Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

KIRK bin ölümden sonra, yeniden bombalar patlarken, sokak şunu soruyor:

“Hâlâ neden?”

Geçen baharda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, “Güzel şeyler olacak” demesinden bu yana bir yıldan fazla süre geçti. Bugün elimizde aynı şekilde, parçalanarak ölmüş Kürt kızı Ceylan ve Türk kızı Buse var. “Açılım” yapılmamış mıydı? O zaman hâlâ neden?

“Kürt açılımı” denen ve kamuoyundaki tepki yüzünden “Demokratik Açılım” olarak adı derhal değiştirilen sürecin en sansasyonel kilometre taşı, Mahmur ve Kandil kamplarından gelenlerin Habur kapısından geçmesiydi. Gelenlere yasal güvence sözü verilmişti, tutulmadı, tutuklandılar. O tarihi günü Türkiye’nin Batı’sı ile Doğu’su, bambaşka şekilde anladı. Türkiye, yeni döneme o gün girdi. Dağdaki çocuklarını bekleyen annelerin sevinci, örgüt propagandası olarak anlaşıldı. Bununla birlikte Doğu illerinde belediyelerde büyük bir tutuklama furyası başladı: KCK operasyonu. Kürt vatandaşların seçtikleri belediye başkanları, “terörist” suçlamasıyla kilit altına alındı. DTP’nin kapatılması, Kürt milletvekillerinin İzmir’de uğradığı provokatif saldırı, sürecin yönetilemediğini gösterdi. Bütün bunlar olurken Doğu illerindeki hapishaneler Kürt çocuklarla doluydu. Üstelik, Ergenekon davası sürecinden de bölgenin kanlı günlerine ilişkin hiçbir şey çıkmadı. Her gün hafızaların silindiği ülke, ülkenin Batı’sı bu bir yıllık sürecin ne kadarını hatırlıyor, ne kadarını biliyor?

O yüzden şimdi yeniden hatırlayalım ve soralım:

Kürtler ne istiyor? Hâlâ neden?

Sonra belki sırası gelince şunu da sorarız:

“Teröristle masaya oturmayız” diyerek bütün diyalog yollarının kapanmasını isteyenlerin karşısında oğullarını askere gönderen anneler, o oğullar bu inadın tarafını tutuyor mu? Türkler ne istiyor?

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar