Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Dün akşam saat 20:00’de canlı yayını devralmak üzere stüdyoya girdiğimde 6’lı masanın toplantısı bitmiş ve dakikalar önce ortak açıklama gelmişti.

Toplantıda bir isimde uzlaşılsa bile adayın kim olacağının açıklamayacaklarını biliyorduk.

Pazartesi kelimesini duyunca önce “Anlaşamadılar ve pazartesi konuşmaya devam edecekler” gibi düşündük.

Metin önümüze geldiğinde ise kafamız tümüyle karıştı.

Öncekilerin aksine çok kısa bir metindi.

Ortak hedeflere ilişkin bir beyan yoktu.

Deprem konusuna bile değinilmemişti.

Dahası isimde uzlaşıldığına dair net bir ifade de yoktu.

"Millet İttifakını oluşturan siyasi partilerin genel başkanları olarak 28. Dönem TBMM ve 13. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortak Cumhurbaşkanı adayımız ve geçiş süreci yol haritası konusunda ortak bir anlayışa ulaşmış bulunuyoruz. Genel başkanların partilerinin yetkili kurullarını bilgilendirmeleri sonrası nihai açıklamayı 6 Mart 2023 tarihinde kamuoyu ile paylaşmak üzere Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde tekrar bir araya geleceğiz. Kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz” deniliyordu.

Derken 5 liderin Kemal Kılıçdaroğlu’na “Tamam” dediği, İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in itiraz ettiği, konuyu İYİ Parti Genel İdare Kurulu’na götüreceği kulisi geldi.

Peki genel başkanların partilerinin yetkili kurullarını bilgilendirmeleri ne anlama geliyordu?

GİK’ten Kılıçdaroğlu’na onay çıkmazsa İYİ Parti masadan kalkacak mıydı?

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dikbayır’ın “Millet 5’ten büyüktür” diye tweet atması, ardından silmesi ortada yine bir anlaşmazlık olduğunu gösteriyordu.

Yayınımıza bağlanan İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, “İsimler konuşulmuş ama bir isim üstünde uzlaşılmamış diye düşünüyorum. Kesin mutabakata varılsaydı bu artık söylenirdi. Böyle cümleler kurmaya gerek kalmazdı” dedi.

Özetle masada gerçekte ne olup bittiğini tam 5 buçuk saat boyunca anlamaya çalıştık.

Bu 5 buçuk saat boyunca 6’lı masanın 6 farklı önemli kurmayını yayına bağladık.

Her biri farklı yorumlar yaptıkça mesele iyice çetrefil hale geldi.

Hiç kusura bakmasınlar ama bu durumun tek bir okuması var: 6’lı masa aday belirleme sürecini eline yüzüne bulaştırdı.

Bir yıl boyunca bir isimde uzlaşamadıkları gibi yöntemi de belirlemediler. Karar gününü ertelerlerse sorunun kendiliğinden çözüleceği gibi bir saflığa kapıldılar.

CHP’nin Kılıçdaroğlu ismi üzerinde ısrar ettiği, İYİ Parti’nin Kılıçdaroğlu’nun kazanma olasılığını riskli bulduğu için kamuoyunun talebiyle paralel biçimde Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı önerdiği, Kılıçdaroğlu’nun ise iki belediye başkanına “Olmaz” dediği aylardır belliydi.

İki taraf da pozisyonundan milim geri atmadı.

Kılıçdaroğlu masada her birinin oyları yüzde 1-2 civarında görünen 4 parti liderini –muhtemelen milletvekili vaadiyle- ikna etmeyi başardı fakat ittifakın diğer büyük ortağı ile uzlaşı yoluna gitmedi.

Kendisi adına başarılı bir taktik izleyerek Akşener’i yalnız bıraktı.

Akşener ise hem partisinin hem de tabanının talebi doğrultusunda kazanma olasılığı daha yüksek olan iki belediye başkanındaki kararlılığını korudu.

Peki bu mesele neden son dakikaya bırakıldı?

İki lider aylar boyunca neden uzlaşamadılar?

Masada anlaşmazlık olduğu gerçeğini kamuoyuna bu derece yansıtarak neden halkın muhalefete güvenini yıprattılar?

Madem anlaşamadılar, neden ortak bir kamuoyu araştırması yaparak millete sormadılar?

50 bine yakın vatandaşımızın hayatını kaybettiği büyük bir felaket yaşandı.

Şu acılı günlerde meseleyi kendi aralarında sessiz sedasız çözüp, adayı açıklayıp derhal bölgedeki yaraların sarılması için yapacaklarına neden odaklanmadılar?

6 liderin deprem bölgesine birlikte gitmesinin önünde ne engel vardı?

Ülke tarihinin en büyük felaketinde bile kol kola yürüyemeyen, bir yıldır argümanları belli bir aday anlaşmazlığını bugüne kadar çözemeyen bir ittifak, halkı Türkiye’yi iyi yöneteceğine nasıl ikna edecek?

Dün yayında siyasal iletişim uzmanı Dr. Gülfem Saydan Sanver “Tayyip Erdoğan bu akşamki durumu gülerek izliyordur” dedi. Çok haklıydı.

Pazartesi İYİ Parti Kılıçdaroğlu’nun adaylığına “Tamam” dese bile bunun zoraki bir kabul olacağını herkes görüyor.

Bu durumun İYİ Parti teşkilatlarındaki motivasyonu azaltması ve muhalefet oylarını ciddi biçimde düşüşe neden olması kaçınılmaz.

Geçen hafta “AK Parti’nin seçim kazanması zordu, depremden sonra çok daha zor” demiştim.

6’lı masadaki manzarayı gördükten sonra ise o kadar da zor olmadığını düşünüyorum.

Bugün Cumhurbaşkanı Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli adı altında depreme karşı geliştirdikleri eylem planını ve deprem bilim kurulu üyelerini açıklayacak.

İktidar depremin ilk günlerinde oldukça kötü bir sınav verse de şimdi bölgeyi toparlamak için olabildiğince asılıyor.

Seçim kampanyasını hızla yeni koşullara uyarladı. 1 yıl içinde yıkılan konutların yenisini inşa ederek şehirleri tekrar ayağa kaldıracağına dair somut bir vaat ortaya koyuyor.

Karşılarındaki muhalefet bloğu ise bırakın buna karşılık kendi çözüm planını anlatmayı, aralarındaki anlaşmazlığı derinleştiriyor.

Elbette son kararı halkımız verecek ama 2 Mart 2023, 6’lı masa için yenilginin başlangıcı olabilir.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar