Akşener'in iki kırmızı çizgisi
Dünün en büyük siyasi gelişmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İYİ Parti’yi 6’lı masadan kalkmaya çağırması ve üstü örtülü de olsa Cumhur İttifakı’na katılmaya davet etmesiydi.
İYİ Parti Lideri’nin bu çağrıya yanıtı net ve sert oldu.
AK Parti’yi HDP ile ilişkiler konusunda tutarsız davranmakla suçladı.
“Çizgisinde hiç kırıklık olmayan; dün neyi savunduysa, bugün de aynı şeyi kararlılıkla savunan bir siyasi partiyiz. Dolayısıyla milletimizin geleceğinin heba edildiği, ortaya sürüldüğü bir kumar masasında hiç olmadık. Bundan sonra da olmayız” dedi. Kumar masasından kastı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ydi.
Kimileri 6’lı masada sorunlar yaşayan Akşener’in seçime doğru Cumhur İttifakı’na katılabileceğini düşünse de ben dünkü çıkışına hiç şaşırmadım.
Çünkü Meral Hanım’ın siyasi duruşunda sürekli tekrarladığı iki kırmızı çizgisi var. Biri “ucube sistem” dediği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin değişmesi, diğeri de HDP ile asla yan yana gelmek istememesi.
İlkinin Türkiye’yi otoriter bir çizgiye savurduğunu düşünüyor. İkincisini ise terörle ve bölücülükle iltisaklı görüyor, milliyetçi duruşuna ters buluyor.
Akşener’in parlamenter sisteme dönüşte ısrarı ne kadar netse, bu nedenle Cumhur İttifakı’na katılmayacağı da o kadar net.
AK Parti ile ittifak yapmayacağı ne kadar netse HDP’nin olduğu bir masada oturmayacağı da o kadar net.
İYİ Parti’nin Kılıçdaroğlu’nun adaylığına işin sonunda "Evet" deyip demeyeceğini bilmiyoruz.
Akıllarından İmamoğlu mu yoksa Yavaş mı geçiyor, onu da tam bilmiyoruz.
Fakat bildiğimiz bir şey var ki o da solcular veya CHP’nin bir kanadı istiyor diye HDP’nin 6’lı masayla ittifak kurmasına “Tamam” demeyecekleri…
Ve de sırf HDP karşıtlığında ortaklaşıyorlar diye parlamenter sisteme geçmeyi kabul etmeyen ve yoluna MHP ile devam eden AK Parti ile ittifak kurmayacakları…
Bu bakımdan iki taraftan da dayak yemek uğruna müstakil bir siyaset izliyorlar.
Kaldı ki Cumhur İttifakı ile aralarında dünya görüşü farklılığı da var.
İYİ Parti seküler ve Atatürkçü kimliğini öne çıkaran, merkez parti olmayı hedefleyen, dış politikada yüzünü Batı’ya dönen, modern bir Türkiye vadeden bir çizgi izliyor.
Muhafazakarlık veya dindarlıkla kavgalı değil ama öncelikli hedef kitlesi muhafazakârlar değil.
Hatta Cumhur İttifakı’na katılacak olsalar ciddi oranda seçmen kaybedeceklerini biliyorlar.
Milli hassasiyetler konusunda AK Parti ve MHP ile aynı kesişim kümesinde yer alsalar da demokrasi ve özgürlükler konusunda onların tam karşısında duruyorlar.
Mevcut yönetimin antidemokratik olduğunu düşünüyor.
Bu bakımdan 6’lı masadaki partilerle ortak yönleri daha fazla.
Zaten bu kadar farklılığa rağmen 6’lı masayı bir arada tutan da mevcut iktidarın Türkiye’yi anti-demokratik bir çizgiye savurduğunu düşünüyor olmaları.
Sözün özü, Cumhurbaşkanı Erdoğan yerlilik ve millilik üzerinden eski dostu Akşener’i zaman zaman yanına çekmeyi denese de parlamenter sisteme geçişe, daha özgürlükçü ve demokratik bir yönetime “Tamam” demeden onu ikna etmesi mümkün değil.
- Kılıçdaroğlu neden kaybetti?1 yıl önce
- Kılıçdaroğlu'nun Çanakkale ziyareti boşuna değil1 yıl önce
- Erdoğan'ın seçim vaatlerinin etkisi ne olur?1 yıl önce
- CHP oyları TİP'e kayabilir1 yıl önce
- Erdoğan "Değişim" dedi1 yıl önce
- Seçimin talihsizleri1 yıl önce
- Bakan Kurum: İstanbul'a iki yeni uydu kent kuracağız1 yıl önce
- Depremde ampüte kalan çocuklarımız sahipsiz değil1 yıl önce
- Etiket yapıştırana gözaltı niye?1 yıl önce
- İYİ Parti o bekçinin özrünü kabul etmeli1 yıl önce