Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ASLI ve Gamze ve Nur ve Nevin ve badmintoncu Neslihan ve Periler ve Sultanlar toplamda 114 "olimpian" muhteşem bir şölen yaşattınız bize. Binlerce kez teşekkürler. Kazandık veya kaybettik ama önce tüm ülke sporu hatırladık sayenizde.

        Benim bildiğim 80 Moskova'dan beri bir tek Naim'in Seul'deki başarısı bu kadar ilgi toplamıştı olimpiyatlarda. Usain Bolt 200 finalini koşarken TRTSpor, 6 reyting almış. Hani futbol ülkesiyiz ya! Açık kanalda Şampiyonlar Ligi finali kadar izlenme oranı. Demekki özlemişiz sporu. Hele Türk sporcunun başarısına hasret kalmışız.

        Şimdi biz size, siz bize öyle sarılalım ki, bir daha hasretlik çekmeyelim hazır bu fırsatı yakalamışken.

        Siz dinlemeyin her naneyi eleştirenleri, hayatlarında 1.500'de altın ve gümüş mü görmüşler yoksa 110 engellide olimpiyat finali mi? Takım sporlarında adımız mı anılmış? Hele kadınlarda. Badmintonu bilirler mi veya 114 kişiyi hiç bir arada görmüşler mi? Hepinizden Allah razı olsun.

        Türkiye artık sporda vites artırmak zorundadır. 2020'de tam bir spor ülkesi olmalıdır Türkiye. "Sekiz senede olur mu" demeyin. Olur, hem de bal gibi olur. Olimpiyatlarda spor ülkeleri atletizm, yüzme, cimnastik ve takım sporlarından en az ikisinde başarılı olanlara denir. Ve tabii lisanslı sporcu sayısı milyonlarca olanlara.

        Mesela Jamaika bir spor ülkesi değildir ama kısa mesafede dünyanın en iyi ülkesi. Ol impiyat tarihine ve istatistiklerine bakarsanız Türkiye de güreşte 3. ülkedir sıralamada ama 2012 Londra'dan sonra hem takım sporlarına, hem atletizme ve diğer branşlara bakınca Türkiye'nin bir spor ülkesi olması artık bir zaman ve proje sorunudur.

        Şimdi kolları sıvama zamanı. Her şey müsait artık sportif kalkınma için. Yeter ki o kararlılıkta olalım. Kafilesinin yarısından fazlası kadın olan iki ülkeden biriyiz Amerika ile birlikte. Bu sportif kalkışmanın destek noktası da apaçık ortada: Türk kızları.

        Küçük kızlarımızın artık rol modelleri var. Yukarıda ismini yazdığım o muhteşem hatunlar. Haydi spor teşkilatı, haydi federasyonlar, haydi biz medya mensupları.... Kazanalım küçücük çocuklarımızı, onlara sporu armağan edelim. Şimdi olmazsa inanın bir daha çok zor.

        Londra ve 2020

        Oyunların sonuna doğru gitme fırsatım oldu Londra'ya. Şunu net bir biçimde ifade etmeliyim ki biz daha iyisini yaparız. Ulaşım çok kötüydü, Olimpiyat Parkı dışındaki birçok kapalı tesis, fuar alanlarından veya başka yapılardan apartma olduğundan dolayı komikti bile diyebilirim. Olimpik Park tam bir mimari çirkinlik örneğiyken, güvenliğin kamuflaj kıyafetli askerlerin kontrolünde olması görüntü ve algı açısından düşündürücüydü.

        Satılan ürün gamı ve sponsor baskısı ile satış şeklide yakışmamıştı olimpiyatlara. Buram buram İngiliz emperyalizmi kokan açılış töreninden bahsetmeyeceğim bile. Hele dünyaca meşhur bir otelin bahçesinde yemek yerken masanın altından bize sorti yapan fareden de bahsetmeyeceğim. Öyle bir masaydı ki, aynısı bizde olsa diplomatik kriz çıkarırdı medya.

        Ne iyiydi Londra'da? Akreditasyon sistemi ve müsabaka yönetimi çok iyiydi. Hele IBC ve Medya Merkezi inanılır gibi değildi. Ancak seyirci tek kelime ile muhteşemdi. Seyircinin spor kültürü ve kalitesi bu olimpiyatlarda tavan yaptı.

        Eğer 2020'de başarılı bir olimpiyat yapmak istiyorsak önce asgari müştereği becermemiz lazım. Müsabaka yönetimi, yayıncılık ve seyirci. Bunlar başarılı bir olimpiyatın olmazsa olmazı. Zaten müteahhitlik tarafında sıkıntımız yok.

        Ve... Tabii en önemlisi 2020'nin "olimpian"larını hazırlayacağız, bütün stratejimizin odağında insana yatırım olamalı. Aslı ve Gamze'nin kürsüde Türk insanının ekran karşısında döktüğü gözyaşları, sporunun kalkınması adına tek başına "Gerekçeli Karar"dır.

        Diğer Yazılar