Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Salı akşamı Habertürk’te programa Ekrem İmamoğlu’nu konuşarak başladık.

“Yarın duruşması var sizce siyasi yasak gelir mi?” diye sordum konuklarıma.

Normalde her konuda tartıştıkları halde bu konuda hem fikirlerdi.

“Bu içi boş bir davadır, ceza falan çıkmaz. Beraat eder veya ertelenir” dediler.

İktidara yakın yorumcular bile ceza verilmesini ihtimal dışı görüyordu.

Milyonlarca İstanbullunun oyuyla iki kez seçilmiş bir belediye başkanı, seçimi iptal edenlere ‘Ahmak’ dedi diye ceza alacak değildi ya…

Hele de iktidar İstanbul’da seçimi iptal ettirmenin faturasını ağır şekilde ödemişken, bu davada hukuku siyasi intikam aracına dönüştürmeyi aklından bile geçirmezdi herhalde!

Sabah 9’da telefonuma İBB ekibinden bir mesaj geldi. İmamoğlu restorasyonu tamamlanan üç tarihi binanın açılışını yapacaktı. Kendisine eşlik etmek üzere gazetecileri davet ediyorlardı. “Olur, katılırım” dedim. Murat Ongun ile programda görüşmek üzere sözleştik. Duruşmaya gidiyordu. “Öğleden sonra konuşalım” diyerek sonlandırdık sohbeti…

Yani olağanüstü bir gün olacağına ihtimal vermiyorduk.

Derken yargı çevresine yakın iki isimle konuştum. Ceza çıkacağını iddia ettiler. “Ankara’da herkes bunu konuşuyor” dediler.

“Allah Allah” dedim.

Öğleden sonra 3 buçukta işin rengi değişmeye başladı.

İmamoğlu İstanbulluları Saraçhane’ye davet etti.

İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in Ankara’dan yola çıktığını duyurması ile dava sonucunun zannettiğimiz gibi olmayacağı anlaşıldı.

Ve sonuçta 14 Aralık Çarşamba günü saat 18:00’de Türkiye siyasi tarihinde hep hatırlanacak anti-demokratik bir karara imza attı mahkeme.

Ekrem İmamoğlu'na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararı verdi.

Mahkemenin ardından Habertürk TV’de yayına katılan Prof. Dr. Adem Sözüer, Prof. Dr. Ersan Şen ve Prof. Dr. Ramazan Arıtürk gibi yetkin hukukçuların tümü kararı eleştirdiler.

Yargının siyasetin güdümünden çıkması gerektiğini söylediler.

İstinaf süreci ne kadar sürer, sonuçta karar bozulur mu bilmiyoruz.

Fakat emin olduğumuz bir şey var ki o da bu cezanın önemli politik sonuçları olacağı…

KAZANANLAR VE KAYBEDENLER

Dünün siyaseten en büyük kazananı aslında İmamoğlu değil İYİ Parti Lideri Meral Akşener’di.

Davada ceza çıkacağını erkenden kavrayarak Ankara’dan yola çıkıp Saraçhane’ye geldi.

Kılıçdaroğlu’nun yokluğunda İmamoğlu’nun yalnız kalmasına müsaade etmedi.

Muhalefete gönül veren milyonlara liderlik etti.

İmamoğlu da sahneye çıkınca saygı göstererek sözü önce ona verdi.

Çok tarihi ve coşkulu bir konuşma yaptı Meral Hanım.

Öfkeli kalabalığın enerjisini yöneterek sandığa işaret etti. Hakaret içeren sloganlara izin vermedi.

Erdoğan’ın cezalı günlerine atıfla “Söz veriyorum bu şarkı da burada bitmeyecek” demesi, “İktidar iktidar” sloganları atan kalabalığa cevap niteliğindeydi.

İmamoğlu ise bu kararın siyasi hayatının sonu değil aksine yeni bir hikâyenin başı olduğunun bilincindeydi.

Fakat üstünde tuhaf bir stres de vardı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu Almanya’daydı ama uzaktan olup biteni yönetmeye çalışıyordu.

İmamoğlu’nu iki kez telefonla aradığı yansımıştı haberlere.

6 liderin sonraki gün ortak miting yapacağını duyunca İmamoğlu’ndaki temkinli halin genel başkan kaynaklı olduğu hissine kapıldım.

Kendisi yokken adeta İmamoğlu ve Akşener’in etkisini kırmak istercesine sürece müdahale etmiş ve 6 liderin sonraki gün toplanmasını istemişti.

İmamoğlu bu nedenle dikkatli davranıyordu sanki.

Yazılı metnin kalabalığı fazla heyecanlandırmadığını fark etmiş olmalı ki bir süre sonra spontane konuşmaya başladı. Tonu değişti.

“İstanbul’da başardık, Türkiye’de de başaracağız” sözleri bir seçim kampanyasının başlangıcı gibiydi.

“Her şey çok güzel olacak” sloganıyla bitirdiğinde yapılabilecek tek yorum vardı; İmamoğlu artık muhalefetin doğal Cumhurbaşkanı adayı olmuştu.

Üstelik bu sefer kendisi heves ettiği için değil, Saraçhane’nin etrafında toplanan binlerce kişi verilen kararın haksızlık olduğunu düşündüğü için.

Siyaset böyledir. Masa başında yapılan hesaplara uymaz.

Öyle anlar vardır ki ya oradasınızdır ve kazanırsınız ya da değilsinizdir ve kaybedersiniz

Kılıçdaroğlu dün kaybetti.

Duruşma tarihini bildiği halde Almanya’ya gitmesi ceza verilmesi ihtimali doğduğu halde erken dönmemesi muhalif seçmende hayal kırıklığı yarattı.

Dün akşam yaşananlar 2023’te muhalefete seçimi kazanmanın yolunu açarken, Kılıçdaroğlu’na adaylığın yolunu kapattı.

AK PARTİ’YE MALİYETİ

Dünün siyaseten en zararlı çıkanı ise şüphesiz Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti iktidarı oldu.

Geçmişte kendilerine yapılan ayıbın bugün İmamoğlu’na yapılması karşısında ayağa kalkmaları gerekirken sessiz kaldılar, “Yargı süreci devam ediyor” demekle yetindiler.

İstanbul seçiminin iptalinden hiçbir ders almadıklarını göstermiş oldular.

Nabzı zayıflayan muhalefetin üzerindeki ölü toprağını atmasını sağladılar.

Muhalif seçmeni konsolide ettiler, kararsız seçmeni 6’lı masaya yönelttiler.

Millet iradesinin tersine giderek kendilerine destek verenleri bile kızdırdılar.

Elbette şu dakika itibarıyla kesin bir seçim tahmini yapmak mümkün değil.

Fakat bu olayın bir kırılma yaratacağı çok açık.

Seçimin parametreleri değişti.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar