Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir çocuk düşünün,Türkiye'nin herhangi bir şehrinde geleceğe dair umutları, heycanı olan sıradan bir kız çocuğu. Kendini tanımaya çalıştığı yaşlar bahsettiğim, ergenlik sorunları, gelecek kaygılarının çalkantılı yılları. Yaşıtlarından tek farkı çok hızlı koşması, doğal yeteneği hemen göze çarpıyor ,beden eğitimi öğretmeni önce çocukla konuşuyor sonra ailesi ile büyük büyük sporcu olabilir diye. Aile ve çocuk için bambaşka bir umuda yolculuğun ilk adımı böyle atılıyor. Koşmaya başlıyor.

        Zorlu antrenman, beslenme, eğitim şartları, maddi sorunlar ve ergenlik problemleri sonucu fazlasıyla zorlanan bedeni ve ruhu kendisini sporcu olmaktan vazgeçirmek üzereyken 16 yaşında onunla tanışıyor. Hafif sevecen çokça sert bir tavırla benim dediklerimi yapar, gösterdiğim yoldan gider ve hayatını sadece bu işe adarsan seni dünya çapında sporcu yaparım diyor orta yaşlı adam. O adamın vaadlerini, kendi hayalleri ile süslüyor, onun söylediklerini yapınca başarılarda gelmeye başlıyor. Başarılar geldikçe o adama güveni artıyor. Mutlak teslimiyet ile onu babasından, anasından bile daha farklı bir yere yerleştiriyor.

        Önce Türkiye şampiyonlukları, sonra uluslararası başarılar. İşin ilginç yanı uluslararası yarışmalarda rakiplerine göre yetersiz beslenme, tıbbi ve psikolojik destek eksikliği, teknoloji yoksunluğuna, dünya standartlarının altında tesislerde yine dünya standartlarının çok altında antrene edilmesine rağmen kızımız başarılar elde ediyor. Uluslararası her finalde geçtiği her rakibinden çok daha güç ve ilkel şartlarda kendini geliştirmesinin yanında rakiplerinden 8 kat az geliri olması da onu durduramıyor. Çünkü Türkiye'de kulüpler sadece futbol, basketbol ve voleybolda sporcularına dünya ortalamasına yakın veya üstünde aylık maaş veriyorlar. Doğru dürüst bir geçim standardı yakalamasının tek yolu devletin verdiği ödül.

        Bu ödülü alabilmek, hayatta kalabilmek için Avrupa ve Dünya Şampiyonaları veya Olimpiyatlarda madalya kazanması gerekiyor. O büyük başarılar da gelmeye başlıyor zamanla ve o adam bir gün diyor ki bu paraları ben olmasaydım kazanamazdın o yüzden artık 3'te 1'i benim kazandığın paranın. O gün şaşırmıyor, kızmıyor bile hatta haklı da buluyor çünkü o adamda maddi yetersizlikler içinde çalışıyor elbette kendi kazancına ortak etmeli diye düşünüyor o adamı.

        Son Avrupa şampiyonası finalinde yarışan 8 atletten sadce o WADA'nın gözlemi altında çıkıyor piste. Rakiplerinin ülkeleri ya WADA'nın çekindiği ya da farmakoloji biliminin çok ileri düzeyde gelmiş olduğu, dopingin hiç iz bırakmadan maskelenebildiği ülkeler olmasına rağmen kızımız şampiyon oluyor hem de dopingsiz tertemiz şekilde.

        Son Olimpiyatlarda Türk Spor tarihinin en büyük başarılarından birine imza atarak finale kalıyor. Rakipleri dünyanın en hızlıları daha çocukluktan itibaren mükemmel şartlarda, çok iyi eğitmen, antrenör, psikologlarla çalışmış, yüksek teknolojiden faydalanmış, sporcu beslenmesinin tavan yaptığı, sporcuya hak ettiği değeri ve maddi imkanları veren kulüplerin bulunduğu ülkelerin temsilcileri.

        Yarışı 5. tamamlıyor, 4. ile aynı zamanı yapmasına rağmen. Sally Pearson 12.35 koşuyor ve olimpiyat şampiyonu oluyor bizim kızımız ise 12.58. Aradaki fark 23 salise. Bizim kızımızın çıkıştaki reaksiyon zamanı 0,162, şampiyon Avusturalyalı'nın ise 0,135 yani aynı reaksiyon zamanında çıkış yapsalar bizimki Olimpiyat şampiyonluğunu muhtemel bir dünya rekoru ile taçlandırabilirdi ama o Avustralya'da, Amerika'da ya da Jamaika'da doğmadı.

        Mersin'de doğdu, dünya çapında antrenörler ile çalışamadı, diyetisyen, mentor, teknoloji kullanımı hak getire, eli biraz para gördüğünde onu antrenörü ile paylaşmak zorunda kaldı, koşacak tartan pisti yoktu şimdi ise adına bir Atletizm Kopmleksi var. Ona hayran yeni nesiller aradaki 27 saliseyi kapatabilmek için en azından artık bir tesise sahipler. O adam şimdi o nesillerin peşinde, onları yetiştiriyor! Kızımız ise o adama inanmanın, ona teslim olmanın bedelini ödüyor.

        Nevin'in Yanıt'ı bizim hüzünlü spor hikayemizin en sert başkaldırılarından biri olacak 2015 ve sonrasında. Onun hırsı, işlenememiş yeteneği ve gücü pavyon sistemine benzeyen gencecik beyinleri yıkayarak, onları zehirleyip yine onların sırtında yaşayanlardan kurtuluşun da müjdecisi olacak. Türkiye'de o kadar çok Nevin varki bizden sadece bir yanıt bekliyorlar. Onları umursuyor muyuz?

        Diğer Yazılar