Tahrir 'seçimi boykot edin' diyor
Mısır, Mübarek'in devrilmesinin ardından ilk defa bugün sandık başına gidiyor. Ancak ordunun yönetimden çekilmemesini protesto eden binlerce kişi, Tahrir Meydanı'nda "seçimi boykot edin" çağrısı yapıyor. Oy verenler Tahrir ve devrime ihanet etmekle suçlanıyor
"HAYIR! Burada olmayan anlayamaz! Biz burada yabancı basın için turistik gösteri yapmıyoruz! Biz burada devrim
yapıyoruz!"
23 yaşındaki Ahmad Mahmud, Tahrir'deki binlercesi gibi öfkeli, heyecanlı ve kararlı. Ve tıpkı binlercesi gibi o da bugün başlayacak ve toplam 45 gün sürecek Mısır seçimlerini protesto edecek. Bu yüzden bütün cevapları "Hayır" ile başlıyor. Alayına hayır! Arkadaşları Ayşe, Esraa da, günlerdir Tahrir Meydanı'nda çadırlarda kalan binlerce genç insan da buradaki gerçekliğin, yani "Tahrir gerçekliğinin" yansıtılmadığına emin. Ne uluslararası kanallarda ne de büyük basında. Türkiye'den olayların pek de devrim olarak algılanmadığını söyleyecek oluyorum:
"Burada devrimden sonra kurulan 1470 bağımsız sendika ve yüzlerce örgüt var. Tahrir gerçekliği Mısır gerçekliğidir! Bu bir eğlence değil."
Her ne kadar gündüz saatlerinde Mısır'ın kendi Woodstock'ı gibi görünse de Tahrir hakikaten eğlence değil. Her yerde Tahrir şehitlerinin resimleri var, fakat daha önemlisi onları vuran polislerin yakın plan çekilmiş, "katilleri" afişe eden fotoğraflar var. Yani artık bu bir savaş! Siyasete, yönetime, orduya inancını kaybetmiş insanların öfkesi bu. Tahrir'de kısa bir yürüyüşle bile, örgütlenmelerin dışında parti siyasetine inancını kaybetmiş, Mısır'daki zor hayata, kendi zor hayatlarına isyan eden insanları görüyorsunuz. Herkesin elinde, duvarlarda "Fuck SCAF"... Sloganları. SCAF: Genelkurmay. Yani devrimin başında halkla birlikte olan ama şimdi yönetimi sivillere bırakmak istemeyen, anayasada orduya dokunulmazlık verilmesini talep eden askeri yönetim. Daha da fenası bilinmeyen kimyasal silah olduğu iddia edilen ve herkesi hasta eden biber gazının kaynağı. Her yerde gazın Amerika'dan geldiğine dair afişler.
TAHRİR GEZEGENİ
Tahrir kendi başına bir gezegen gibi duruyor Mısır'ın ortasında. Gençlerin, daha çok özgürlük, daha çok demokrasi isteyen gençlerin ama sadece gençlerin değil herkesin bir araya geldiği bir yer. 52 yaşındaki Zeynab Hanım da, her yerine "Ordu'ya karşıyım" yapıştırmaları bulunan 40 yaşındaki Cezim de burada. Tıpkı meydan boyunca binlerce insanın doğal bir şekilde, aniden gelişen tartışmaları gibi onlar da yolun ortasında durup, tanışmaya gerek duymadan konuşuyorlar. Bugünün konusu Baradey'in ordunun başı Tantavi ile yaptığı görüşme. Nobel Barış Ödülü sahibi, Batı'nm de desteklediği demokrasi yanlısı Baradey, aslında Tahrir'in desteklediği bir isim. Tahrir'deki bütün örgütlerin ortak talebi ordunun yönetimi derhal bir "Kurtuluş Hükümeti"ne bırakması. Baradey'in lider olmasını istiyorlar. Ama şimdi yolun ortasında Cezim ve Zeynab artık ona da güven duymadıklarını, kimseye güvenmediklerini söylüyor. Tıpkı Devrimci Sanatçılar Birliği gibi, tıpkı kendi kendilerine 13 Şubat hareketi kuran arkadaş grubu gibi, tıpkı diğerleri