Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen haftadan devam...

        Son dönemde herkes futbolun paydaşlarından bahsediyor. Kim bu paydaşlar?

        Türkiye Müteahhitler Birliği,Yeminli Mali Müşavirler Odası, İstanbul Barosu, Nalbur ve Hırdavatçılar Derneği, Belediye-Özel İdare Çalışanları Sendikası ve Kemer Golf and Country Club Members. Şaka mı? Futbolcular, teknik direktörler, hakemler, taraftarlar asıl paydaşlar değil mi? Onlar etkisiz elaman, toplarken sıfır çarparken bir. Bunların meslek birlikleri filan yok mu?

        Ne mesleği; çoğu boş kontrata imza atar korkudan, pavyon sahibinin zorla senet imzalattığı konsomatrisler gibi. Üst liglerde para kazanıyorlar ama alt liglerde futbolcular imece usulu yaşıyor. Para yerine mercimek, un, yağ veriyorlar aç kalmasınlar diye. Maalesef durum böyle. Profesyonel Futbolcular Derneği diye bir dernek var, başkanı Allah uzun ömür versin çok kıymetli bir abimiz ancak futbola başladığında ilk ücretini mecidiye olarak almış düşün artık. Bu topçu milleti cahil olur, eğitimsizdir, yabancı dil bilmez; nasıl yönetecekler futbolu?

        Bugüne kadar yönetenler sanki Harvard mevzunuydu. Kulüp başkanlarının çoğu bırak yabancı dili akıcı Türkçe konuşamıyor, ne anlatıyorsun? Bakkal kadar hesap bilmeyen, apartman yönetemeyecek adamlar kulüpleri, federasyonu yönetmiyor sanki. Taraftar ve hakemler yani diğer gerçek paydaşların durumu? Taraftar için cahil, alt tabaka filan derlerdi bir zamanlar. Şimdinin taraftarları, yönetenlerden daha eğitimli ve donanımlı, o yüzden her sezon tribünler yavaş yavaş boşalıyor. Yabancı maçları izliyorlar. Ortalama hakem, ortalama yöneticinin yanında Anayasa Profesörü gibi kalır. TFF Delegasyonun yüzde 80'ini futbolun içinden gelmeyenler oluşturur. Futbol pastasının büyük payını bu paydaş abiler yönetir. Nasıl paydaşlık bu böyle?

        Pay ve paydayı büyük kulüplerin kalantor abileri belirler, küçük "esnaf" Anadolu kulüpleri başkanları da önlerine konana razı olurlar. Biz buna Kulüpler Birliği veya "Paydaşların Kardeşliği" diyoruz ama sen ne istersen onu de. O zaman ne konuşuyor, yazıyorsun bu ülkenin futbolu bitmiş? Belki futbolun ana aktörleri artık aktörlük değil yönetmenlik yaparlar, denizin bittiğini görür de ayağa kalkarlar diye yazıyor, konuşuyorum. Şenol Güneş'in TFF Genel Kurulunda yaptığı konuşmaya, Fatih Terim ile geçen haftaki yazım üzerine beni arayıp konuştuklarımıza ve maçtan sonra yaptığı çıkışa bakınca umutlanıyorum. Umut fakirin ekmeği.

        Futbolu yönetenlerin özlü sözleri;

        “Türk Futbolunun en büyük projesi! Riva tesisleridir”

        Yıldırım Demirören; TFF Başkanı-İş adamı, İngilizce biliyor.

        “Futbol adamı değilim”, “Milli Takım’ın oynadığı futboldan memnunuz”

        Selim Koray; Milli Takımlar Komitesi Başkanı-Müteahhit, İngilizce ve Fransızca biliyor.

        ‘’Raporun açıklanması diye bir taahhüdümüz yok”, “TFF başkanıdır kendisi, etik davranışlara uygun

        hareket ettiğini düşünüyorum” Ahmet Nur Çebi; Beşiktaş İkinci Başkanı-Sanayici, İngilizce biliyor.

        İdrar tahlili

        Yine aynı Ahmet Nur Çebi’nin iddialarına göre Yıldırım Demirören zamanında, Quaresma tesislerde insan onuruna aykırı rezillikler yapmış. Yeni yönetim bu iğrençlikleri çalışanlara teyyit ettirmiş olmasına rağmen Q7’yi kadroya almak adına ücret idirimi için hala masaya oturuyorsa, Beşiktaş pisliğin içinde boğuluyor demektir. Eğer Q7’nin bunları yaptığını ispatlayamazlarsa pisliğin içinde boğuldular anlamı çıkar ki, yani iki ucu idrarlı değnek. Yazıklar olsun...

        Diğer Yazılar