Bu kadar sessizlikten sonra
Yazımın başlığındaki cümle İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu'ya ait.
Bursa ve çevresinin depremselliği ile ilgili gazetecilerin sorularına verdiği cevapların başında kurduğu giriş cümlesi.
Oğuz Gündoğdu TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu tarafından düzenlenen Bursa 4'ncü Kent Sempozyumu'na katıldı.
Ardından da Bursa'da, Marmara'da olası depremle ilgili gazetecilerin ve merak edenlerin sorularını yanıtladı.
Oğuz Hocam deprem konusunun devlet ve yerel yönetimler tarafından yeterince ciddiye alınmadığını, gerekenlerin yapılmadığını söylerken oldukça dertliydi.
Kaçınılmaz depremin kapıda olduğunu belirten Oğuz Gündoğdu, "Tarihimizde var. O yüzden daha sıkı ve daha planlı bir çalışma olması gerekirken, maalesef Türkiye'de olan biteni biliyorsunuz. Bütün bunlar bu işleri biraz gölgede bıraktı" dedi.
Doğru söze ne denir?
Marmara'da sanılandan çok daha fazla aktif durumda fay hattı bulunduğunu, sonuçta tek depremle kurtulmanın pek mümkün olmadığını anlattı kendisini ürpererek dinleyenlere.
Ardından Gemlik'le ilgili çok önemli bir gerçeğe dikkat çekti.
Gemlik fayının 900 yıldan beri deprem üretmediğini, bu kadar sessizliğin ardından çok fazla enerjinin açığa çıkmasının kaçınılmaz olduğunun uyarısında bulundu.
Yani adam "Millet uyumayın deprem geliyor, tedbirinizi alın" diye bas bas bağırıyor ama kimin umurunda?
Evet Türkiye öyle şeylerle meşgul ki.
Tencere-tava çalanı ile Başbakanın evinde tuttuğu (!) yüzde 50'nin hep birlikte "Altında kalabileceği" çok acil önlemlerin alınması gerektiği bir doğa olayı kapımızda ama ne gam?
Gezi parkı ile başlayan ve günlerdir devam eden gerilim daha da devam edecek gibi görünüyor.
Başbakan'ın yumuşatma yerine gerginliği artırıcı tavrı da ortada zaten.
Hal böyle olunca Türkiye'nin ilgi alanı Taksim ve yankıları...
Zaten Taksim bitse de hiç kuşkunuz olmasın biz kendimize meşgul olacak başka şeyler buluruz.
Böyle olunca da deprem konusundaki uyarılar her zaman olduğu gibi bir kulağımızdan girip, öbüründen çıkıp gidiverir.
Kentsel dönüşüm adı altında bazı adımlar atılsa da bunun da ranta yönelik olduğu yavaş yavaş günyüzüne çıkmaya başladı bile...Yerel yönetimler tüm uyarılara rağmen kentsel dönüşümde yanlışlar yapmaya başladı, sonuçları kötü olacak.
İyi de ya Oğuz Gündoğdu'nun bilimsel verilere dayanarak uyarılarda bulunduğu deprem çok yakın bir zamanda gerçekleşirse?
"Ağzını hayra aç" demeniz depremi ertelemeyecek, bundan kaçış yok.
İşte o zaman kafalara dank edecek ama iş işten geçmiş olacak.
Tabiî ki temenni etmiyorum ama o gün geldiğinde Başbakanın evinde tuttuğu yüzde 50'de enkaz altında kalacak, yine Başbakan'ın deyimiyle sokaklarda tencere tava çalan da...
İşte o zaman hepimizi kaldığımız enkazın altından kim çıkaracak doğrusu çok merak ediyorum...
Sesimi duyan