gibi... Gelin görün ki bugün seçimler var. Seçimlerin olmasını en çok Müslüman Kardeşler istiyor ve elbette Selefistler, yani radikal İslamcılar. Oysa Müslüman Kardeşler'in gençliği Tahrir'de. Bu yüzden onlar Tahrir ruhundan haberdar ve seçimleri boykot etmek istiyorlar. Ama son kertede partiye bağlılıkları baskın çıkacak ve Tahrir ruhunu bırakıp oy kullanmaya gidecekler gibi görünüyor. Tahrir'de Müslüman Kardeşler'e karşı bu sebeple bir tepki gelişmiş durumda. Zaten Müslüman Kardeşler'in kurduğu Hürriyet ve Adalet Partisi'nin lideri Muhammed El-Biltegi Tahrir'e dört kez gelmiş ve meydandan kovulmuş durumda. Tahrir, ordu tarafından bu kadar insan öldürülmüşken, gelir dengesizliğine dair talepler karşılanmamışken ve meydandakilere karşı bir savaş yürütülürken seçimin olmasına katlanamıyor. Oy | verenleri devrime ve Tahrir'e ihanet etmekle suçluyorlar. Onlar, ordu tarafından atanan ve Mübarek döneminde başbakanlık yapmış şu andaki geçici Başbakan Genzuri'ye karşı kabine binasının önünde ölümüne eylem yaparken birilerinin gidişatı onaylarcasına oy vermesine karşı çıkıyorlar. Ölümlerin gerçekleştiği caddelerde, şehidin düştüğü yer çevrelenip çiçekler konuyor. Mısır trafiğine karşı da mücadele yani!
"Boykot, temsil edilmemektir. Ya sizi umursamazlarsa?" diye sorduğum herkes aynı cevabı veriyor:
"Biz de onları umursamıyoruz. Biz Tahrir'deyiz. Biz Tahrir'de kalacağız!"
Görünüşe bakılırsa bir kez Tahrir'e gelen buradan başka birine dönüşmeden, kendinde bir devrim gerçekleştirmeden çıkamıyor.
***
'Tahrir'e gelmeyen bir adamla kim evlenir ki'
Görenleriniz varsa burası tam olarak Ankara'da kurulan Tekel Direniş çadırlarına benziyor. Elbette çok daha büyük ölçeklisi. Ama aynı kardeşlik ve dayanışma duygusu, aynı inanç. Mısır'daki yönetimi -henüz-değiştirmemiş olabilirler ama buraya gelenlerin bir daha aynı insanlar olmayacağı kesin. Esraa şöyle diyor:
"Ben buradayım çünkü bütün sevdiğim insanlar burada!"
Kim onlar?
"Özgürlük isteyen insanlar."
Ayşa'ya soruyorum:
"Bir gün evlenirsen o adama 'Tahrir'de miydin?' diye sorar mısın?"
"Tabii ki" diyor, gülüyor:
"Kim Tahrir'e gelmemiş bir adamla evlenir ki!"
***
Karışık seçim, karışık siyaset
TAHRİR'de son bir haftada 41 ölü ve 3000 yaralının olduğu düşünülürse Tahrir'dekilerin seçimi neden boykot ettiği anlaşılabilir! Reel siyaset bakımından mantıklı olmasa da öfke, boykot kararında etkili.Mısır seçimleri üç turlu yapılacak. Bölgeler ayrı ayrı, sırayla oy kullanacak. Sadece Kahire merkezde 6 bölge var. Oy kullanılması ve sayılmasının toplam 45 gün sürmesi planlanıyor. Bu tur bittikten sonra seçilenler şûrayı seçecekler. Seçimlerin yapılıp yapılamayacağı ben bu yazıyı yazarken hâlâ belli değildi. Çünkü ordu önceki gece Baradey ile görüştü. Tahrir ve ülkenin büyük çoğunluğu, Mübarek döneminde de Başbakanlık yapan geçici lider Genzuri'nin yönetimden çekilmesini istiyor. Tahrir inisiyatifi Baradey'in liderliğinde beş kişilik bir "Kurtuluş Hükümeti" liderliği öneriyor. Listede Müslüman Kardeşler'den bir kişi, bir gazeteci, bir yargıç ve Tahrir'de gözünü kaybeden genç eylemci Malek de var.
