Erdoğan ve Putin'den AB ve ABD'ye...
İki lider, bu yıl içinde yanılmıyorsam 6’ncı defa bir araya geldi. Her görüşmelerine olan ilgi de sadece iki ülkenin kamuoyuyla sınırlı kalmadı. Dünyanın da iki liderin görüşmelerine yakın alakası söz konusuydu. Özellikle Suriye meselesi, iki liderin en dikkat çeken konu başlığı olmasıyla birlikte bölgesel ve ABD merkezli uluslararası meseleler de merak uyandırdı. Bu sebeple son zirve doğal gaz konusu fazlasıyla aşan bir buluşma olarak görüldü.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in TürkAkım Doğal Gaz Boru Hattı’nın deniz kısmının tamamlanması vesilesiyle bir araya gelmelerinin de arka planda çoklu mesaj trafiğini aramak gerekiyor.
Türk Akım'ının karaya ulaşması şüphesiz projenin önemli bir ayağını oluşturuyor, ama normalde iki lideri biraya getirecek bir gelişme değil. Hatta bu vesileyle diğer projelere baktığımızda tören bile düzenlenmemişti. Dolayısıyla iki liderin TürkAkım'ı üzerinden verdikleri çok daha öne çıkan mesajlara odaklanmak gerekir.
İki lider, buluşmalarıyla başka ülke veya güçlerin dayatmalarıyla birçok alanda yaptıkları işbirliğinden vazgeçmeyeceğini ilan ederken, özellikle Rusya önümüzdeki hafta Avrupa Birliği’nin de (AB) gündeminde yer alacak ve Kuzey Akım II’nin geleceğinin tartışılacağı toplantı öncesi alternatif bir projede sona gelindiğini duyurmuş oldu. AB, ABD’nin baskısıyla Kuzey Akım II’ye devam etmez ise Türkiye’ye kadar olan bölümü TürkAkım, Avrupa’ya gidecek kısmı da South Stream olarak isimlendirilen hizmete hazır proje var. Bence en önemli mesajlardan birisi bu.
TürkAkım töreninin akabinde Putin ve Erdoğan’ın baş başa olan görüşmesinde neler konuşulduğu açıklanmadı. Ancak başta bölgesel meseleler, ABD ve Suudi Arabistan’ın Cemal Kaşıkçı cinayeti sebebiyle köşeye sıkışma durumları, Avrupa’nın ABD ile yaşadığı sorunlar ve iki ülkenin bu coğrafyayla olan münasebetleri gibi birçok konuyu tahmin etmek mümkün...
TÜRKAKIM'DAN İLAVE 2 MİLYAR GAZ
TürkAkımDoğal Gaz Boru Hattı’ndan Türkiye’nin alacağı ilave gaz miktarı en fazla 2 milyar metreküp olabilecek. Hali hazırda Türkiye, Ukrayna üzerinden gelen Batı hattından yılda yaklaşık 14 milyar metreküp gaz alıyor. TürkAkım'ın hizmete girmesiyle birlikte, iki boru hattından birisi, yıllık 15,75 milyar metreküp gaz taşıma kapasitesiyle Rusya’dan direkt Türkiye’ye gaz taşıyacak. Ve böylece Batı hattı da devre dışı kalacak.
TürkAkım'ındaki ikinci hat ise Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanacak ama henüz Rusya’nın net bir anlaşması yok. Bulgaristan ve Yunanistan, Rus gazını Avrupa’ya taşıyacak boru hattının geçmesine sıcak bakıyor, fakat AB tarafından olumlu sinyal alınmış değil. Bir de ABD’nin baskıları söz konusu. Rus gazı yerine kendi kaya gazını pazarlama arzusunda. Avrupa ise ABD’nin kaya gazından ziyade Rusya’nın Kuzey Akım II projesine daha yakın duruyor.
