Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

1977 yılında Londra’da geçen ve gerçek bir olaydan esinlenen “Korku Seansı 2” (The Conjuring 2) tanıdık hikâyesine, klişe temalarına karşın birbirinden iyi çekilmiş gerilim sahneleriyle seyircisini korkutmayı başarıyor

Yönetmen James Van 2010’da “Ruhlar Bölgesi” (Insidious); 2013’te ise “Korku Seansı” (The Conjuring) ile korku - gerilimin “fabrika ayarlarına” dönüş yaparak gişede önemli başarılar kazandı. Kameramanın hikâyeye dahil olduğu sahte belgesel gerçekçiliğine, aşırı şiddet ve görsel efekt şovlarına rağbet etmeyen Van, “babadan kalma” bir gerilim sinemasıyla geldi karşımıza. Aynı yaklaşımı sürdüren “Korku Seansı 2”, bir devam filminden ziyade Katolik Kilisesi’yle çalışan medyum çift, Lorraine (Vera Farmiga) ve Ed Warren’in (Patrick Wilson) yeni bir macerası... Van, yine gerçek bir olaydan yola çıkıyor ve seyirciyi bu kez 1977 yılına, Kuzey Londra’da bir orta sınıf mahallesine götürüyor. Ama daha önce, Lorraine’in bir ruh çağırma seansı sırasında yaşadığı deneyimlere şahit oluyoruz. Film uzun süre iki ayrı kanaldan akıyor. Bir yanda Lorraine’i tehdit eden gizemli varlığın, diğer yanda ise Hodgson ailesine musallat olan kötü ruhun marifetlerini seyrediyoruz. Warren çifti, Kilise’nin isteğiyle Hodgson’ları görmek ve kanıt bulmak için Londra’ya gittiğinde ise hikâyeler çakışıyor...

ÖZENLE TASARLANMIŞ GERİLİM SAHNELERİ

Film insanların kötülüğe karşı en büyük silahının birbirlerine duydukları inanç ve sevgi olduğunun altını çiziyor. Katolik Kilisesi’yle temsil edilen dini inanca yapılan vurgu çok güçlü. “Şeytan çıkarma” filmlerinde olduğu gibi haç, iyilerin en etkili silahı... Bilimi her şeyin üstünde tutan ve Hodgson’ları şov yapmakla suçlayan şüpheci akademisyen (Franka Potente) alaycı soğukluğuyla filmin en itici karakteri. Filmde açık bir şekilde şüpheciliğe karşı inanç destekleniyor... Kötü ruhların erkeksiz bir aileyi seçmesi, annenin (Frances O’Connor) tek başına sorunlarla baş edememesi tesadüf değil. Bir sahnede Ed Warren, kötü ruhların özellikle sorunlu aileleri seçtiğini belirtiyor ve Hodgson’lara dayanışmanın öneminden söz ediyor. Kuşkusuz, tüm bunlar korku gerilim filmlerinin öteden beri kullandığı ve neredeyse klişe haline getirdiği muhafazakâr temalar... Ama “Korku Seansı 2” bu klişeleri neredeyse unutturacak kadar iyi çekilmiş bir film. Özenle tasarlanıp, incelikle uygulanmış gerilim sahneleri peş peşe geliyor ve zamanın nasıl geçip gittiğini hissetmiyorsunuz. Korku gerilim trüklerini çok iyi bilseniz dahi yine de etkilenebileceğiniz sahneler bunlar. Aslında yeni numaralar denendiği söylenemez. Ama uygulama o kadar iyi ki orijinalliğe takılmıyorsunuz. Özellikle geniş açılı lenslerle çekilen kadrajlarda karanlığın kendisi dahi ürpertici olabiliyor. Lorraine’in iblisle tanışması ve kötü ruhun çocuklara varlığını hissettirdiği ilk 30-40 dakikalık bölüm, ürpertici gerilim sahnelerine vesile oluyor.

TÜRÜ SEVENLERE TAVSİYE

James Van’ın önceki filmlerindeki hikâye motiflerini tekrar etmesi, filmin puanını düşürüyor. Çocuklardan birini ele geçirmeye çalışan kötü ruh ve medyumun iblisle geçmiş yıllara uzanan hesaplaşmasını “Ruhlar Bölgesi” serisinde de görmüştük. Ne var ki, “Korku Seansı 2” türü sevenlere gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir film.

Filmin notu: 6.5

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar