İçinden mutluluk fışkıran bir ev...
Pek çoğumuza 'Mutluluğu tarif et dersek' ne cevap geleceğini az çok tahmin edebiliriz.
Kimimiz "Para olmazsa mutluluk olmaz" der, kimimiz "Sağlam ve sağlıklı bir vücut en önemli unsur" diyerek kendimizce mutluluğumuzu perçinleyecek veya engelleyecek etkenleri sıralarız hiç düşünmeden.
Herkese göre değişebilir mutluluğun tarifi. Ama alacağımız en önemli cevap, 'Bol paralı ve sağlam bir vücutla yaşam" olurdu büyük ihtimalle.
Peki ya büyük bölümümüzün olmazsa olmazı paranın olmadığı, vücut bütünlüğünün bulunmadığı, çok zor yaşanan bir hayata rağmen içinden mutluluk fışkıran bir yuva hayal edebilir misiniz?
Pek çoğumuz için bu pek de mümkün görünmüyor.
Yazarımız Umur Talu, Habertürk Gazetesi'ndeki köşesinde vatani görevini yaparken elinde bomba patlayıp kolları kopan bir gaziyi ve olayın sorumluluğu nedeniyle çarptırıldığı tazminat ile düştüğü zor durumu anlatan bir yazı yazmıştı.
O gaziyi haberleştirmek, fotoğrafları ve hikâyesi ile birlikte gazetemizin sayfalarına taşımak için geçtiğimiz çarşamba günü Kütahya'nın Tavşanlı İlçesi'ne gittik HT Bursa istihbarat şefi ve kameraman arkadaşım Uğur Uslubaş ile birlikte.
Cuma günü Habertürk'ün sayfalarında hem ailece fotoğrafını gördünüz, hem de hikâyesini okudunuz gazinin.
İşte yukarıda bahsettiğim, bir çoğumuz için mutluğa engel unsurlara rağmen içinden mutluluk fışkıran yuvaya orada konuk olduk.
İsmail ve Leyla Ertop ile dünya tatlısı çocukları Yasin'in yaşadığı evdi o ev.
Telefonla görüşüp Tavşanlı'ya gittiğimizde bir benzin istasyonunda buluştuk İsmail Ertop ile. "Ağabey hoşgeldiniz" dediğinde ne kadar içten ve candan bir insanın bizi karşıladığını anladım. Hemen aracımıza alıp, Tavşanlı çıkışında, önünden demiryolu geçen tek göz odalı evine gittik İsmail Ertop'un.
Kapıda elindeki bisküviyi bize doğru uzatan ve ayakta zor duran ama öndeki iki dişini göstererek gülümseyen 1,5 yaşındaki gazinin oğlu Yasin karşıladı bizi.
Arkasında, düşmemesi için yavrusunun elini sırtına dayayan, onun da yüzünden gülümseme eksik olmayan eşi Leyla Ertop.
Bir göz odalı eve girdiğimizde kaymakamlık yardımıyla alınan kömürün yandığı bir sobanın ısıtmaya çalıştığı ama daha çok mutlulukla ısınan bir yuvaya konuk olmuzu anladık dakikalar içinde.
İki saate yakın konuştuk, derdini dinledik İsmail ile eşi Leyla Ertop'un. Bu sırada tepemizden inmeyen Yasin'in tüm o sevimli tacizlerine rağmen. Leyla Ertop, Eşiyle askere gitmeden önce sevgili olan, dönüşünde ise kollarının olmadığı bir erkekle hayatını birleştirmeyi hiç düşünmeden kabul eden, kocasının gözlerinin içine bakan, her dakika gülümseyen bir eş. Kollarının kopmasını hiç umursamayan, iş bulamayan, çalışamayan, suyunu bile eşinin desteğiyle içebilen ve başına gelenler için "Kader, ağabey" diyebilen, yüzünde gülümseme eksik olmayan Gazi İsmail Ertop... Mehmetçik Vakfı'nın yardımıyla yaşadıkları evlerinde çocuğuyla halının üzerinde saatlerce boğuşan, emziğini ağzına verebilmek için dakikalarca uğraşan Gazi İsmail Ertop... Bir göz odalı evlerinden mutluluk fışkıran İsmail ve Leyla Ertop...
Hayatın mutsuz etmek için her şeyi yaptığı, buna rağmen evlerinden mutluluk fışkıran gazinin mutluluğunu gölgelemeye başlayan olay ise askerde yaşadığı kendi kollarının kopmasına, arkadaşının kör olmasına neden olan kaza yüzünden çarptırıldığı tazminat.
Bu yüzden biraz huzursuz gazi ve ailesi. Tek dertleri, geçimlerini sağlayan vakıf parasına el konulması. Bu yüzden sesleniyor yetkililere "Buna müsaade etmeyin, mutluluğumu bozmayın" diyerek yüzündeki gülümsemeyle...