TürkAkımprojesinin Türkiye’ye sağlayacağı en önemli tek avantaj, gazın arada herhangi bir ülke olmadan direkt gelmesi, arz güvenliği olacak. Bu hattan gelecek gazda Rusya’dan alınan tüm doğalgazın tek fiyat üzerinden ücretlendirilmesi sebebiyle bir indirim olması beklenmiyor. Zira Batı hattı yerineTürk Akım gelmiş olacak. Belki Rusya’dan alınan Mavi Akım dahil Türk Akım'dan da sağlanacak ilave 2 milyar metreküp gazla birlikte iyi ilişkiler çerçevesinde toplamda bir indirim beklenebilir.
RUSYA GAZI BASKI ARACI YAPAR MI?
Çok sıklıkla telaffuz edilen Rus gazına bağımlı olma durumunun ne olduğu veya sıkıntılı dönemlerde nelere kadir olabileceği ya eksik anlatılıyor veya abartılıyor. Günümüzde en büyük gaz rezervlerine sahip ülkeler, aynı zamanda en büyük gaz üreticisi olabilmiş değiller. Doğalgaz gibi enerji kaynaklarının değerlendirilmesi için ülkenin konumu, bu kaynaklara ihtiyaç duyan devletlere, pazarlara yakınlığı, rakiplerinin pozisyonu önem arz ediyor.
Nitekim Rusya ve İran iki taraftan Türkmenistan’ı kilitlediği için Türkmen gazı, Türkiye’ye ne Hazar’ı geçerek ne de İran üzerinden ulaşamıyor. Doğalgaz rezervleri açısından dünyanın önde gelen ülkesi olan Türkmenistan, şu an Çin, İran ve Rusya’ya gaz satabiliyor. Sattığı miktarda Türkmenistan’ın kendi kullandığından bir miktar fazla. Toplam yıllık üretimi ise 100 milyar metreküpü aşmıyor.
Rusya, kendi gazına güvenin artması için tedarike, gaz arzına çok önem veriyor. Mesela Ukrayna ile yaşadığı sorunlarda bile dikkatli davrandı. Türkiye ile yaşadığı uçak krizinde de gaz tartışma konusu olmadı. Eğer Rusya böyle davranmasa, Rus gazına olan güven tüm pazarlarda gündeme gelirdi ve satışları düşer, yeni projeleri konuşulmazdı. Gazı yer altında kalırdı. Dolayısıyla Rusya’nın gazı baskı aracı olarak kullanması kolay kolay aklına getirebileceği bir şey değil. Ama fiyatlandırma ve rekabet tarafı önemli.
Özellikle sıvılaştırılmış gazın, boru gazıyla yoğun rekabete hazırlandığı günümüzde Rusya’nın gazını baskı aracı olarak kullanma ihtimal çok zor. Ama pazar hakimiyeti sebebiyle fiyatlarda durum farklılık arz edebilir. Türkiye gibi doğalgazın yüzde 50’den fazlasını tek kaynaktan alan ülkelerin dikkat etmesi gereken asıl nokta burası. Bunun da alternatifi, Azerbaycan, İran ve ilerde Irak gibi ülkelerden ve sıvılaştırılmış gaz ile farklı yerlerden kaynak çeşitliliğini artırıp, tek kaynağın pazar hakimiyetini azaltmasından geçiyor.
GAZDA SSCB'DEN RUSYA'YA
Türkiye, ilk Rus gazını ve aynı zamanda ilk ithal gazı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) döneminde, 1987 yılında ve Batı hattı diye bilinen Ukrayna üzerinden gelen boru hattından almaya başlamıştı. 14 Şubat 1986 tarihinde, Ankara’da, BOTAŞ ile Soyuz Gas Export arasında 25 yıl süreli gaz anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşmaya göre,1987’den itibaren, yıllara sari şekilde artan miktarlarda doğal gaz alımına başlandı. 1993’te ise maksimum miktar olan yılda 6 milyar metreküp ulaşılmıştı. TürkAkım'ın devreye girmesiyle birlikte SSCB döneminde Türkiye’ye gaz veren Batı hattı da böylece tarihe karışmış olacak.