Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DEMİRÖREN gittiğinden beri aynı noktadayım. 110 yıllık çınar öyle baltalanmış, dalları öylesine hoyratça kırılmıştı ki kısa ve orta vadede sportif başarı beklemek insafsızlık olurdu. Benim için 14.'de olsa şampiyon da olsa fark etmeyecekti. Böyle bir dönemde Beşiktaş'ı sportif olarak eleştirmek en hafifinden insafsızlıktı ve hala aynı şeyi düşünüyorum.

        Beşiktaş'a sadece bir teknik direktör gerekmiyordu. Beşiktaş formasının kıymetini, altyapının önemini, taraftarının yapısını, basının alışkanlıklarını, camia içi oyunlarını ve yöneticilerin zaaflarını iyi bilen, Beşiktaş tarihinde sembolleşmiş bir teknik direktör lazımdı. Bu tipolojinin en gözde örneklerinden biridir Aybaba ve o yüzden "Beşiktaş'ın en büyük şansıdır" diye yazdım Samet Kaptan için. Ziya Doğan da tercih edilse aynı şeyi yazardım.

        Sezon başında karşılıklı konuştuk. Kafamdaki tek soruyu sordum. "Parasızlıktan Portekizliler devre arası giderse ne yaparsın?" dedim. "Bütün yabancılar gitse bile sahaya gençlerle çıkar, çatır çatır mücadele ederiz" dedi. Tam da buydu beklediğim cevap.

        Yönetsel olarak eleştirdiğim hatta hiç inanmadığım Fikret Orman'a sezon öncesi BJKTV'de aynı şeyi söyledim. Beşiktaş'ta yapılan en iyi iş Samet Aybaba ve Erman Kunter'in takımların başına getirilmesiydi.

        Pazar günü maçı Fenerbahçe de kazanabilirdi ama maç öncesi Köyiçi ve Barbaros Bulvarı'ndaki tutkunun, stadyuma büyük bir inanç ve heyecan olarak yansıması Beşiktaş'ın, Beşiktaşlı'nın en büyük kazancıdır. Çünkü en iyi Aybaba bilir, gerçek Beşiktaşlı sahadaki yıldızlara değil, Beşiktaşlılara saygı duyar, kredi açar. Hele bunlar pırıl pırıl gençlerse tadından yenmez.

        Beşiktaş'ın 2000'li yıllardan bu yana bozulan kimyasını düzeltmeye başladı Aybaba. Yoksa saha sonuçları umurumda bile değil. Muhtemelen bu önemli galibiyetten sonra maçlarda kaybedecekler, puanlarda. Önemli olan puan ya da şampiyonluk değil kaybettiği ruhunu kazanması Beşiktaş'ın.

        Mecburi eğitim

        Beşiktaş 2004-2012 arası bir milyar doların üstünde maddi kaynağını heba etti. Yaldızlı teknik direktörlere, yıldız görünümlü çakma futbolculara çok kazandırdı ama önce ruhunu sonra parasını ve geleceğini kaybetti.

        Sezon başında yine birçok teknik direktör adayı ile görüşmeler, pazarlıklar yaşandı hatta ödeme yapılanlar bile oldu. Son tercih aslında akla ilk gelmesi gereken tipolojideki Samet Aybaba oldu.

        Yöneticiler, başkanlar ve medya hep İngilizler'in on yıllarca takımlarının başında kalan teknik adamlarından, istikrardan bahseder ama her başarısız ortamda ilk iş teknik adamları yollamaya çalışırlar.

        Bizde aristokrasi yoktur ve o yüzden kimseye Sir, Lord, vs. unvanlar verilemez Ferguson gibi. Hele Anadolu çocuğuysanız, Aybaba gibi takımın kaptanlığını yapmış ve takımınıza teknik direktör olmuşsanız bile size burun kıvıran, sizi kıro, maganda, karizma özürlü olarak yaftalar. Fatih Terim ve Şenol Güneş gibi. Şimdi mali mecburiyetlerden seve seve kulüplerin nasıl yönetileceğini, takımların başına hangi tipolojideki hocaların gelmesi gerektiğini öğreniyor "Özenti Burjuva" başkanlar, yöneticiler. Mecburi eğitim dedikleri bu olsa gerek.

        Diğer Yazılar