Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

70’lerde bir Gençlik ve Spor Bakanı’mız, Milli Takım Teknik Direktörü’ne ”Ali Kemal ve Engin’i Milli Takım’a alma” demiş, bu emir telakki edilerek, her iki futbolcu da kadro dışı kalmıştı. Yani devletin spora direkt müdahalesi vardı...

Bir eski Futbol Federasyonu Başkanımız anlatmıştı... “Havaalanında saatlerce beklerdik, sporculara bırakın yemek ısmarlamayı, devletin kasasından bir içecek bile ikram edemezdik, ülkemize döner dönmez soruşturma geçirirdik, bize zimmet çıkarılırdı, bugünlere gelmek bir rüya gibi” demişti...

Tabii sadece futbol değil, bütün branşlarda durum aynıydı... Ya yargılanmayı göze alır, eş dosttan, hatırlı kişilerden toparladıkları kaynakları vakıflar üzerinden harcama yaparlar veya paralı yönetici ararlardı...

THY’nin her şehrimize ve dünyanın her tarafına otobüs seferleri gibi, minibüs hatları gibi neredeyse saatlik sefer yapacak duruma gelmediği yıllardı...

Türk Hava Yolları, dünya markası olmadan önce, yurt içindeki uçuş noktası çok azdı, yurt dışında da belli ülkelerin en önemli şehrine haftada 1-2 gün uçabildiği, genelde de bağlantı uçuşlarıyla, başka hava yollarının kullanıldığı yılları unutmayalım...

Spor kafilelerimiz, yabancı ülke havaalanlarında, yorgun argın saatlerce aktarma uçuşları beklerdi... Çok uzun süreli rotarlar da cabası...

İşte bu şartlarda, bugünkü gelirleri olmayan, kaynakları bulunmayan, sponsorluğun keşfedilmediği, sporcuların da, neredeyse karın tokluğuna, çok az kazandığı, milli görev yaptığı, çile dolu yıllardı...

ÖZERKLİK DEREBEYLİK DEĞİL

Oysa spor, çok dinamik bir yapı, anlık refleksler gerektirdiği için kendine özgü kuralları var...

Sporun, hızlı ve verimli çalışabilmesi için ihaleler ile mal ve hizmet alımlarının Kamu İhale Kanunu kapsamı dışında olması lazımdı... Bakan ve kötü niyetli dış müdahalenin olmaması için de idari açıdan özerklik gerekiyordu...

Önce Futbol Federasyonu, 1991’de özerkleştirildi ve büyük ekonominin ve dünya üçüncülüğüne giden başarının yolu açıldı...

Biz göreve geldiğimiz 2002 sürecine kadar da diğer bütün branşlar, sporda resmen komünizmi yaşıyordu...

Önce basketbol, voleybol, atletizm, güreş, halter, boks, tekvando dahil, takım sporları ve engelliler dahil, bütün branşları özerkleştirdik... Şimdi hepsi, en az futbol kadar özerk...

Bu, sorumsuzluk anlamına gelmiyordu tabii ki... Ancak ne yazık ki, futbol, özerkliği acımasızca istismar etmeye başladı ve dozajı gittikçe artırdı...

Mali açıdan savurganlıklar, şaibeli transferler, kayıtsız gelirler, hesapsız giderler, çaycının bile alacaklı olduğu, malzemecinin temlik koyduğu kulüpler, dolandırıcılıklar ve kanayan yaramız, dinmeyen adaletsizlikler ayyuka çıktı...

Devleti zarara uğrattığı gibi, ülkemizin de en önemli huzursuzluk kaynağı oldu... Bütün bunların önüne geçmek için türlü arayışlar başladı...

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU ÇALIŞTAYI

Kamu Denetçiliği Kurumu, her türlü şikayete bakma yetkisine sahip anayasal bir kurum... Spordaki hak ihlalleri ile ilgili de şikayetler yağıyor... Bunları ele alması ve çözüme kavuşturması, anayasal görevi...

Bunun için de başdenetçi Şeref Malkoç başkanlığında, “Sporda Hak İhlalleri ve Denetim” başlıklı, çok güzel bir çalıştay düzenlendi...

Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak ve tam kadro ekibi, federasyonları, yüksek yargısı, üniversitesi, bütün unsurlarıyla spor camiası oradaydı...

Bizi de davet ettiler ve “devletin spor politikalarının dünü, bugünü”nü anlattık...

Çok güzel tartışmalar, faydalı iş birliği imkanı ortaya çıktı... Üstelik özerklik de hiçbir zarar görmedi... Mesajlar da yerini buldu... Malkoç’un şahsında kurumunu, emeği geçenleri tebrik ediyor, başarılar diliyoruz...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar