'Karadeniz ve barış'
DAHA düne kadar birçoğumuzun hayalini bile kurmadığı bir barış ve uzlaşma sürecinden geçiyoruz. Sürprizler ve sentezler ülkesi Türkiye. Zaman zaman Batılı gözlemciler ve diplomatlar bu memleketi analiz etmekte ne kadar zorluk çektiklerini dile getiriyorlar. Bilseler ki yalnız değiller. Bizler de milletçe kendimizi çözmeye çalışmakla meşgulüz. Lakin barış güzel! Barış kıymetli! Barış ve uzlaşmanın üstüne titremeli. Bozulmasın bu süreç, zeval gelmesin diye.
Öte yandan böyle bir dönemeçte çok daha fazla veri olmalı elimizde. Amerika ve Avrupa'da önemli toplumsal eşiklerde sürekli araştırmalar yapılıyor, elde edilen sonuçlar gazetecilere, akademisyenlere ve tabii ki siyasetçilere ulaşıyor. Bizde ise anket kültürü henüz geriden geliyor. Oysa bugün her zamankinden fazla ihtiyacımız var istatiksel bilgilere.
Toplumun nabzını daha iyi anlayabilmek için değil sadece. Yüzyıllardır içimize sinmiş "tepeden aşağıya siyaset konuşma modellini yumuşatmak ve "aşağıdan yukarıya" da bakabilmek için aynı zamanda. Zira hep "tepedeki" isimlere odaklanıyoruz. Bizi çetrefil sulardan çekip çıkaracak bir ya da birkaç "baba" (yahut "anne") arıyoruz. Bu ise toplumu çocuklaştırıyor ister istemez.
Bir ülkede barış ve demokrasinin kalıcı olabilmesi için sivil toplumun olgunlaşması ve çoksesliliğe kavuşması şart. Bir tek Türkler ve Kürtler arasında değil. Her türlü farklı kimliği içine alan bir üst kimlik ve eşitlikçi siyasi söylem yakalanmalı. Ermenileri, Yahudileri, Lazları, Zazaları, Alevileri unutmadan....
*
"Halkın nabzı" ne yekpare, ne sabit. Dönemden döneme temel değişiklikler gösteriyor. İşte bu çerçevede ANAR Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin yaptığı araştırmayı dikkat çekici buldum. CHP ve MHP tabanından barış sürecine destek geldiği görülüyor ki bu önemli. Her 3 CHP veya MHP'liden biri süreci destekliyor. Yani bir kesişim kümesi çıkmış.
Bu kadar kutuplaşmış, kendini bölmüş bir toplumda, doğrusu ben bunu sağlıklı, umut verici bir hal olarak görüyorum. Demek ki farklı fikirlere sahip ve farklı partilere oy veren insanlar, ortak değerler etrafında buluşabiliyor.
En önemlisi, barışa inananların oranı artmış durumda. Çözüm sürecine destek verenler yüzde 57.7, karşı çıkanlar ise yüzde 34 olarak açıklandı.
Gene aynı araştırmada bölgelere göre verilen desteğe baktığımızda ise çok büyük bir ara beliriyor. Güneydoğu'da yüzde 81 destek mevcutken, bu oran Ege'de yüzde 44'e kadar düşüyor, Karadeniz'de ise daha da altında, yüzde 43.
ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu, Ege'de zaten AK Parti desteğinin % 40 civarında olduğunu hatırlatıyor. Yani "% 44 barışı destekleyen çıkması kendi içinde anlaşılır bir tablo" diyor. Burada şaşırtıcı olan bölge Karadeniz. Zira Karadenizli seçmen, ki buna AK Parti seçmeni de dahil, bugün sürece en uzak duran kesim. En fazla tereddüt burada yaşanıyor.
Bu durumun sosyolojik ve politik nedenlerini önyargısız bir şekilde anlayabilmek; kimseyi dışlamadan, farklı kesimler arasında köprüler kurmak lazım.
Ve bakıyorum Karadeniz için belirlenen akil adamlar, akile kadınlar listesine: Aralarında Kürşat Bumin, Oral Çalışlar, Orhan Gencebay, Vedat Bilgin, Fatma Benli gibi isimler var. Görünen o ki önümüzdeki mevsim en zor iş onlarınki olacak. Her birinin yolu açık olsun.
- 14 sene sonra et yemeye nasıl başladım10 yıl önce
- Türkler ağaçlara öyle hürmet ederler ki...11 yıl önce
- Hatunlar ve romanlar11 yıl önce
- Anadilde eğitim hakkı11 yıl önce
- Babalarının günahlarını oğullar mı sırtlar?11 yıl önce
- Irkçılığın takımı var mı?11 yıl önce
- Güçlü hafıza insanı güçsüzleştirir mi?11 yıl önce
- Alevi komşuma dokunma11 yıl önce
- Küfrün üç hali11 yıl önce
- Neden?11 yıl önce