Kılıçdaroğlu'nun masadaki zaferi
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu kendisinin deyimi ile uzun bir yolculuğun ardından dün 6 partinin oluşturduğu Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı oldu.
Bu süreç gerçekten de Kılıçdaroğlu için uzun bir yoldu.
Önce partisi içindeki aday tartışmalarını sönümlendirdi.
Ardından 6’lı masadaki 4 liderin olurunu aldı.
Sonra Meral Akşener’in itirazı ile masa dağıldı.
İYİ Parti’nin ayrıldığı bir ittifakta aday olabilse bile Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanması ihtimali sıfıra yakındı.
Yeni bir formül üretildi. Akşener masaya iki belediye başkanının başkan yardımcısı olması önerisiyle geri döndü.
Ve akşamüzeri açıklanan 12 maddelik metne dikkatle bakıldığında Kılıçdaroğlu’nun yalnızca aday olmakla kalmayıp masadan zaferle kalktığını da gördük. Çünkü başından beri istediği ne varsa kabul ettirmeyi başardı.
AKŞENER İSTEDİĞİNİ ALAMADI
Dün öğleden sonra Akşener’in önerisi ile Kılıçdaroğlu’nun aday Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun ise onun iki başkan yardımcısı olarak açıklanmasını bekliyorduk. Diğer liderler ise milletvekili olarak Meclis’te yer alacak zannediyorduk.
Bu yeni formül hem Akşener’in hem de Kılıçdaroğlu’nun kazanması anlamına gelecekti.
Kılıçdaroğlu adaylıktan geri adım atmamış olacaktı.
Meral Akşener ise tüm muhalefet tabanını memnun edecek ve seçimin kazanılması ihtimalini güçlendirecek bir önerinin mimarı olduğu için seçmenin yeniden gönlünü kazanacaktı.
Fakat 6 lider sahneye çıkıp Kılıçdaroğlu ilk konuşmasını yaptığında durumun Akşener açısından pek de öyle olmadığını anladık.
Beklenenin aksine Kılıçdaroğlu Saadet Partisi önünden yaptığı konuşmada Yavaş ve İmamoğlu’nun adını anmadığı gibi diğer genel başkanların başkan yardımcısı olacağını açıkladı.
"Ne oluyor?" diye merak ederken 12 maddelik Geçiş Süreci Yol Haritası servis edildi.
12. maddede isimleri anılmadan iki belediye başkanına atıf vardı fakat durum net değildi.
“İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları, Sayın Cumhurbaşkanının uygun gördüğü zamanda ve tanımlanmış görevlerde Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanacaklardır” deniliyordu.
Yani bırakın iki belediye başkanının "icracı" ve güçlü başkan yardımcıları olmasını, atanmaları Kılıçdaroğlu’nun oluruna bırakılmış, görev tanımları da daraltılmıştı.
Adeta masadaki 5 lider, Akşener’in masaya dönme şartı olarak getirdiği önerinin içini boşaltmış, iki başkanın kampanya sürecinde vitrinde olmasını sağlasa da nihai kararı Kılıçdaroğlu’na bırakmıştı.
12. maddenin İYİ Parti’nin isteğiyle örtüşür yanı yok. Dahası iki belediye başkanının geleceğini de Kılıçdaroğlu’nun iradesine bağlıyor. Bunun Kemal Bey açısından bir diplomatik zafer olduğu muhakkak.
Kılıçdaroğlu’nun masadaki kazanımları bundan ibaret de değil.
Yıllarca Erdoğan’ın partili cumhurbaşkanı olmasını eleştiren muhalefet partileri söz konusu kendi ikballeri olduğunda bu eleştirilerini birden unutmuşlar.
10. maddede Cumhurbaşkanı’nın parlamenter sisteme geçiş sürecinin sonunda partisinden istifa edeceği yazılmış. Bunun anlamı şu; parlamenter sisteme geçinceye kadar Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olmayı sürdürebilecek. Sistem değişemezse partili cumhurbaşkanı olarak görev yapabilecek.
Dahası 11. maddede "Parlamenter sisteme geçildiğinde yeni bir seçime gerek olmaksızın 13. Cumhurbaşkanı ve TBMM görev süresini tamamlayacaktır" deniliyor.
Bu Kılıçdaroğlu açısından tam bir bonus maddesi. Parlamenter sisteme geçilirse yeniden seçime gitmeyecekler. Yani Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olmayı sürdürecek.
Peki diğer 5 lidere ne olacak?
Parlamenter sistemde başkan yardımcılığı olmadığı için görevleri bitecek. Bakanlık aldıkları hükümet feshedilecek. Mecliste de olmayacaklar.
İYİ Parti bu tuhaflığı fark etmiş olmalı ki dün gece geç saatlerde Meral Akşener'in başkan yardımcısı olmayıp milletvekili adayı olacağı haberi yayıldı.
