6 partinin deklarasyonuna dair
6 muhalefet partisi, güçlendirilmiş parlamenter sistem mutabakat metnini açıkladı. Hayırlı olsun. Genel başkan yardımcılarının konuşmalarını dikkatle dinledim. Metne de bakınca üzerinde titizlikle çalıştıkları, demokratik standartların yükseltilmesi için en küçük detaya kadar düşündükleri görünüyor.
Hani İngilizce’de “Too good to be to true” diye bir deyim vardır ya işte muhalefetin önerdiği bu sistem de gerçek olamayacak ya da tamamı hayata geçirilmesi zor ama ideal bir özgürlükçü sistem vaat ediyor.
Programın lansmanı da siyasi iletişim açısından son derece başarılıydı. Organizasyona iyi hazırlanmışlardı. Keşke Ukrayna’daki savaşın gölgesinde kalmaması ve basında daha geniş şekilde tartışılabilmesi için 1-2 hafta erteleselerdi.
Tabii bu sistem vaadini açıklamaları muhalefetin 2023 yolunda başarı kazanabilmesi için asıl etkenlerden biri değil. Hep söylediğimiz gibi güçlü, istikrarlı, tutarlı bir hükümet kurabileceklerine dair seçmeni ikna etmedikleri müddetçe işleri zor.
Seçimler zamanında yapılacak olursa önlerinde 1.5 yıl gibi bir zaman var.
Bu süreçte ittifakın nasıl bir hükümet çıkaracağını netleştirmeleri gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmaları durumunda koalisyon mu kuracaklar? Sistemi değiştiremezlerse 5 yıl boyunca nasıl bir metotla yönetecekler? Meclis çoğunluğunu yakalarlarsa referandum takvimi nasıl işleyecek? Bütün bunları seçimden önce net biçimde anlatmaları şart.
Ukrayna krizinin enerji piyasalarına, gıda pazarına ve turizme ciddi etkileri olacak. Yaza belki feraha çıkarız derken daha kötü bir tabloyla karşılaşma riskimiz de var. Ekonomide bizi bugünden bile fazla zorlayacak bir 2022 geçirebiliriz. Muhalefet hangi somut projelerle Türk ekonomisini düzlüğe çıkaracak? Ortak bir yol haritası belirleyecek mi veya ekonomi ayağını Deva Partisi’ne mi emanet edecek? Bunu yanıtlamaları gerekiyor.
Üçüncü mesele şüphesiz dış politika. Almanya’nın savunma bütçesini 100 Milyar Euro’ya çıkarma kararı önümüzdeki sürece dair önemli bir işaret. Bölgemizdeki ülkeler belki de Soğuk Savaş’tan beri ilk kez yeniden silahlanma yarışına girecek. Rusya ile Batı dünyası arasındaki gerilim bugünden yarına çözülmeyecek. Güvenlik politikalarının arttığı bir dönemde Türkiye de kendi menfaatleri için farklı kararlar almak zorunda kalabilir. Muhalefet bu konuda tam olarak ne öneriyor? Rusya ile denge politikasını sürdürecekler mi? S-400’lerin ikinci partisi ile ilgili anlaşmayı ne yapacaklar? Suriye ve Libya’daki askerlerimizi tutacaklar mı yoksa çekecekler mi? PYD ile ilgili nasıl bir tutum benimseyecekler? Milli savunma yatırımlarını sürdürecekler mi? Bütün bu sorulara da bütünlüklü ve tutarlı yanıtlar vermeleri lazım.
Başta dediğim gibi, ben önerdikleri modeli son derece beğenmekle birlikte hayata geçmesinin oldukça zor olacağını düşünüyorum. Çünkü bu modeli hayata geçirebilmek için ihtiyaç duydukları destek modelin kendisinden değil yukarıda sıraladığım konularda halkın güvenini kazanmalarından geçiyor ama henüz somut bir plan görmüş değiliz.
- Kılıçdaroğlu neden kaybetti?1 yıl önce
- Erdoğan'ın seçim vaatlerinin etkisi ne olur?1 yıl önce
- Kılıçdaroğlu'nun Çanakkale ziyareti boşuna değil1 yıl önce
- CHP oyları TİP'e kayabilir1 yıl önce
- Seçimin talihsizleri1 yıl önce
- Erdoğan "Değişim" dedi1 yıl önce
- Bakan Kurum: İstanbul'a iki yeni uydu kent kuracağız1 yıl önce
- İYİ Parti o bekçinin özrünü kabul etmeli1 yıl önce
- Depremde ampüte kalan çocuklarımız sahipsiz değil1 yıl önce
- Etiket yapıştırana gözaltı niye?1 yıl önce