Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Geçtiğimiz günlerde cezaevinden bir mektup aldım. Adam öldürme gerekçesi ile hüküm giymiş bir mahkumdan.

        Şahsıma da biraz sitemi vardı. Hal hatır sorduktan sonra “Biliyoruz mahkûmu pek sevmezsiniz” diye devam etmiş mektubuna. Bunun sebebi kuşkusuz ‘İnfaz Düzenlemesi’ sürecinde yazdıklarım ve söylediklerim olmalı.

        Hala o konudaki görüşlerim değişmedi. Hatta zaman zaman cezaevinden bu düzenleme sonucu çıkıp, yeniden suç işleyenlerin haberlerini paylaştıkça üzülerek haklı olduğumu görüyorum.

        Gelelim mahkum arkadaşımızın durumuna; Türk Ceza Kanununun 37. Maddesi kapsamında yargılanmış. Ciddi bir mağduriyetten bahsediyordu.

        Hukukçu arkadaşlarıma danıştım. Örnekler istedim. Ve karşıma vicdan sızlatan bir manzara çıktı.

        Diyelim, arkadaşınız biri ile kavgaya tutuştu. Siz de yanındasınız. Kendinizi tutamayıp arkadaşınızı koruma amaçlı karşı tarafa bir yumruk da siz vurdunuz. Derken olaylar büyüdü. Arkadaşınız bıçak çekip karşı tarafı öldürdü.

        Günün sonunda tamamen isteminiz dışında gerçeklemiş bir hadise yaşandı. Fakat yargılama sürecinde meşhur 37. madde sebebiyle siz de adam öldürmüş gibi ceza alıyorsunuz.

        Zira o maddeye ilişkin kanun metninde “Suçun kanunî tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur” diye bir madde var. Yani bıçağa eliniz değmese dahi, bizzat kullanmış gibi muamele görüyorsunuz.

        REKLAM

        Yargıtay'ın ölümle sonuçlanan bir kavgada öldürücü eylemi yapan kişinin yanında bulunan, fakat elinde silah olmayan, öldürme kastı bulunmayan diğer kişileri de “maktulün direncini kırmak ve savunmasız hale getirmek suretiyle fikir ve eylem birliği içerisinde fiil üzerinde ortak hakimiyet kurdukları gerekçesi ile kasten öldürme suçunun müşterek faili olarak TCK 37/1 maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğine dair” yerleşik kararı var.

        Daha vahimi asıl fail, yani suçu asıl işleyen, öldürdüğü kişinin kendisine küfür ettiği gibi tahrik içeren bir eylem gerçekleştirdiğini ispatlarsa haksız tahrik indirimlerinden faydalanıp 12 ila 18 yıl arası ceza alıyor.

        Fakat sizin ölen şahısla ilgili indirim gerektirecek hikâyeniz olmadığı için, müebbet hapisle yargılanıyorsunuz.

        Biraz teknik anlattığımın farkındayım. Daha anlaşılır olması için elime geçen somut bir mahkeme kararından bahsedeyim. Asıl fail yani katil, müebbet hapisle yargılanmış ancak haksız tahrik indirimiyle o ceza 18 yıla kadar düşmüş.

        Arkadaşının yanında kavgaya karışan kişi için de müebbet istenmiş. Ancak

        sanığın duruşmadaki saygılı tutum ve davranışları takdiri indirim sebebi kabul edilmiş, verilen ceza TCK'nın 62 maddesi gereğince takdiren 1/6 oranında indirilmiş ve 25 yıl hapis cezası almış. Yani katilden 7 yıl daha fazla demir parmaklıklar ardında kalması uygun görülmüş.

        Düşünün; katil tahliye oluyor, kavgada ondan yana taraf olmak için iki yumruk sallayan arkadaşı hapis hayatına devam ediyor.

        İşte o dakikadan sonra cezaevinden mektup kaleme alan mahkumun ne demek istediğini daha net anladım. 30 bin kişinin benzer mağduriyetle hapiste olduğundan bahsediliyor. Ancak takdir edersiniz ki mağdur bir kişi dahi olsa adalet duygusunun zedelenmesine yeter.

        Sakın yanlış anlaşılmasın; ölümle sonuçlanan kavgaya karışmış biri elbette ceza alacaktır. Gereklidir de.

        Ancak eylemi gerçekleştiren katilden daha fazla ceza alması sizce de sorunlu gözükmüyor mu?

        Diğer Yazılar