Bu arada AK Parti seçimi kaybetse dahi TBMM'de birinci parti olursa parlamenter sisteme geçtiklerinde Kılıçdaroğlu hükümeti kurma görevini AK Parti'ye vermek zorunda kalacak.
Önümüzdeki günlerde 10. maddenin çokça tartışılacağını zannediyorum.
7 BAŞKAN YARDIMCISINI HALK NASIL KARŞILAR?
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve onu adaylığa hazırlayan yakın ekibinin 2 yıldır aklında tek formül vardı. Kemal Bey aday olacak, diğer 5 lider ise başkan yardımcısı olarak onun yanında hizalanacaktı. Bu formül ile seçimin kazanılacağını düşünüyorlardı. Günün sonunda onların istediği gibi oldu.
Fakat unutmayalım ki Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu'nun 6 liderin eşit imza yetkisine sahip olacağını, önemli kararlarda her bir liderin veto hakkının olacağını, ayrıca her partiye birer bakanlık verileceğini söylemesi kamuoyunda büyük tartışmaya sebep olmuştu.
Devlet yönetiminde çok başlılık olacağı eleştirileri yapılmıştı.
İYİ Parti kanadından bu formüle itiraz vardı.
Bu fikrin de olduğu gibi korunduğu görülüyor.
8. maddeye göre "Cumhurbaşkanı; seçimlerin yenilenmesi, OHAL ilanı, milli güvenlik politikalar, Cumhurbaşkanlığı Kararları, Kararnameleri ve genel nitelikteki düzenleyici işlemler ile üst düzey atamalarda Millet İttifakı'na dahil partilerin genel başkanlarıyla uzlaşı içinde karar alacaktır” deniliyor.
Bu madde ileride ittifak içinde büyük tartışmalara neden olabilir. Çünkü 6 liderden biri sayılan kritik konularda itiraz ettiğinde Cumhurbaşkanı kendi kararını veremeyecek. Dış politika ve milli güvenlik anlayışları önemli farklılıklar gösteren partiler kritik anlarda nasıl uzlaşı içinde karar alacaklar? Ciddi bir soru işareti...
Dahası eğer Kılıçdaroğlu kamuoyuna verdiği sözü tutarsa Yavaş ve İmamoğlu da başkan yardımcısı olacak.
7 cumhurbaşkanı yardımcısı ile yönetme fikrine halk nasıl yaklaşır? Çoğulcu demokrasi adına olumlu karşılayarak destek mi verir yoksa fazla kalabalık olduğunu mu düşünür? Bunu seçim sürecinde anlayacağız.
İktidarın muhalefete buradan yükleneceğini tahmin etmek hiç zor değil.
KARARSIZLAR İSTİKRARSIZLIK RİSKİNİ GÖRDÜ
Masa yeniden birleşse de muhalefetteki kemik taban dışında duran ortadaki seçmen Millet İttifakı’nın anlaşmazlığa düşme ve ittifakı bozma potansiyelini gördü.
Benzer kavgaları seçimi kazandıktan sonra da yapmayacaklarının hiçbir garantisi yok.
Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Yavaş’ın birlikte kampanya yapması olabilecek en geniş tabanı toplamalarına olanak sağlasa da kararsız seçmen yine de istikrarsızlık riskini aklında tutmaya devam edecek.
Cumhur İttifakı da seçim boyunca yaşanan bu kavgayı unutturmayarak, güven veren tarafın kendileri olduğunu anlatacaktır.
Hele de ki deprem sürecinde yaraları sarmayı bırakıp birbirlerine düşmüş olmalarını yerle bir olan 11 şehrin halkına anlatmaları kolay değil.
KARŞILIKLI HAKARETLER UNUTULACAK MI?
6’lı masa yeniden bir araya gelse de cumadan pazartesiye uzanan kriz masada derin izler bırakacak.
CHP ve İYİ Parti kadroları birbirleri hakkında son derece sert açıklamalar yaptı.
Özellikle Kılıçdaroğlu yanlıları Akşener hakkında söylenmedik söz bırakmadı.
Ne derin devlet talimatıyla hareket ettiği iddiası kaldı ne oyunbozanlığı ne ırkçılığı, ne 5’li çeteyle pazarlık etmesi...
Akşener kendisine edilen hakareti unutmayan, öfkesini saklamayan bir isim.
Hakkında söylenenleri yutmayacak, özellikle de muhalefet medyasındaki kimi gazetecilerin sözlerine yanıt verecektir.
Benzer şekilde İYİ Parti çevrelerinden kimi isimlerin de Kılıçdaroğlu hakkındaki küçümseyici ifadeleri CHP tarafından "not edilmiştir."
Yani "Onlar barışır olan size olur" ihtimalini hesaba katmadan hakaretamiz açıklamalar yapanlar nedeniyle önümüzdeki günlerde iki parti arasındaki soğukluk devam edecektir.
