Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        40 yıla yakındır Beşiktaş maçlarına gider, son yıllarda da çoğunlukla evde seyrederim. Beşiktaş taraftarının neye nasıl tepki göstereceğini, taraftar gruplarının yediği haltları, başkanların ve yöneticilerin kendi çıkarları uğruna bu tribün baronlarını nasıl beslediğini, tribünden avantalananları, tribün içi siyasi ve rant çatışmalarını hatta bu çatışmalar sonucu işlenen cinayetleri dahi yakından bilirim.

        Amigo Orhan’ın Çırağan Sarayı’nın eski metruk halinde işlediği cinayetten, İnönü’de maç sırasında kapalı alt kapılarının açtırılarak, kapalı üste, Çarşı’ya saldıranları bildiğim gibi Çarşı’nın kurucularından, sınıf arkadaşım Optik Mehmet’in nasıl uyuşturucu bağımlısı haline getirilip, nasıl öldüğünü de bilirim.

        Taraftarın 5 kırmızı karta rağmen sahaya inmediğini de bilirim, hakemlerin ya da rakip futbolcuların provokasyonlarına nasıl tepki verdiğini de.

        Pazar gecesi Olimpiyat Stadı’nda olanları hakeme veya Melo’ya bağlamak ya büyük cehalettir ya da büyük bir komplonun üstünü örtme çabası. Dört maç üst üste kazanıp lider olan takımın taraftarı, maçın bitimine en az iki dakika varken, beraberlik şansı devam ederken, üstelik rakibin 10 kişi kaldığı anda sahaya inmez, Türkiye’de bile. Bunun futbol tarihinde ne eşi vardır ne benzeri.

        Beşiktaş-Galatasaray maçında yaşananlar bence net bir siyasi provokasyondur, üstelik oldukça amatörce yapılmış ya da amatörce yapılmış süsü veren. Türlü taraftar gruplarının ismi geçiyor, Beşiktaş’ın baskın taraftar gruplarını yönlendirenler siyasi kamplaşma üzerinden hayat bulur, nemalanırlar, o yüzden kimin kimi kullandığı, kimin hangi amaçla bu “Komplo”yu düzenlediğini çözümlemek İstanbul Emniyeti’nin, İç İşleri Bakanlığı’nın ve yargının görevidir. Beşiktaş üzerinden oynanan bu oyunu bozmak ancak sahaya girenleri, kapıları kıranları ve onları tetikçi olarak kullananları, yönlendirenleri ortaya çıkarmakla mümkündür ki bu konuda gereken acilen yapılmalıdır.

        Sorular

        1- Pazar günü saat 17.15 sularında, Doğu ve Batı tribünlerinde bulunan 3’er kapıyı ve 8 bilet okuyucuyu kimler kırmış ve tahrip edip içeriye biletsiz ve kontrolsüz girişi sağlamışlardır?

        2-Beşiktaş Jimnastik Kulübü, 1500 olması gereken Özel Güvenlik Personeli sayısını neden böyle bir maçta 975’te tutmuştur?

        3-Maçın 16. dakikasına, polis müdahalesine kadar Kuzey ve Güney tribünlerden Doğu tribününe, özel güvenliğe rağmen nasıl binin üstünde geçiş olmuştur?

        4-Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün taraftardan sorumlu yöneticisi ve taraftar temsilcileri neden bu provokasyonu önceden Emniyet Birimleri’ne bildirmemişlerdir.

        5-Geçtiğimiz sezon, İnönü Stadyumu Şeref Tribünü’nün hemen altında Fikret Orman ve yönetimine tepki gösteren taraftarları demir copla dövenler ve onları Beşiktaş Jimnastik Kulubü’ne üye yapanların, Pazar günü sahaya inen taraftarların bir kısmı ve onları yönlendirenlerle siyasi, organik,

        direkt ya da en direkt bağlantıları var mıdır?

        6-Geçtiğimiz sezon, daha ortada 1453 grubu ve Gezi Olayları yokken, Olimpiyat Stadı’ndaki gibi İnönü Stadı’nda da Galatasaray ve Fenerbahçe maçları öncesi, stadyum kapılarını kırıp, içeri biletsiz ve kontrolsüz girenlerin ve bu operasyonu planlayanların Çarşı ile bağlantısı var mıdır?

        7-E-Bilet uygulamasından rahatsızlığı bilinen büyük kulüplerimizin bu rahatsızlığının sebebi nedir?

        Tüm bu sorular cevabını bulmadıkça, Beşiktaş tribünleri 80’lerin başlarından beri giderek artan dozda farklı kutuplarda siyasallaştırıldıkça, bu siyasi söylemler ile güçlenip nemalandıkça ve bugüne kadar göz yumulmuş, üstüne gidilmemiş sorunlar, yaşanmışlıklar hatta cinayetler aydınlatılmadıkça, herkes birbirinin üzerinden elini yıkamaya çalıştıkça, Türkiye, stadyumlarda büyük katliamlara karşı, yakın

        ve açık tehlike durumundadır.

        Kulüpler Yasası, 6222 ve diğer yaptırımlarla daha önce de yazdığım gibi “Ya devlet başa ya kuzgun leşe”. Aksi halde bundan daha trajik hatta insan hayatı üzerine ağıtlar yaktığımız daha çok “Maç Yazısı” yazacağız görünen o...

        Diğer Yazılar