Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Ol mahiler ki, derya içredür, deryayı bilmezler” demişti, Hayali... İnsanların bulunduğu yeri tanımaması ve kıymetini bilememesi... Tam da Trabzonspor’u anlatıyor... Un var, şeker var, su var ama helva yok veya bir türlü yapılamıyor yıllardır... Kaynakları da var ama yokluk içinde kıvranıyor veya borç batağında yüzüyor, hatta bitkisel hayatta da denebilir... Futbolcu alırken borçlanıyorsunuz, bunu anlıyoruz da futbolcu satarken borcunuz nasıl katlanıyor bunu bir türlü çözemiyoruz... 70’lerde futbolcu satarak dönüşen ve de şampiyonluklara ipotek koyan bir kulübün geldiği hale bak... Hem de kendi gençleri, başka kulüpleri abad ederken... Yeni stada yeni kazançların kapısı açıkken, loca satışları, kombineler, isim hakları, hepsi lehinizdeyken, buradan bile bir fiyasko çıkarmak, hangi maharetli elin eseridir dersiniz...

        RİO SAHİLLERİYLE YARIŞTIRMAK

        Yaşlısı genciyle, nenesi dedesiyle, kadını erkeğiyle, herkesin 24 saat futbolu düşündüğü bir yörenin insanları, yürümeye başladığı andan itibaren yün yumağını tekmeleyerek futbola başlayan bir bölgenin gençleri, hırsı, mücadele azmi ve körük gibi ciğeriyle, alın terini karakter yapan yapısıyla muhteşem bir insan kaynağının menbaı Trabzon... Rio sahilleriyle yarıştırmayı hedeflemişken, dünyanın en büyük futbolcu fabrikasını kurmayı amaçlamışken, ihraç edilecek futbolcularla yöreyi kalkındırma projesi yaparken, 1. sınıf yetenekleri verip 3. sınıf oyunculara akıtılan milyon dolarlarla, maddi varlıklarını heba eden bir bölgeye şahit olmak kimin mahareti acaba?

        HİÇBİR ŞEY İMKANSIZ DEĞİL

        Trabzonspor’un eski günlerine dönmemesi için hiçbir sebep yok... En büyük handikap, kulübün milyarı aşan ve kayıtsızlarla beraber daha yukarılara tırmanan borçları... Bunu önlemenin ve mali disiplini yoluna koymanın anahtarı, tam bir seferberlik... Kulübü kazandırabilmek için takımı da sahada kazandırabilmek lazım... Akyazı’da Şehir Hastanesi hülyasından kesinlikle vazgeçilmeli ve mutlaka başka bir alana kaydırılmalı... 900 dönümlük alanda eğitim ve gelir getirici projeler hayata geçirilmeli... Hem maddi kaynak getirecek, hem de geleceğini garanti altına alacak, dünyanın en büyük futbolcu fabrikasını kurmak lazım.

        DÜNYA KULÜBÜ YAPMAK

        Ahmet Suat Özyazıcı Futbol Akademisi, Özkan Sümer Eğitim Vadisi ve her biri efsanenin adıyla yaşatılacak futbol okulları... Stat Oteli, Trabzonspor Koleji, sonra da üniversitesi, pazarlama ve ticaret alanları, Trabzonspor Televizyonu, müzesi, yiyecek ve Disneyland gibi eğlence alanları... Hepsi Trabzonspor için para basacak projelerdir.Türkiye’nin ve dünyanın her tarafındaki Trabzonlu, Karadenizli ve de Türk gençleri takip edilip oralardan kulübe kazandırılmalı, ilçe takımları, amatör küme kulüpleri ve komşu illerle ortak bir projeye dönüştürülmeli...

        KATÜ ile işbirliği yaparak, belediyelerin ve kamu kurumlarının desteğini alarak 800 antrenörü, eski yıldızlar, BESYO ve Beden Eğitimi Öğretmenleri ile okullardaki bütün çocuk ve gençler taranmalı, bu akademide ve futbol okullarında eğitilerek yarınların büyük yıldızları hazırlanmalı...

        Bu kadar doğrulardan sonra da, maddi toparlama ve içeride şampiyonluklar, dışarıda da başarıları yaşatmak, futbolcu ihraç edip milyonlar kazanmak mümkün olacaktır... Hiçbir şey imkansız değil, aklın yolu bir, çalışacaksın ve başaracaksın... Çağın gereklerine uyarak ve bilime sımsıkı sarılarak, asla popülizme kaçmayarak ve hep doğruları yaparak hedefe varırsınız ve “dünya kulübü” de olursunuz...

        Diğer Yazılar