mesela? Mısır Çarşısı’na bomba atmak iddiası yüzünden başında yıllardır bir bela var. Kendisiyle birlikte bomba attığını iddia eden sanık bile beraat etmesine rağmen, Pınar ile ilgili verilen beraat kararı Yargıtay tarafından bozuluyor. “Başkasının derdiyle dertlenmenin” cisimleşmiş hali olan Pınar açıkça susturulmaya çalışılıyor. Ne yaptı Pınar? Sokak çocuklarının, Kürt çocuklarının, fuhuşa itilen insanların yanında oldu. Bu ülkenin militer mermerini eleştirdi. Bağımsız yargı diye yana yana dönen hükümetimiz bu konuda ne düşünüyor? Sivillik âşığı liberal entelektüeller ne diyor Pınar için? Biraz merak ettiyseniz bu dört başı mamur insanı, www.pinarselek.com’a bakın ve siz de Pınar’a tanık olun benim gibi.

DURMAK YOK, YOLA DEVAM

Türkiye’de yaşanan süreç, siyasi iktidarın yalnız başına yürütemeyeceği kadar karmaşık ve kapsamlı. Bu süreçte hakikaten demokrasiden, eşitlikten, hukuktan yana olanların sesi daha fazla çıkmalı. Öyle ise bırakın şaşırmayı, paniğe kapılmayı, sinirlenmeyi, siz de bu süreç için bir şey yapın. Yeni bir ülke kuruluyor belli ki. Korkmaya, umutsuzluğa kapılmaya, özellikle de süreci ekranlarda eleştiren kimi yorumcular gibi sinirden delirmeye gerek yok. İçine girin ve etkileyin. Sesiniz çıksın, güvenle ve dirayetle konuşun. Çünkü siz de varsınız bu ülkede. Siz yoksanız bir eksik.

Yani siz yoksanız mevcut tam değil.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar