Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FUTBOLUMUZU el birliği ile getirdiğimiz nokta toplam kalitemizin yansıması. Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran tartışmalardan ilki İngilizce fiili malum sözcüğün yanına gelen “off” mu yoksa “you” mu küfür sayılması konusuydu? Tam geldiğimiz seviyeye uygun bir tartışma konusu. İngiltere veya Amerika’da sokaktaki polise ister “off”lu ister “you”lusundan aynı sözcüğü kullanın bakın ne yapıyor?

        Kendimizden olanı kollayıp, yanlışlarının üstünü örtmeyi, karşımızda olanın her hatasını göze sokmayı artık şartlı refleks haline getirdiğimizden bu küfür konusu bile hafif kalıyor. Taraftarların en sevdiği, sahiplendiği futbolcu tipi sahada her türlü rezilliği yapanlar! Neymiş takımı için ne gerekiyorsa onu yapıyormuş. Saha dışında çok efendiymiş ama sahada başka bir kişiliğe bürünüyormuş. Biz de idare edeceğiz artık “off”lu, “you”lu her küfürü sineye çekeceğiz. Yoksa hem o pırıl pırıl (!) sporcuların hem oynadıkları takımın düşmanı ilan edilir, aynı küfürlerin Türkçesini yeriz taraftardan. Ha mahkemeye gidersen hakaret davasını kazanırsın o ayrı.

        Yıllarca Avrupa’ya açılan yüzümüz Galatasaray, Aysal’ın firarı sonrası “I love you hoca”nın ikinci başkanlığında gittiği Dortmund deplasmanında taraftarlarının çıkardığı olaylar ve sahaya atılan koltuklardan dolayı bir kısım taraftar “insan öldürmeye kast etmekle” suçlanıp gözaltına alındılar. Alman savcı bu eylemlerin Türkiye’de vaka-i adiye olduğunu bilemediğinden kendi ülkesinin hukukunu işletmiş.

        Bizde kasıt, teşebbüs öyle amacına ulaşmadan cezalandırılmaz. Küfür suç değildir çünkü ağızdan çıkar ‘sahaya yansımaz’. Yansırsa adam öldürürüz hafifletici sebep sayarız. Sahaya koltuk atmak ise siyasi tepki olarak algılanır. Yüzlerce dolu pet su şişesi, viski şişesi, çakmak, cep telefonu, bıçak, beton parçası, taş yıllardır tribünlerden konfeti niyetine atılır. Bu kadar olaya, sahaya atılanlara rağmen daha henüz canından olan futbolcu yok bizde. O yüzden cana kast etmek filan bize komik geliyor. Yakında “Bu Almanlar ırkçı” der, “Türk düşmanlığı yapıyorlar” der çıkarız işin içinden.

        Daha birkaç hafta evvel milli takım kampında silahlı baskını da bu Almanlar konuşmuyor muydu? Ne var ki kız davasına silah dayamışlar milli futbolcumuzun kafasına! Bizde at, avrat ve silah önemli anlamıyorlar ya da kesin bize düşman bunlar!

        İşte futbolumuzun toplam kalitesi! Pislediğimiz her şeyin üstüne tüy dikme takıntımız var bizim. Tüy diktikçe daha da arsızlaşıp, terbiyesizleşiyoruz. Allah sonumuzu hayır eylesin.

        Aysal’ın hesabı

        KURUMSALLAŞMA, çilek, pasta, eleman, CEO, CFO, uçakta şampanya filan derken Ünal Aysal bir anda ortadan kayboldu. 3 senede harcanan paranın milyar dolara yaklaştığı konuşuluyor. Adnan Polat’ı idari yönden ibra etmeyen genel kurul üyeleri acaba Aysal’ı ibra edecekler mi?

        Harcanan yüz milyonlarca doların hesabı sorulacak mı? UEFA’nın soracağı kesin de ya delegeler? UEFA’da hesabı sorulan ama kongre üyeleri ve bir sonraki başkanı tarafından hesabı açık bırakılmış Beşiktaş gibi mi olacak Galatasaray’ın durumu?

        Beşiktaş demişken gelen duyumlar vahim, taraftar yönetici, yönetici borsa ilişkileri, tehdit ve şantaj, itirafçı tribüncüler, stadyum inşaatı vs... O kadar farklı konuda tuhaf kokular gelmeye başladı ki umarım doğru değildir. Aslında hesabın sorulmadığı, yapanın yanına kar kaldığı ve paranın bittiği yerlerde bunların olmasına şaşırmamalı. Kısaca Türk futbolunda yaşananlardan dolayı mecburen “Can’t take my eyes off you” hem “off” var hem “you”...

        Diğer Yazılar