AKŞENER’İN SÖZLERİ DE UNUTULMAYACAK
Meral Akşener cuma günkü ayrılık konuşmasında, masadaki diğer partiler hakkında “Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek”, “kirli pazarlıklar”, “kişisel ikbal hesapları” gibi son derece ağır ifadeler kullanmıştı.
Masadaki 5 lider ve ekipleri seçim sürecinde yeniden birlikteliğe tamam dese de Akşener’in sözleri masada kalıcı bir hasar bıraktı.
Bunu unutmaları da onarmaları da kolay olmayacak.
KILIÇDAROĞLU KESKİN TARZINI SÜRDÜRÜRSE KAZANMASI ZOR
CHP lideri uzunca bir süredir söylemini geçmiş iktidardan hesap sorma etrafında şekillendiriyor. Bu rövanşist dil bir grup sol muhalifi memnun etse de ortadaki seçmeni rahatsız ediyor.
Çünkü iktidardan kopan seçmen geçmişte oy verdiği Erdoğan ve ekibine karşı saldırgan bir dil kullanılmasından irrite oluyor.
Kılıçdaroğlu ile Mansur Yavaş arasındaki oy makasının temel nedeni de bu üslup farkıydı zaten.
Benzer şekilde İmamoğlu’nun İstanbul’daki başarısının arkasında kucaklayıcı ve beyefendi bir karakter çizmesi yatıyordu.
Eğer ki kampanya sürecinde Kılıçdaroğlu yine yakın çevresinin etkisiyle sert açıklamalar yapmayı sürdürürse, İmamoğlu ve Yavaş’ı geri plana iterek kendi bildiğini okursa finalde yine kaybedebilir.
GÜÇLÜ KADRO YETMEZ, VİZYON VE PROJE LAZIM
3 isimli vitrin muhalefete en geniş tabanlı oy potansiyeli kazandıracak.
Fakat vitrinin iyi olması tek başına yetmez, vizyon, icraat ve proje lazım.
6’lı masanın hazırladığı ortak hükümet programı yüzlerce sayfadan oluşsa da akılda kalıcı bir iz bırakmadı.
Depreme ilişkin neler yapacaklarını da sıfırdan anlatmaları gerekiyor.
Somut elle tutulur vaatler olmadıkça, hayat pahalılığının hangi formüllerle azaltılacağı anlatılmadıkça kadro istediğiniz kadar güçlü olsun sandıkta mutlak zafer getirmeyebilir.
CUMHUR İTTİFAKI NE YAPAR?
Düne kadar muhalefetteki parçalanmayı sevinerek izleyen AK Parti’nin bu yeni formülden sonra işinin çok kolay olmayacağı kesin ama an itibarıyla onlar daha hazırlıklılar.
AK Parti depremin ardından kampanyasını hızla revize etti. Depremden etkilenen şehirleri 1 yıl içinde ayağa kaldırmayı vadediyor. Projeler çiziliyor, zemin etütleri yapılıyor, müteahhitler bölgede çalışmaya başladı bile.
İstanbul’da kentsel dönüşüme de ciddi biçimde odaklandılar. Dünkü kabine toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı bu sürecin detaylarına ilişkin net bilgiler verdi. Yapıcı bir tonda konuştu. Muhalefete sataşmadı, deprem yaraları sarılmadan siyasi polemiklere girmeyeceğini söyledi. Sadece laf arasında "Bay Bay Kemal" tabirini kullandı.
Bu çizgiyi sürdürürse icraat odaklı bir kampanya götürecek, muhalefeti iş bilmezlik ile suçlayacaktır.
Karadeniz’deki doğalgaz keşfi, TOGG, savunma sanayi gibi halktan da destek gören projelerini de tekrar gündeme getirecektir.
Artık iki tarafın da seçimi çantada keklik görmesi mümkün değil.
Kıyasıya rekabetin yaşanacağı bir seçim dönemine giriyoruz.
Hem muhalefete hem iktidara yeni süreç hayırlı olsun.
Adil ve demokratik bir seçim süreci yaşamamızı dilerim.
- Kılıçdaroğlu neden kaybetti?1 yıl önce
- Kılıçdaroğlu'nun Çanakkale ziyareti boşuna değil1 yıl önce
- Erdoğan'ın seçim vaatlerinin etkisi ne olur?1 yıl önce
- Seçimin talihsizleri1 yıl önce
- Erdoğan "Değişim" dedi1 yıl önce
- CHP oyları TİP'e kayabilir1 yıl önce
- Bakan Kurum: İstanbul'a iki yeni uydu kent kuracağız1 yıl önce
- İYİ Parti o bekçinin özrünü kabul etmeli1 yıl önce
- Etiket yapıştırana gözaltı niye?1 yıl önce
- Depremde ampüte kalan çocuklarımız sahipsiz değil1 yıl önce