Erdoğan "Asla olmaz" dediğine göre…
Son dönemde siyasette ve medyada şöyle bir iddia var: Cumhurbaşkanı Erdoğan 2023’te seçimi kaybedeceğini net olarak görürse parlamenter sisteme dönmeyi bizzat kendisi isteyebilir, muhalefete dönüp “Tamam, gelin konuşalım” diyebilir…
Soçi dönüşü bu iddia uçaktaki gazeteciler tarafından Cumhurbaşkanı’na açıkça sorulmuş.
Erdoğan’ın yanıtı çok net:
"Başkanlık sistemini getiren bir iktidar kalkıp da muhalefetin kuyruğuna takılır mı? Böyle bir şey asla olamaz. Biz başkanlık sistemini getirdik ve bu yeni sistemden de memnunuz. Başkanlık sistemiyle inşallah yolumuza devam edeceğiz. Başkanlık sistemiyle aldığımız mesafe de ortadadır. Bizi yıllarca geride bırakmış olan eski vesayetçi sistemi tekrar denemenin anlamı yok. Eski sistem demek, yamalı bohça demektir. Eski sistem demek, sürekli koalisyon hükümetlerinin olması demektir. Eski sistem demek, kesinlikle sağlıklı bir yönetim biçiminin olmayışı demektir. Olay bu kadar basittir.”
Yani muhalefetin sistem değişikliği talebine kapıyı kapatmış, üstüne bir de kilit asmış.
Anketlerdeki durum kötüye gitse bile Erdoğan’ın 2023’te de bu tavrından döneceğini beklemek şu noktadan sonra saflık olur. Mağlubiyeti kabul etmek anlamına gelecek bir geri adım atmaz.
Bu durumda sistem değişikliğini her şeyin önüne koyan muhalefetin hem Cumhurbaşkanlığı'nı hem de Meclis çoğunluğunu kazanması gerekecek.
Ama 2023 sonrasına ilişkin de benzer bir tez ortaya atıyor muhalefet.
“Meclis seçimlerinde referandum için gerekli 360 çoğunluğunu yakalayamazsak bile Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacağız. O durumda hükümetten düşen AK Parti koşarak bize gelip sistem değişikliğine 'Tamam' diyecektir zaten” diyorlar.
Yani en büyük vaatlerinin kaderini AK Parti’nin "He" demesine bağlamış oluyorlar.
Peki Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçiminde yenilecek olursa sistem değişikliğine razı olur mu yoksa muhalefeti zor durumda bırakmak için değişikliğe “Hayır” deyip sistemi kilitlemeyi mi tercih eder?
Yanıtı geçmişte gizli…
7 Haziran 2015’te AK Parti Meclis çoğunluğunu kaybetmişti ama Erdoğan koalisyon kurulmasına razı olmadı. Hükümet krizi çıktı, istikrar isteyen seçmen dönüp tekrar AK Parti’yi birinci parti yaptı.
Tersten bir örnek İstanbul seçiminde de yaşandı. Erdoğan 2015’teki senaryoyu tekrar yürürlüğe koyarak yenilgiyi kabullenmedi, zoraki ikinci seçime giderek şansını tekrar denemek istedi.
İkinci denemenin sonucu hezimet olsa da her iki olay da Erdoğan’ın sonuna kadar savaşmadan yenilgiyi kabul etmediğini gösteriyor.
Lafın kısası, muhalefet referandum için gerekli 360 oy için AK Parti’ye güvenmeyi bir an önce bırakıp her iki seçimde de mutlak zafer için uğraşmalı.
Ya da sistem değişikliği planını bir süre erteleyip mevcut sistemi uygulamada demokratikleştireceğini söylemeli ve vatandaşın daha acil sorunlarının çözümüne odaklanmalı.
- Kılıçdaroğlu neden kaybetti?1 yıl önce
- Erdoğan'ın seçim vaatlerinin etkisi ne olur?1 yıl önce
- Kılıçdaroğlu'nun Çanakkale ziyareti boşuna değil1 yıl önce
- Erdoğan "Değişim" dedi1 yıl önce
- Seçimin talihsizleri1 yıl önce
- CHP oyları TİP'e kayabilir1 yıl önce
- Bakan Kurum: İstanbul'a iki yeni uydu kent kuracağız1 yıl önce
- Depremde ampüte kalan çocuklarımız sahipsiz değil1 yıl önce
- Etiket yapıştırana gözaltı niye?1 yıl önce
- İYİ Parti o bekçinin özrünü kabul etmeli1 yıl önce