Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

2014 yılının Mart ayında yerel seçimler yapılmıştı.

Bakanlarla ilgili yolsuzluk iddialarının tartışıldığı bir atmosferde muhalefet AK Parti’nin seçimi kaybedeceğini düşünüyordu.

Beklentilerinin aksine AK Parti yüzde 42.8 oy alarak iktidarını pekiştirmiş; CHP yüzde 26.3, MHP yüzde 17.82 BDP ise 4.6 oy almıştı.

Seçimden sonra o dönem CHP milletvekili olan siyaset bilimci Prof. Dr. Binnaz Toprak ile bir röportaj yapmıştım.

“CHP yüzde 30’u neden aşamıyor? Erdoğan’ın peş peşe seçim kazanmasının arkasında hangi etkenler yatıyor?” diye sormuştum.

Binnaz Hoca’nın yanıtı günlerce konuşulmuştu.

“Fakirseniz bulgur makarna getiren partiye elbette oy verebilirsiniz. Biz aile sigortası önerdik, hayali bir şey gibi geldi. İnsanlar sağlık sigortasından ya da bize çirkin görünen TOKİ’lerden çok memnun. Hayatında ev sahibi olamamış insanlar için hoş herhalde” demişti.

AK Parti’nin açıkladığı yeni sosyal konut projesinin detaylarını dinlerken bu cümleleri hatırladım.

AK Parti seküler elitler tarafından yıllarca seçmene bulgur makarna dağıtan, Türkiye’yi betonlaştıran parti olarak aşağılandı oysa özellikle Anadolu seçmeni ve büyük şehirlerin düşük gelirli sakinleri için aylık gıda yardımları da kolayca ev sahibi olabilmek de memnuniyet vericiydi.

Bugün ekonomideki tablo elbette 8 yıl önceki gibi değil.

O gün orta sınıf genişliyordu bugün daralıyor.

O gün kişi başına düşen milli gelir artıyordu bugün düşüyor.

O gün enflasyon kontrol altındaydı bugün uçuyor.

Fakat değişmeyen bir şey varsa o da Erdoğan’ın kendi seçmeninin beklentilerini iyi takip ediyor olması.

Enflasyonun, zamların, yükselen kira artışlarının en koyu AK Parti destekçilerinde bile bezginlik yarattığının o da farkında.

Tam da bu yüzden ardı ardına somut adımlar attı.

Asgari ücrete beklentinin de üstüne bir zam yaptı.

Asgari ücretle çalışanların oranının yüzde 55’i geçtiği bir ortamda bunun siyasi karşılığının olmaması mümkün değil.

Ardından icraya düşen 2 bin liranın altındaki borçların silineceğini açıkladı. Bu da en az 4 milyon kişiyi ilgilendiriyor.

Dün açıkladığı 500 bin sosyal konut projesi ise, AK Parti’ye hiç oy vermeyen oldukça geniş bir kesimin ilgisi çekti.

İki gündür insanlar birbirlerine “Kriterlere ben de uyuyor muyum?” diye soruyor.

Hane içi toplam gelirin İstanbul için 18 bin TL, diğer şehirler için 16 bin TL tutulması orta sınıfı da kapsamasına sebep oldu.

Dün ilk gün olmasına rağmen akşam 17:00 itibarıyla başvuru sayısı 500 bini geçti. Önümüzdeki 45 günde bunun 5 milyonu aşması kimseyi şaşırtmaz sanırım.

Elbette şartlar belli, elbette başvuru yapanların oldukça sınırlı bir bölümü bu konutlara erişebilecek ama yine de ciddi bir umut dalgası yarattı.

Siyasette günün sonunda bugünü geçmişten daha iyi kılanlar ve daha iyi bir gelecek vadedenler kazanıyor.

20 yıllık AK Parti iktidarı bugün hukuk, demokrasi, ekonomi gibi pek çok başlıkta 10 yıl önceki performansının oldukça gerisine düşmüş durumda. Yine de seçmenlerine yakın geleceğe dair elle tutulur somut kazanımlar sunmaya devam ediyor.

Muhalefet ise hala işin teorik boyutuyla meşgul.

Gösterecekleri aday kazanırsa 6 liderin çizeceği çerçevenin dışına çıkamasın diye aylardır ince ince şartname yazıyorlar.

HDP’nin konumu veya adayın kim olacağı tartışması ise son iki haftadır CHP ve İYİ Parti’nin arasını iyiden iyiye açtı.

Toparlarlar mı? Elbette toparlarlar.

Ortak aday çıkarabilirler mi? Onu da çıkarırlar.

Fakat mühim olan somut bir program, yeni projeler ve güçlü bir kadro ortaya koymaları, temel meselelerde çözüm önerileri geliştirmeleri…

İşte bu yok.

Niye yok anlamak mümkün değil.

“Ekonomi o kadar kötü ki Erdoğan kesin kaybedecek” düşüncesiyle kapıldıkları rehavetin ve "Aday değil program önemli" yanılsamasının sonunda yeni bir yenilgiyle karşılaşırlarsa seçmenlerine ne diyecekler?

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar