F.Bahçe mesajı verdi
Kavgada “İlk yumruğu vuran kazanır” derler... Euroleague’de de çok farklı değil aslında... Play- Off’ta da genelde serinin ilk maçını alan takım seriyi de kazanan taraf olmuştur hep...
Dün de Ülker Salonu’nda bu açıdan bakıldığında zor geçmesi beklenen bir 40 dakika bekliyordu Fenerbahçe Doğuş’u... İşin aslı Sarı-Lacivertliler, Final-Four öncesi son etap olan Play-Off’ta son 4 sezonda ilk kez ‘favori’ydi.
Kanarya, tıpkı önceki 3 sezonda olduğu gibi sahaya son derece kararlı, savunma sertliğini ön planda tutarak, konsantrasyonu yüksek biçimde çıkıp Baskonia’nın ‘havaya girmesine’ bir an olsun izin vermedi.
Obradovic sahaya, değişmeli savunmayı sekteye uğratmayacak uzun bir beşle çıkıp, Baskonia’nın koşmasına ve coşmasına izin vermemeyi hedeflemişti. Özellikle ilk yarıda bu plan, değişmeli savunmanın doğasında olan ‘verilen hücum ribaundları’ ve birkaç basit top kaybı dışında kusursuz işledi. İspanyol ekibi, 5,5 dakika 4 sayıda tıkandı kaldı. Sloukas sahadayken hücum da çok iyi işledi. Yunan guard, rakip savunmayı driplingle bir sağa bir sola savurup, boşu bulup, maçı 11 asistle tamamladı. Wanamaker, direksiyonda değil de yanında Sloukas’la birlikte iken daha verimli oluyor. O da özellikle Baskonia’nın geri gelmeye çabaladığı kırılma anlarında Sloukas’ın müthiş paslarını 3 sayı çizgisinin gerisinden ödüllendirip asiste dönüştürdü ve rakibin başına balyozu indirdi.
Baskonia, ikinci yarıda adeta 2. viteste oynayan ve tempoyu düşüren Kanarya’yı biraz savunmada direnç koyup biraz da penetre-pas trafiğiyle sıkıştırdı sıkıştırmasına... Bu süreçte Thompson’ın oyunun iki yönünde de yaptığı basit pozisyon hataları da onların ekmeğine yağ sürdü. Toplamdaki 17 top kaybı dün Kanarya’nın en olumsuz istatistiğiydi.
Ancak yine de özellikle 2. yarıda onca hataya karşın 82 sayı ortalamalı Baskonia, tıpkı bu sezon Sarı-Lacivertliler’e karşı oynadığı 2 maçta olduğu gibi bir 40 dakikayı daha ortalamasının altında skorla tamamladı. F.Bahçe’nin 2. yarıyı “rölantide” geçirme ve skoru koruma “lüksünü” kullandığını düşünürsek, son 3 sezonda “süpürgeyi elinden hiç bırakmayan” Kanarya’nın yeni bir “temizlik” için ilk adımı attığını rahatlıkla söyleyebiliriz.