Ego

FENERBAHÇE-KARABÜK maçında taraftar tepki gösterdi, Aziz Yıldırım da taraftara tepki gösterdi; "Ben Fenerbahçe için bir yıl yattım, siz ne yaptınız?" dedi. Aynı maçtan sonra Aykut Kocaman basın toplantısında kendi görevine son verdiğini açıkladı.

Öyle süper bir ligimiz varki, mali anlamda tarihinin en kötü günlerini yaşayan Beşiktaş ligin en fazla gol atan takımı. Fikret Orman açıklama yapmış, "İstesem üç yıldız futbolcu alırım." Sanki Brunei Sultanı.

Yıldırım Demirören'in reisi olduğu futbol ailesi kendileri için yeni bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç görmemiş. Mevcut durumdan memnunlar anlaşılan.

Egolar tatmin olmuş olmalı ki yönetenler memnun sistemden, çünkü sistem onların ve onlar gibi olmaya çalışanların yaşam alanı. Başka bir ülkede olsa bu donanım ve egoları ile ya tedaviye gönderirler ya da apartman dahi yönettirmezlerdi. (Tüm apartman yöneticilerinden özür dilerim.)

Futbolda yönetenlerin egosu her şeyin üstündedir, kanunların, kurulların, ahlaki değerlerin, asıl egosu yüksek olması gereken futbolcuların ve tabii kulüplerin. Biraz medya, biraz taraftar ve bolca etrafındaki yancılardan yedi mi gazı, artık kimse tutamaz bunları. Oysa aşırı şişirilmiş egodan başka fazla da bir şey bulamazsınız hikayelerinde.

Koltuklarını kaybettiklerinde, kendi ürettikleri sanal gerçekliği de kaybedeceklerinden yapışırlar futbola, spora, kulüplere ve iktidar alanlarına.

Bence bırakalım futbol ve kulüpler bu büyük çocuklar için oyuncak olmaya devam etsin, "Toys for Big Boys" misali. Zaten kulüpler başka ne işe yarıyorlar o da ayrı bir tartışma konusu.

MHK

Halis Özkahya verdiği raporda "Meireles bana iki kez tükürdü" diye yazmış. Görüntülerde ise tükürük yok, bolca küfür var. Geçenlerde Fırat Aydınus da gözüne değil kulağına inanarak bir karar vermiş, yanlış oyuncuyu oyundan atmıştı. Tuhaf bir rastlantı veya Türk hakemliği geçici görme kaybı yaşamaya başladı, yine birkaç yıl aradan sonra.

RTÜK ve futbol programları

Erman Toroğlu elinde bir çubuk Meireles'in yaptığı el hareketini öyle bir yorumluyor, öyle kinayeli anlatıyor ki komedyen Şafak Sezer dahi zorlanıyor. Toroğlu'nun yaptığı göndermeler üzerine konuşurken, aynen daha önce yayıncı kuruluşta yaptığı, yine aynı organla ilgili yorumlarda Şansal Büyüka'nın zorlandığı gibi.

Sonuçta görüntü olsun olmasın bazıları hiç değişmiyor, hiç ders almıyor.