Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        EZELI rakibi ile şampiyonluk mücadelesinde son viraja girilirken, yönetim kurulu üyesi arar başkanı... “Paranın yarısını ben cebimden karşılıyorum, yarısını sen kulüpten yollarsan maçı bağladık. Rakip yenilecek, biz de şampiyon olacağız” deme cüretinde bulunur. Cevabını ağır bir şekilde alır, haliyle parayı da alamaz yönetici.

        Maç bağlanamaz, önce şampiyonluk gider, sonra da o yönetici...

        Lakabı ‘Kibar’... Sporcu mu sporcu, futbolcunun kralı, takımın mihenk taşlarından, sahada rakiplerine karşı diğer arkadaşları kadar saygılı. Zaten tüm takım, o dönemin rakip futbolcularının aldıklarına göre almaları gereken bedelin çok altında bir paraya oynuyorlar. Kulüpten aldığı çekleri bankaya takasa vermiş bir yatırım için. Kulüpte para yok ama şampiyon takımın golcüsü, sadece rutin bir banka işlemi sonucu çek yazılınca takım dışı bırakılır.

        Şampiyonluğu elinden aldıkları rakip takım ve yöneticiler ile aynı uçakta oldukları için kendi takımı ve idarecilerini ‘Rencide olurlar’ diye susturur, eğlenmelerine engel olur. Elde kupa var ama uçakta çıt yok.

        Taraftar küfürlü tezahürat yapıyor diye kapalı tribünün tam ortasına taraftarların göbeğine oturur. Taraftardan çıt çıkmaz, neredeyse takımları gol atsa sevinmek için ona bakacak noktadadır en holigan taraftar grubu. Kulüp binasından çıkarken açık gördüğü tüm ışıkları tek tek kapatır. Kulübün parası boşa gitmesin diye. Sporcuların parasından önce devlete olan vergi ve sigorta ödemelerini yapardı. Hiçbir yeri satmadan kulübüne değeri bugün yüzlerce milyon dolarlık gayrimenkul bıraktı.

        Üstüne üstlük kendi oturduğu küçücük evi de kulübe bağışladı. Rakip başkanları, federasyonu, hakemleri bırakın tehdit etmeyi, kötü söz söylemeyi; eleştirdiği bile nadirdir kamuoyu önünde. Döneminin tüm futbolcu ve teknik adamlarına da rakipleri için aynı tavrı sergilerler.

        Süre geçirmek için top çevirmeyi düşünmeyen, barajı hep 9.15’te kuran bir takımın başkanıdır o. Üstelik hakemin bile gol attığı bir takımın başkanı!

        Kendi saygınlığı tüm takıma yansımış, rakibe saygının ne demek olduğunu herkese öğretmiş ve bu yüzden bırakın rakip başkan ve yöneticileri, taraftarların bile saygı duyduğu bir devlet memuru ve eski futbolcudur.

        2014-2015 sezonu artık ‘Süleyman Seba Sezonu’ olarak anılacakmış! İyi güzel de niye? Kime, neye örnek olacak Süleyman Ağabey ve O’nun felsefesi, saygınlığı?

        Hangi başkan, yönetici, futbolcu öykünecek bu rol modele?

        Galatasaray ve Fenerbahçe’nin 4. yıldız peşinde olduğu, her türlü saygısızlığın ve düşmanlığın tavan yapacağı daha Süper Kupa Finali’nden belli olan sezona Süleyman Ağabey’in ismini vermek nasıl bir eyyam tezgahıdır anlamak mümkün de keşke Süleyman Ağabey’in ismini karıştırmasaydınız bu iğrenç ve seviyesiz futbol düzeninize.

        Diğer Yazılar