Yıllardır yazıyorum. Boşanan anne ve babanın çocuklarının çektiği sıkıntıya kahroluyorum. Bir de bunlar ünlü ve her gün çarşaf çarşaf gazetelerde bu olaylar.
1-Evlilik nasıl normal ise...
2-Boşanmakta o kadar normal ve dünyanın sonu değildir.
Ve bir kadın ile adam evlenirken dünyanın en mutlu görüntüsünü çizip, boşanırken nasıl bu kadar çirkinleşiyor anlamak mümkün değil.
Tamam hadi siz çirkinleşiyorsunuz... Çocuklarınızı alet etmeyin bari. Yeter gerçekten bu tarz haberleri okurken tiksiniyorum. O küçük yavrucukları düşünüyorum. Reha Muhtar ve Deniz Uğur çekişmesi bitmedi, bitemedi yıllardır. Kim haklı, kim haksız ben onu bilmem. İnsan evladı olayı hep kendi açısından anlatır malum. Ayrıca biriniz haklı olup, diğeriniz haksız olsanız ne fark ediyor. Bu çocuklar sizin ortak çocuklarınız değil mi? Bu çocukların anneye de babaya da ihtiyacı yok mu? Hem siz kağıt üzerinde boşansanız bile aslında hep evli kalmıyor musunuz?
Gerek erkek görüşmek istiyor ise, çocukları bahane ediyor, gerek kadın görüşmek istiyorsa çocukları bahane ediyor. Bu bir bir daha iki değil mi? Bunu artık bilmeyen de ne bileyim hani!!!
Eğer o da olmuyorsa işte böyle mahkemelik durumlar başlıyor; "Yok annesi okula göndermiyor", "Yok babası demirle dövdü" diye diye uzuyor mevzular. Ve olan çocuklara oluyor. Neden biliyor musunuz? Bu psikoloji onları evlenirken, evleneceği kişiye karar verirken, çocuk dünyaya getirirken, arkadaş seçimlerinde de peşini bırakmıyor da ondan.
Çocukken anne ve babadan duyduğu, dinlediği her bir cümleyi çocuk yetişkinliğine taşıyor. Artık bunu da bilmiyorsanız ne bileyim. Siz gerçekten su katılmamış safsınız diyeceğim. Mesela ben taşıdım gayet gerçekçiyim. Sizin gibi de kendimi kandıramayacağım eğer "Yok canım ben de hiç etki yok" diyorsanız. Ve üzgünüm etrafımda birçok kişi de taşımış zaten. Çoğunluğu kadın, arkadaşlarımın hepsinin babadan ve anneden getirdiği bazı duygusal çöküntüler, korkular var. Ki son zamanların popüler olayı "Aile dizimi" falan filana ya da bir bilene danıştıklarında "Aslında benim bu sorunum annemin, babama yaptığı bilmem neymiş?" ya da "Aslında bu sorunum babamın, anneme bilmem ne yaptığı olaymış" diye başlıyorlar anlatmaya.
Görüyorum, duyuyorum. Yanlış ilişkiler, yanlış evlilikler, yanlış arkadaşlıklar, yanlış çocuk büyütmek diye uzayıp giden bir liste var. Bu yüzdendir ki, yapmayın, etmeyin.Kendi hırslarınıza, kibrinize, "Ego"nuza, kaybetme nefretinize çocuklarınızı alet etmeyiniz.
Şimdi Reha Muhtar ve Deniz Uğur'un en küçük çocuğu, "Babam bacağıma demirle vurdu, saçımdan yakalayıp kafama vurdu, kolumu ısırdı, yüzüme tokat attı" iddialında bulunuyor. Reha Muhtar'da diyor ki, "Oyunlarına çocuklarımı alet ediyor" hadi bakalım ayıkla pirincin taşını.
Bakın ben burada yargılamıyorum, ne hakim ne savcıyım. Karar vermiyorum ama bir insan evladı olarak şunu görüyorum ki, evet anne ya da baba çocukları etkiliyor. Öyle bir etki altına alıyor ki, çocuklar o doğrultuda hareket edebiliyor zaman zaman. Bence kendi aranızda yaşayın, çözün. Yazık bu çocuklara sevgili Reha Muhtar, sevgili Deniz Uğur. Gerçekten çocuklarınızı düşünün.