Şanlı işkence tarihimiz
TAYYİP Bey Latin Amerika havası aldı. İdeolojik manada çakır keyif olmuş mudur? Dilerim olmuştur. Hiç değilse Bolivya lideri, umudumuz Evo Morales sol yumruğunu havaya kaldırdığında Tayyip Bey’in yüzünde oluşan hayret ifadesinin hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Latin Amerika, insan olan herkesi az solcu yapar. Havasında var, suyundan mütevellit. Belki hatırlarsınız, vaktiyle eski Ülkücüler bile gidip Che şapkası giyivermişlerdi. İnsan ne de olsa biraz havaya girer. Tatlı tatlı...
ENGİN ÇEBER
Hazır bu havaya girilmişken ciddi bir meselemiz var, hükümetin gündemine getirmek isterim. Herkese bugünün Türkiye’nin şanlı işkence tarihindeki önemini hatırlamayı öneririm. Bugün, işkenceyle öldürüldüğünü memleketçe televizyonlarda izlediğimiz Engin Çeber‘in karar duruşması var. Karar bugün verilmezse bu hafta içinde verilecek gibi görülüyor.
Altmış sanıklı bir dava. Otuz gardiyan, üç müdür, bir doktor, on üç polis, dört asker. Dava, Bakırköy 14. Ağır Ceza’da görülüyor. Hatırlayacak mısınız bilmem, dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Engin Çeber‘in ailesinden özür dilemişti. Zira müfettiş raporlarıyla ve güvenlik kamerası görüntüleriyle saptanmıştı ki Engin Çeber vahşi bir biçimde işkence edilerek katledilmişti. Tıpkı güvenlik kameralarına kaydedilmeyen binlercesi gibi... Şimdi o özrün aslı varmı, onu göreceğiz. Doğrusu pek tedirginiz. Niye? Şundan efendim.
ATLATILAN VARTALAR
Engin Çeber davası başlangıçta iyi gidiyordu. Doğruya doğru. Bir kere görüntüleri hep birlikte izlemiştik ve olay ortadaydı. Ama sonra, nasıl diyelim, dava başladıktan on beş ay sonra, birden bire idari bir kararla davanın savcıları değişti. Aha! O da ne? Sanıklar için savcılar tarafından istenen cezalar da değişmez mi aniden! Şimdi kırk sanık hakkında beraat isteniyor.
Dava boyunca zaten olmayan kalmamıştı. Adalet Bakanlığı müfettişleri gitmeden önce güvenlik kamerası görüntüleri silinmeye çalışıldı. İspatlandı, görüntüler kurtuldu. O gün görev yapan gardiyanların izinli olduğuna dair sahte evrak düzenlenmeye çalışıldı. İspatlandı ve yakalandı. Engin Çeber‘le aynı koğuşta kalanların yalan ifade vermesi sağlandı fakat bu girişim de engellendi. Derken ifadelerin ses kayıtları kayboluverdi. O varta da atlatılınca bu kez sahte bilirkişi raporları düzenlenmesi gündeme geldi. İşkenceyle öldürdüğümüz bir adamın ölüsü bile böyle ucuz numaralarla çekiştirildi.
YOLA DEVAM MI?
Bugün bu sürecin son kısmına geldik. Yani bugün “şanlı işkence tarihimiz”de ya yeni bir sayfa açacağız ya da... Durmak yok yola devam! Son dönemde birçok cezaevinde, durumlar yine de çok parlak olmamakla birlikte, işkence azaldı. Daha doğrusu işkence yapılmayan cezaevleri var. (Şu cümleye bakın) Bunun tek gerekçesi gardiyanların işkence için ceza alabileceklerini görmeleri. Ama Engin Çeber davasında bir hata yapılırsa çok zamanda, çok insanın kanıyla gelinen bu noktadan derhal ve hızla geri dönülür. Bugüne bakacağız şimdi. Engin Çeber‘in kanı yerde kalacak mı, göreceğiz.
okur@ecetemelkuran.com
- Velev ki...12 yıl önce
- Kahvaltı yılı12 yıl önce
- Dikkat kitap var!12 yıl önce
- Emret komutan!12 yıl önce
- Büşra Hoca'ya mektup var!12 yıl önce
- Twit'lemeli de mi saklamalı yoksa twit'lemeden mi?12 yıl önce
- Bizimkisi komple doğaçlama12 yıl önce
- En güzel ezan12 yıl önce
- Şu bahar meselesi...12 yıl önce
- 10 numara iç siyaset12 yıl önce