İYİ Parti "6 lidere eşit yetki" önerisine itiraz etti
Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu’nun 6 liderin seçimden sonra eşit imza yetkisiyle yönetimde söz sahibi olacağını söylemesi büyük bir tartışma yaratmıştı.
Davutoğlu daha sonra sözlerine açıklık getirirken, parti liderlerinin Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak kabinede yer alacağını, ayrıca her partiye birer bakanlık verileceğini açıklamıştı. Bu açıklama, doğal olarak devlet yönetiminde çok başlılık tartışmasını da beraberinde getirmişti.
Bu konu iktidarın ağır eleştirilerine neden olmuş, 6’lı Masa seçilecek Cumhurbaşkanı üzerinde vesayet kurmakla suçlanmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan "Kendilerine 'Gel' deyince gelecek, 'Sus' deyince susacak, 'Konuş' deyince konuşacak kukla bir aday arıyorlar” demişti.
Açıkçası bu formülü de içeren geçiş süreci yol haritası taslağına İYİ Parti kurmayları da sıcak bakmıyordu.
Yayınımıza katılan İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ahat Andican “6’lı masada böyle bir şey konuşulmadı. Bu Sayın Davutoğlu’nun şahsi görüşüdür. Benim kanaatim böyle bir modelin doğru olmayacağı yönünde” demişti.
Sonrasında yine Habertürk TV’de Mehmet Akif Ersoy’un yayınına katılan İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu “Henüz kesinleşmedi. Çalışmalar devam ediyor” demişti.
Meğer İYİ Parti kurmaylarından oluşan bir heyet geçtiğimiz günlerde tek tek liderleri ziyaret ederek geçiş süreci yol haritası taslağına dair çekincelerini ve önerilerini anlatmışlar.
Bahadır Erdem, Şenol Sunat, Ümit Özlale, Metin Ergun ve İsmail Tatlıoğlu’ndan oluşan heyet bu görüşmelerde, 6 parti liderinin cumhurbaşkanı yardımcısı olarak Cumhurbaşkanı’nın karar alma mekanizmasında doğrudan etkin olmasının çok başlılık yaratacağını, bunun da halk nezdinde soru işaretlerine yol açarak olumsuz bir hava estireceğini söylemişler. Ayrıca seçilecek olan Cumhurbaşkanı’nın geçiş süreci boyunca partisinden istifa etmemesini öngören maddenin de partili Cumhurbaşkanı sisteminin devamı niteliğinde olacağını belirtmişler. Bu soru işaretlerini gideren bir taslağı da diğer partilerle paylaşmışlar.
Aslında Geçiş Süreci Yol Haritası ve Hükümet Protokolü’nün 30 Ocak’ta yayınlanacağı söylenmişti.
Sonrasında medya kulislerine sıcak bir haber düştü. Geçiş süreci metninin önceki gün yapılan toplantı sonrası açıklanabileceği söylendi.
Gerçekten de plan buymuş.
Fakat Gelecek ve Deva Partileri bir tür üst kabine kurulması önerisinde ısrar edince 10 saati bulan toplantıda uzlaşı sağlanamamış.
Anladığım kadarıyla İYİ Parti tek bir Cumhurbaşkanı yardımcısı olması konusunda ısrar etmiyor. Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmak gibi bir ısrarı da yok. Bunu İYİ Parti’den konuştuğum farklı kaynaklar altını çizerek vurguluyorlar. Fakat çok fazla cumhurbaşkanı yardımcısı olması fikrinin de halkta olumsuz bir etki yarattığını söylüyorlar.
Hatırlarsanız, gazeteci Murat Yetkin 24 Ocak’ta bu konuyu hem CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na hem de İYİ Parti Lideri Meral Akşener’e sormuştu. Kılıçdaroğlu yorum yapmamayı tercih ederken, Akşener ise tek Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmak istediği yönündeki iddialara sert çıkarak “Bakın yanlış bilgi demiyorum, yalan diyorum. Birileri maalesef gazeteci arkadaşlarımızı işletmiş” diye yanıt vermişti.
Peki İYİ Parti’nin önerisi ne?
“Cumhurbaşkanı, yardımcı ya da yardımcılarına, parlamenter sistemle uyumlu olarak bazı yürütme yetkilerini devredebilir. Fakat siyasi partilerin genel başkanlarının Cumhurbaşkanı’nın kararlarına müdahil olma ya da veto etme gibi yetkileri olmasın. Genel Başkanlar başkan yardımcısı olabilir ama Cumhurbaşkanı onlara gerektiğinde danışsın, konuşsun, nihai kararı kendisi versin. Karar alma sürecinde çok başlılık olmasın” diyorlar.
İYİ Parti’nin bu önerisini de diğer partiler kabul etmiyor.
Mesele burada düğümlenince geçiş süreci yol haritasını açıklamayı aday belirleme sürecine bırakmışlar.
Zaten sistemin sağlıklı işleyebilmesi için bu konunun adayla da istişare edilmesi gerekir.
Açıkçası ben de yüzde 50+1 oy alarak seçilecek bir Cumhurbaşkanı’nın masadaki liderler ile eşit güçte olacağı bir modelin seçim sonrasında ciddi krizler yaratabileceğini, bu karmaşanın 6’lı Masa'ya seçim kaybettirebilecek kadar sorunlu olduğunu düşünüyorum.
Oy oranlarına bakılmaksızın eşit yetki dağıtımı ve veto hakkı ne halk nezdinde hoş karşılanır ne de siyasi rekabet ortamında sağlıklı sonuç verir.
Ayrıca yıllarca partili Cumhurbaşkanı modelini eleştirip, şimdi kendileri de seçilecek Cumhurbaşkanı’nın partisinden istifa etmesine gerek olmadığını savunurlarsa bu da başlı başına bir çelişki olur.
- Kılıçdaroğlu neden kaybetti?1 yıl önce
- Kılıçdaroğlu'nun Çanakkale ziyareti boşuna değil1 yıl önce
- Erdoğan'ın seçim vaatlerinin etkisi ne olur?1 yıl önce
- CHP oyları TİP'e kayabilir1 yıl önce
- Seçimin talihsizleri1 yıl önce
- Erdoğan "Değişim" dedi1 yıl önce
- Bakan Kurum: İstanbul'a iki yeni uydu kent kuracağız1 yıl önce
- İYİ Parti o bekçinin özrünü kabul etmeli1 yıl önce
- Etiket yapıştırana gözaltı niye?1 yıl önce
- Depremde ampüte kalan çocuklarımız sahipsiz değil1 yıl önce