EN GÜÇLÜ PARTİLER ŞUNLAR:
■ Hürriyet ve Adalet Partisi (Müslüman Kardeşler)
■ Nur Partisi (Selefistler)
■ Sosyalist Halkın Partisi
■ El-Wafd (eski rejimden liberal bir güç olarak çıkan yeni haliyle)
■ Yarın Partisi (Ayman Nur liderliğinde liberaller) ■ Tahrir'in desteklediği "Devrim Devam Ediyor" listesi var. Ama boykot kararı alındıktan sonra onlar da seçimden çekilecek gibi görünüyor.
***
Burası bağırabilenlerin meydanı
Genç kadınlarla konuşuyorum. Bana yardım e
den Esraa'nın arkadaşları. Hepsi aynı şeyi söylüyor. Tahrir onları değiştirmiş ve artık geri dönüş yok. Nasıl peki?
Plastik mermiyle yaralandığı için topallayan Ayşa, tesettürünün hareketlerini engellemesine izin vermeden, hareketli bir şekilde anlatıyor nasıl önceki günkü Muhammed Mahmud Caddesi çatışmasında ön saflarda olduğunu:
"Ölen arkadaşlarımızı gördük, her yerime kan bulaştı. Artık nasıl eskisi gibi olabilirim!"
Bilhassa genç kadınlar için Tahrir bambaşka bir yer. Aşağılandıkları, bastırıldıkları Mısır'ın geri kalanından kurtarılmış bir bölge gibi. Ayşa şöyle diyor:
"Burada, Kahire'nin geri kalanında olduğundan daha farklıyım. Kendime daha çok güveniyorum ve kendimi daha güvenlikte hissediyorum. Erkeklere karşı bilhassa. Çünkü burada bağırabilirim."
Öyle anlaşılıyor ki kilit cümle bu. Burada bağırabiliyorlar. Bütün haksızlıklara karşı seslerini çıkarabiliyorlar. Belki bu yüzden kimse buradan ayrılmak istemiyor. Onlar kendi Mısır'larını, hayallerindeki ülkeyi burada kurmuşlar ve bırakmak istemiyorlar. Kurulan Sahra kliniklerinden birinde çalışan genç doktor Omniya Yusuf örneğin. Her gaz sıkıldığında, açıkta duran tıbbi malzemeleri bırakamayacağı için bir yere kıpırdayamıyor. Dalgıç gözlüklerini ve gaz maskesini takıp aynı yerde duruyor. Anlaşılan gaza rağmen bir kadın olarak Tahrir'de, Kahire'nin geri kalanına göre daha iyi nefes alıyor. Duvarlarda gazla ilgili şöyle yazıyor: "Gaz, plastik mermi! Şükür ya Rabbi!"
KİŞİSEL DEVRİM
Tahrir dışında devrim duygusu yok, burası açık. Ama örgütlenmenin ölçeği ve kararlılık Tahrir'in sadece Tahrir olmadığını da gösteriyor. Tahrir'e açılan yolların tamamı gönüllüler tarafından güvenlik çemberine alınmış durumda. Kendi güvenlik çemberlerinin etrafındaysa Ordu'nun kurduğu barikatlar var. Muhtemelen birazdan o güvenlik barikatlarından askerler çıkıp yine gaz sıkmaya başlayacaklar. Ve Tahrir'de yine hareketli bir gece geçecek. Tahrir belki o çemberleri aşıp şehrin tamamına yayılmayacak ama bütün dünyanın gözleri burayı izliyor olacak yine. Müslüman Kardeşler ve Selefistlerin desteğiyle ordunun seçim kararı uygulanacak belki. Belki Batı'nın istediği olacak, ılımlı İslam gelecek bu ülkeye yarından itibaren ama şunu kesinlikle söyleyebilirim:
Buraya gelmiş Mısırlılar bir daha asla eskisi gibi olmayacak!
- Velev ki...12 yıl önce
- Kahvaltı yılı12 yıl önce
- Emret komutan!12 yıl önce
- Dikkat kitap var!12 yıl önce
- Büşra Hoca'ya mektup var!12 yıl önce
- Twit'lemeli de mi saklamalı yoksa twit'lemeden mi?12 yıl önce
- Bizimkisi komple doğaçlama12 yıl önce
- En güzel ezan12 yıl önce
- 10 numara iç siyaset12 yıl önce
- Şu bahar meselesi...12 yıl önce