Akşener "Ey Putin" dedi ama ya sonrası?
İYİ Parti Lideri Meral Akşener, Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş ile ilgili olarak son derece sert açıklamalar yaptı.
“Putin haddini aşmıştır. Vakit boş laf değil, yaptırım vaktidir. Vakit çekimser kalma değil, zalimin karşısında dik durma vaktidir" dedi.
Hatta el yükselterek “Putin'in kafasındaki Rusya'nın eksik parçalarının Kars, Erzurum ve Ardahan olmadığını kim rahatlıkla söyleyebilir?” diye ekledi.
Türkiye, Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri Rusya ile ilişkileri hep belli bir dengede götürmeyi, Rusya ve ABD arasında gerilim çıktığında tarafsız kalmayı seçti.
NATO üyesi bir ülke olmasına karşılık Soğuk Savaş’ın en ateşli günlerinde bile Rusya ile kritik anlaşmalar yaptı. Örneğin 1975 yılında İskenderun Demir-Çelik Fabrikası Rus sermayesi ile ve dönemin Rusya Başbakanı’nın katılımıyla açıldı.
Bugünkü krizde de belli ki Dışişleri’nin aynı geleneği sürdürme çabası var.
Oysa Akşener denge değil tepki zamanı olduğunu savunarak açıkça anti-Rusya bir çizgiye geçmemiz gerektiğini ifade ediyor.
Bu tavır CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye tarafsızlığını korumalı. Herhangi bir şekilde taraf olmamalı” sözleriyle de çelişiyor.
Rusya ile ilişkiler konusunda İYİ Parti ve CHP arasında görüş ayrılığı varsa, böyle kritik bir anda ortak bir söylem benimseyemiyorlarsa seçimi kazanmaları durumunda dış politikada nasıl anlaşacaklar?
Koalisyon kurarlarsa, Meral Hanım’ın dediği gibi Türkiye Batı’nın yaptırımlarına katılarak Rusya ile ipleri tamamen atacak mı?
Daha da önemlisi, diyelim Batı’nın Rusya karşıtı yaptırımlarına katıldık, seneye kışa evlerimizi hangi doğalgazla ısıtacağız?
Ruslar domatesleri gümrükten geri çevirdiğinde, Rus turistler gelmediğinde mevcut tabloda zaten zorda olan ekonomimizi hangi kaynaklarla toparlayacağız?
ABD’nin yeni Marshall yardımları göndermesini mi bekleyeceğiz?
Erdoğan’ı dış politikada “Ey” demekle eleştiren Meral Hanım, bu sefer kendisi bir benzerini yapıyor.
“Türkiye, Rusya'ya bağımlı hale getirilmiştir. İki ülke arasındaki ilişki, Rusya lehine asimetrik bir ilişkidir” diyor ama kendisi de bir başka asimetriye kapı aralıyor.
Üstelik Biden’ın Türkiye’deki muhalefete ilişkin sözleri unutulmamışken, muhalefetin tümüyle Batı yanlısı bir çizgi izleyeceği söylenirken, ABD başta PYD meselesi olmak üzere Türkiye’nin güvenlik kaygılarını pek umursamıyorken, siyasi iletişim açısından bu açıklaması ne kadar doğru?
Elbette Ukrayna halkının yaşadığı drama üzülüyoruz ve Putin’in bağımsız bir ülkeyi işgal girişimine net bir şekilde karşı çıkıyoruz. Fakat sorumluluk makamında oturanların duygusallığa kapılıp Türkiye’nin uzun süreli menfaatlerini kenara atma lüksü var mı?
- Kılıçdaroğlu neden kaybetti?1 yıl önce
- Erdoğan'ın seçim vaatlerinin etkisi ne olur?1 yıl önce
- Kılıçdaroğlu'nun Çanakkale ziyareti boşuna değil1 yıl önce
- CHP oyları TİP'e kayabilir1 yıl önce
- Seçimin talihsizleri1 yıl önce
- Erdoğan "Değişim" dedi1 yıl önce
- Bakan Kurum: İstanbul'a iki yeni uydu kent kuracağız1 yıl önce
- İYİ Parti o bekçinin özrünü kabul etmeli1 yıl önce
- Depremde ampüte kalan çocuklarımız sahipsiz değil1 yıl önce
- Etiket yapıştırana gözaltı niye?1 yıl önce