Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

İKİ tarafta da, başka şekillerde dillendirilse de aynı kaygı:

“Eğer şimdi savaşmaktan vazgeçip masaya oturursak... Yani o zaman bu kadar insanımızı boşuna mı kaybettik?”

Kan yemini, Türkiye’nin çeyrek asrı aşan kan tarihinin “boşuna” olmaması sürdürülüyor.

“Oğullarınız bir gün barış olabilsin diye öldü” demeye cesaret edemeyen tarafların, bu açmazın içinden çıkabileceği en kestirme yol: “Ölmeye ve öldürmeye devam!” Kan, kendi gerekçesini en kolay bulan sıvı. İki taraf için de.

Bir taraf sesini duyurmak için başka bir yol olmadığına inanıyor, öteki taraf duymak istemediği sesleri duymaktansa ölmeye razı gibi. Savaşın tarafında olanlara sorarsak, tarihe bugün konuşarak yeni bir yön vermeye kalkışırsak kanlı tarihimiz “batık yatırım” olacak. Yatırımın batık olduğunu kabul etmemek için daha çok can koyuyoruz masaya. Üstelik canını masaya koyanların soru sorma hakkı da yok.

Tuhaf olan soru ise şu:

“Demokratikleşme ve özgür siyaset hakkı terörü bitirir mi?”

Bunlar Kürtler için hak değil de “teröre karşı önlem paketi” sanki.

Bu soruyu doğuran zihin mekanizması, tartışma hararetlenince, karmaşıklaşınca “OHAL!” demeyi seçiyor. Üstelik daha OHAL hatıraları bedenler asit kuyularından çıkarılmamışken.

Hükümet “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” yaklaşımından “Analar ağlamasın” tutumuna hızla evrilirken toplum bu hıza yetişemedi belli ki. Öte yandan, oğlunun tabutunun önünde bir baba, askerliğinin dördüncü ayında bir erin neden sınıra gönderildiğini sorunca, “Böyle hesaplar yapma” diyor bir vali. Oysa memleket hesapları çıkarmaya başladı. Konuşmaya başladı. Bölük pörçük olsa da halk, kendi açılımına başladı. Bu büyük konuşmanın derlenip toplanması gerek. İnsanların paniğe kapıldıklarında, eski, kolay ve hep can alan yöntemlere kulak asmaması için konuşmaya devam edilmesi gerekiyor. Kürtlerin taleplerinin silahların gölgesinden çıkması ve Türkiye’nin vicdanının bu talepleri özgürce konuşabilmesi için...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar