"Yunanistan ve Ermenistan'ı ezme, İsrail'i üzme!"
Amerika, bu coğrafyada nasıl bir Türkiye istiyor? Asıl mesele bu. Geçen hafta emekli bir generalimizle ABD-Türkiye ilişkilerini, üzerinde emeği bulunan insansız hava araçlarını (İHA), F-35 ve paralelinde tartışılan Rus S-400’leri konuşurken ABD’nin Türkiye’yi görmek istediği konumu şöyle izah etti; “Yunanistan ve Ermenistan’ı ezemeyecek, İsrail’i üzemeyecek bir Türkiye.”
Günümüzdeki tartışmalara baktığımızda mesele sadece S-400 meselesi değil. Azcık güçlenme, terörü yok etme ve bazı alanlarda başarılı olma emareleri görüldüğünde üzerimize geliniyor. Bu defaki ABD baskıları ise galiba cumhuriyet tarihi boyunca yaşadığımız en sıkıntılı dönem olacak.
Amerika, Türkiye’nin talebiyle Suriye’den çekileceğini açıkladığında iyi gelişmeler olacağına dair bir hava oluşmuştu. Sonraki adımlar, açıklamalar ise mevcudu bile aratacak şekilde ilerleme eğilimi göstermeye başladı. Çekilmekten öteye Suriye’de daha kalıcı olmak için modeller ortaya konmaya başlandı. Akabinde Türkiye’ye yönelik baskılarla da Suriye ikinci plana itildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Robert Palladino’nun, Rusya'dan S-400 hava savunma sistemlerini teslim almamız halinde, ABD'nin Türkiye'ye yönelik yaptırımları devreye sokabileceğine vurgu yapması iki ülkenin yeni bir döneme girdiğini gösteriyor. Fakat Türkiye S-400 konusunda geri adım atsa dahi bölgesinde kendi başına adımları attığı, özgün kararlar aldığı sürece ABD bir vesileyle engelleme yoluna gidecektir. Yıllarca Irak’taki terör örgütü PKK’nın arkasında durarak ülkemize kimin zarar verdiği biliniyor. Benzer durum şimdi Suriye’ye taşınmak istenmiyor mu?
Bu sebeple en sıcak ve ABD açısından en acil müdahale edilmesi gereken konusu S-400 füzeleri üzerinden atak yapılıyor. F-35 savaş uçağı programı ortaklığından çıkarılmak ve Türkiye’nin envanterinde bulunan diğer ABD yapımı savunma sanayi ürünlerine de tahdit uygulanacağı uyarısıyla tehditler savruluyor.
ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası’nın da (CAATSA) Rus S-400 hava savunma sistemi sebebiyle devreye gireceği ve böylece yaptırımın boyutunun genişleyeceği de müttefiklik detayları dikkate alınmadan alenen ilan ediliyor. Fakat yeni bir dünya kurulurken ABD’nin Çin ile giriştiği teknoloji ve ticaret savaşını, Avrupa Birliği ve Türkiye gibi müttefikleriyle de farklı şekillerde gündemine alması önümüzdeki yıllarda neler olacağına dair ciddi merak içeriyor.
Bugün tartışma konusu Rus S-400 füzeleri olmasaydı, ABD mutlaka başka bir mevzuyla üzerimize gelirdi. ABD ile Patriot füzeleri için yıllardır yapılan görüşmeler ve bugün gelinen noktada halen daha bir çözüm üretilmemiş olması bunu göstermiyor mu?
****
BÜYÜK TAŞINMAYA İSTANBUL BELEDİYESİ HAZIR MI?
Atatürk’ün kapanıp, İstanbul Havalimanı’nın tam kapasite olarak hizmete girmesi için yani ‘Büyük Taşınma’ olarak adlandırılan hadiseye şurada günler kaldı. Ancak tek ulaşım kaynağı karayolunda sorun yaşanmaması için şimdiden önlem alınması gerekiyor. Sorumluluk İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne düşüyor.
Sadece otobüs tahsis etmek yeterli değil. Belediye yetkililerinin mahalli seçimler yoğunluğu içinde İstanbul Havalimanı’na yönelik ulaşım çalışmalarını ve düzenlemelerini ihmal etmeden yerine getirmeleri şart. Neden mi?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, devasa bir havalimanı inşa edilirken, özellikle ulaşım açısından havalimanını inşa eden şirketle (İGA), Ulaştırma Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlarla koordineli çalıştığını söylemek mümkün değil. Meydanışehir merkezine bağlayacak metro için zamanında adım atılmadı. Açılışa yetiştirilemedi. Bu sebeple metro için en erken tarih 2020’nin başları veriliyor. Yetişir mi? Bilemiyorum.
Öte yandan İstanbul’un karayoluyla yeni havalimanına bağlantısında da belediyenin üzerine düşeni tam anlamıyla yaptığını, çevre yollarını, ana hatları bağlantıları, ara geçişleri düzenlediğini söylemek mümkün değil.
Nisan'ınilk haftası taşınma olacak. Son açıklanın tarih bu. Peki İstanbul’un çeşitli merkezlerinden karayolu ile yeni meydana kolay ulaşmak mümkün mü? Hayır. Trakya’dan, Büyükçekmece, Avcılar, Başakşehir, Bahçeşehir gibi noktalardan paralı yola ve diğer ana hatta girmeden de havalimanına gitmek mümkün değil. Ara yollar düzenlenmemiş, levhalar bile konmamış hatta basitiyileştirmeler kısa yoldan ulaşım imkanı bile sağlanmamış. Geç kalınmış değil. Mevcut yolların biraz düzenlemesi ve yollar işaretler konmasıyla bu sorun çözülebilir. Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin bu konuda acele etmesi gerekir.
Öte yandan İstanbul Havalimanı’na bağlanan iki şeritli kara yolu da Nisan’dan itibaren yeterli olmayacaktır. Yolların genişletilme imkanı varken acilen 3 şeride çıkarılması gerekir. Bu husus dikkat alınmaz ise bu satırlarımı 15 Nisan’da ne anlama geldiğini beraber görürüz.
Ayrıca havalimanı içinde de araçların ring yapmasına yönelik düzenleme yapılmamış. Aracıylaiç hat yerinedış hatlara giden birinin hatasını düzeltmesi şu anki durumda imkansız. Havalimanı dışına çıkıp, anayola bağlanıp tekrar geri dönmesi lazım. Bu da yaklaşık yarım saat demek. Yani havalimanı içinde ulaşım sorunu var. Bu tarz düzenlemelerin, eksikliklerin, hatalı konan yönlendirme levhaların Nisan ayına kadar düzeltilmesi elzem…