'Vatan toprağı' mı dediniz?
AYIP oluyor beyler...
Sınırlarımızın ötesinde görev yapan askerlerimizi ve tarihi emanetleri güvence altına almak için yapılan operasyonun nesini beğenmediniz de bu denli eleştiriyorsunuz?
Ağır zayiat mı verildi? Önceden belirlenen çerçevesi dışına mı taştı ve savaşa mı yol açtı operasyon? Görev yerine getirilmedi mi?
Tam tersine, tereyağından kıl çekercesine ustaca yürütüldüğü anlaşılıyor operasyonun: Öncesinde iyi bir istihbarat derlemesi yapıldığı, zamanlamanın doğru seçildiği, talihsiz bir kazayla şehit düşen bir askerimiz dışında operasyona katılanların burunları kanamadan döndüğü...
Muhalefetsiniz, alkışlamanız beklenmez; ancak böylesine ağız dolusu hakaret ve çekiştirme... Doğrusu sizlerden bunu beklemezdim.
“Terk edilen, vatan toprağı” mı dediniz?
Ülkeler için “vatan toprağı” sınırları içerisinde kalan yerlerdir. Tarihi ve sembolik değeri olduğu için Türk askerlerinin korumasına bırakılmış bir türbedir söz konusu olan; zaman içerisinde (1930’larda ve 1970’lerde) iki kez yeri değiştirilmiş bir türbe... Güvenliği tehdit altına düştüğü için üçüncü kez yer değişimi yapılmasının ne mahzuru olabilir ki?
Yoksa barbarlar tarafından yerle bir edilmesini mi tercih ederdiniz?
“Vatan toprağı” bir zamanlar sadece Avrupa’da 5 milyon kilometrekareyi buluyordu. Adriyatik’ten başlayıp Balkanlar’dan Afrika’ya kadar uzanıyordu. Sadece Süleyman Şah Türbesi’ni değil, bütün Suriye’yi, Irak’ı ve Hicaz’ı içinde barındırıyordu.
Yanacaksak, 100 yıl önce kaybettiğimiz topraklara yanalım.
Kendi sınırları dışında “vatan toprağı” bulunmaması ülkelerin, bu tür zor durumlara düşülmemesi içindir. Ülkelerin büyükelçilikleri de, uluslararası hukuka göre “vatan toprağı” sayılır. Muhataralı şartlarda, güvenlik riski artınca, ülkeler diplomatlarını çekerek sefaretlerini boşaltıyor. ABD’nin Tahran’daki büyükelçiliği 1979 yılından beri metruk halde. Libya büyükelçiliğini de bizden önce kapattı ABD...
Örneği ABD’den vermişken, Süleyman Şah Türbesi’ne yönelik askeri operasyonun ABD tarafından girişilmiş benzeri harekâtlardan başarılı olduğunu da vurgulamalıyım. Soğuk savaş yıllarında Sovyetler Birliği’nin yanında yer aldığı için Washington tarafından “tehdit” görülen Küba’ya dönük “Domuzlar Körfezi” operasyonu (1961) tam bir fiyasko olmuştu ABD Başkanı John F.Kennedy için...
Ronald Reagan’ın 90 bin nüfuslu küçük Grenada Adası’na düzenlediği askeri operasyonun (1979) başarıya ulaşması haftalarca sürdü. Müttefikleri Kanada ve İngiltere’nin bile Washington’u kınadığı diplomatik bir skandala dönüşmüştü operasyon; BM’nin kınama kararını kendi vetosunu kullanarak geçersiz kılabilmişti ABD...
Türkiye hem askeri hem de diplomatik açıdan başarılı oldu Süleyman Şah Türbesi’ne yönelik operasyonda...
Büyütülecek bir yön var mı? Aslında yok. TSK bunu yapabilecek güçte. Türbe sınırımızın fazla uzağında değil.
Muhalefetin anlamsız eleştirileri, başarıyı başarısızlık gösterme çabaları olmasa, fazla önemsenmeyecek lokal bir operasyonun “büyük bir zafer” gibi takdim edilmesi kamuoyunu rahatsız bile edebilirdi.
Sağolsun, muhalefet partileri, iktidarın işini kolaylaştırmakta birbirleriyle yarış halinde. Artık ülkesinin bütününe hükmedemez hale gelmiş, Şam’daki varlığını savaşan grupların birbirini tüketmesi umuduyla sürdüren Esad yönetiminin cılız telinine can simidi gibi sarılması içini burkuyor insanın...
Olanı başarısız göstermeye çalışacak yerde, “Neden operasyonu bizlerden gizleyerek yaptınız, kararınızı bizlerle de paylaşsanız olmaz mıydı?” diye çıkışsa muhalefet, herhalde daha fazla etki yapardı.
Gerçekten ayıp ettiniz.
- Batı ile değişen rollerimiz8 yıl önce
- Yangın daha da yayılmadan...8 yıl önce
- Biz birbirimizi yerken...8 yıl önce
- Seçim sonrası Türkiye tablosu8 yıl önce
- Yeni yıl dilekleri yerine...8 yıl önce
- Anakronizm8 yıl önce
- Silah ve demokrasi bir arada olmaz8 yıl önce
- O fotoğraf yanlış8 yıl önce
- Tarih bizde hep tekerrür eder8 yıl önce
- Olana bir de bu gözle bakın8 yıl önce