Romanlarla piknik politikası
PİRE Mehmet çekti beni, anlatıyor:
"Şimdi dediler ki, otel ile belediye birlikte söylüyor bunu, 'Giriş 10 lira olsun'. Olur mu öyle şey! Baharı karşılıyor insanlar, para alınır mı!"
Bence de alınmaz. Bahçeköy civarında, Romanların pikniğindeyiz. CHP Sarıyer İlçe Örgütü'nün düzenlediği piknikte CHP milletvekilleri adayları Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil, Aykut Erdoğdu ve İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımıcısı Sezgin Tanrıkulu var. Piknik komple ve azami ölçüde sivil! Atlet ve mangal vaziyeti alınmış durumda. Bir yandan Romanların temsilcileri, dernek başkanları konuşmalar yapıyor, aralarda Ahırkapı Roman Orkestrası Pire Mehmet yönetiminde çalıyor, doğal olarak Roman kızlar da oynuyor. Tam sivil demem o yüzden.
DİYARBAKIR'DAN TÜRKİYE'YE
Sezgin ile bugüne kadar siyasi ve akademik toplantılarda buluşmuşuz, ilk kez elinde mikrofon, arkasında kırmızı gömlekli orkestra üyeleri olduğu halde politika yaparken görüyorum onu. Romanların barınma ve çalışma koşulları sorunlarından söz ediyor. "Bugüne kadar sizin sorunlarınız sizin olmadığınız yerlerde konuşuldu" diyor. Konuşmasını kısa tutuyor ve "mangal keyfini bölmeyeyim" diye gülüyor. Alkış!
"Diyarbakır'dan çıkıp Türkiye'yi görmek, Türkiye'ye politika yapmak insanı canlandırıyor" diyor bana, "Bir mahallede iki adım aralıkla memleketin her yerinden insan var. Hepsine birden ne diyeceğini, ortak sorunları, ortak çözümleri düşünmeye başlıyorsun."
Sezgin CHP'nin Kürt meselesine yaklaşımını belirleyenlerden biri olması için CHP'ye çağırıldı. Anayasa ve demokrasi ile ilgili yapılan açıklamalara ve Diyarbakır mitingine bakılırsa yapması gerekenleri yapıyor. Dahası CHP de yenilenmeye direnmiyor. Sezgin, CHP'de sadece Kürtlerle değil bütün dışlanmış, yok sayılmış gruplarla ilgili çalıştığı için bugün Romanlarla birlikte. Romanlar ona "durumlarına hiçbir açıklık getirmeyen Roman açılımından" söz ediyor, o da mangal dumanı eşliğinde dert dinliyor. Konuşan Roman temsilcilerinden birini tanıyorum. Yoksullukla ilgili bir yazı dizisi hazırlarken Kâğıthane'deki yıkımda tanışmıştık, evinin duvarında Yılmaz Güney resmi asılı bir ihtiyar amcaydı. Bugün, yıllar sonra ikinci kez bu piknikte görüyorum onu. Döpiyeslerini ve kravatlarını çıkarıp yollara düşen CHP'lilere ne yapılması gerektiğini anlatıyor. Uzaktan bakıyorum, Sezgin onu dinlerken tıpkı Mersin'deki Ertuğrul Kürkçü gibi görünüyor, yeni duruma çoktan alışmış ve hızını almış, duracak gibi değil.
Arkada çalan Ahırkapı Orkestrası susunca sahneye çıkan CHP'li halkımıza sesleniyor:
"Şimdi deee... Boğaziçi Üniversitesi'nden iki araştırmacı arkadaşımız var. Romanlarla ilgili bir araştırma yapmışlar onu anlatacaklaaar!"
ARAŞTIRMACILAR VE GÖBEK HAVASI
Mangallar yelleniyor, sigaralar tellendiriliyor ve gözlerini kısıp birkaç yaşlı Roman kadını genç araştırmacıların derdini dinliyor.
Mehmet Ertan "Sosyal Dışlanma ve Romanlar" araştırmasını anlatıyor: "İnsanlar Romanları çalışmayan insan zannediyor. Oysa biz anladık ki Romanlar çok çalışkan insanlar."
Alkış! Biraz önce göbek atmış ve biraz sonra yeniden göbek atacak Roman kızlar galiba Mehmet'i beğeniyor. Mehmet'in ardından sarı uzun saçlı, kalçalı bir Roman kraliçesi çıkıyor sahneye "Haydi bakalım!" diyerek giriyor şarkıya. Sezgin kendini alkışlayan yaşlı Roman kadınların masasına oturuyor. Böyle acayip bir ortam var. Böyle böyle olacak herhalde. Böyle böyle bize benzeyen insanlar girecek Meclis'e.
- Velev ki...12 yıl önce
- Kahvaltı yılı12 yıl önce
- Dikkat kitap var!12 yıl önce
- Emret komutan!12 yıl önce
- Büşra Hoca'ya mektup var!12 yıl önce
- Twit'lemeli de mi saklamalı yoksa twit'lemeden mi?12 yıl önce
- Bizimkisi komple doğaçlama12 yıl önce
- En güzel ezan12 yıl önce
- 10 numara iç siyaset12 yıl önce
- Şu bahar meselesi...12 yıl önce