Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sevgili okuyucularım, bu hafta çokca duyduğunuz ve tekrarı da bir o kadar fazla olan kıl dönmesinden bahsedeceğim.

        Tıp dilinde, pilonidal sinüs veya kist dermoid sakral adı verilen kıl dönmesi, daha çok kuyruk sokumunda rastladığımız, vücudun üst tarafındaki ( Bel bölgesi gibi) kılların ya da o bölgedeki kılların sürtünme sonucu cilt altına yerleşip kist oluşturmasıyla ortaya çıkan bir durumdur. Kesin nedeni tam olarak bilinmese de o bölgedeki kılların sürtünme sonucu, cilt altına yerleşip, kimi zaman kıl yumağı oluşturan kist şeklini alması, en fazla kabul gören teoridir. Doğumsal olma ihtimali üzerinde de durulur.

        Özellikle 15-30 yaş arasında erkeklerde ve vücudunda daha fazla kıl barındıranlarda görülme olasılığı fazladır. Yine şişmanlarda görülme olasılığı ve nüks ihtimali diğer bireylere göre daha fazladır.

        Belirtileri;

        -Özellikle kuyruk sokumunda ve makat etrafında görülen kaşıntılar

        -Yine o bölgede oluşan ağrılar

        -Yine o bölgede oluşan akıntılar ve iç çamaşırda lekelenmeler. Zaman zaman bu akıntılar kanlı olabilir.

        -Kuyruk sokumunda gözle görülebilen sinüs ağzı dediğimiz toplu iğne başı büyüklüğündeki delikler. Bunlar bir adet veya daha fazla olabilirler

        -Oturmakla ağrı ve yanma şikayetleri

        Eğer enfeksiyon gelişip, o bölgede apse oluşursa, ağrı şiddetli olur ve beraberinde ateş ve titremede eşlik eder.

        Kistin büyüklüğü bir delikten bir kaç deliğe kadar olup, tüm kalça ve kuyruk sokumuna da yayılabilir.

        Gelelim en önemli kısmına tedavisine;

        Tedavisi nasıl olur? Ameliyat şart mı? Ameliyatsız yöntem var mı? Tekrarlar mı?

        Şimdi bu sorulara cevap verelim. Öncelikle tedavisinde kıl dönmesinin büyüklüğü ve sinüs ağzı sayısı önemlidir. Öncelikle ameliyatsız çözümlerden bahsedeceğim. Bunların başında fenol tedavisi gelir. Bu tedavide önce sinüs ağzının içerisindeki kıllar bir alet yardımı ile temizlenir ve delikten içeriye fenol maddesi verilir. Bu madde kimyasal özelliği nedeniyle kistin olduğu bölgeyi eritir. Bir kaç seans uygulanır. Kişi günlük aktivitelerinden ve işinden geri kalmaz. Basit ve ağrısız bir yöntemdir. Ancak başarı şansı çok yüksek değildir( Bazı yayınlarda %70 civarında olduğu söylenir.) ve tekrarlanma ihtimali yüksektir.

        Bir diğer yöntem, mikrosinüsektomi yöntemi olup, küçük pilınidal sinüslerde idealdir. Sinüs yaklaşık 1 cm.lik bir kesi ile veya küretaj yöntemiyle çıkarılır, dikiş duruma göre konur ya da konmaz. Bunda da iş güç kaybı yoktur. Dikkat edilmesi gereken durum düzenli pansuman ve bakımdır. Başarı şansı yüksektir, tekrar ihtimali düşüktür.

        Gelelim, diğer ameliyat yöntemlerine. Açık ve ya kapalı olabilir. Kapalı ameliyatlar klasik yöntemle primer dediğimiz sadece o bölgeyi derinlemesine çıkarmak ve gerginlik oluşturmayacak şekilde karşılıklı dikişler koymak. Bakım ve pansuman şart olsa da en fazla tercih edilen yöntemdir. Benimde tercih ettiğim bir yöntem olup, en önemli detayı cilt ve cilt altının gergin olmayacak şekilde kapatılması oluşturmaktadır.

        Bir diğer yöntem flep dediğimiz yöntemdir, tekrar şansı düşük olsa da flepin türüne göre( Z, Y, gibi) ameliyat sahası geniş olduğundan, yara izi bir hayli fazla olup, o bölgenin görünüşünü değiştirir. Bunda da bakım ve pansuman şarttır. Bu ameliyatlara iş gücü kaybı 10-15 günü bulabilir.

        Açık yöntem ise, özellikle iltihaplı ve sinüs sayısı(delik sayısı) birden fazla olan vakalarda tercih edilir. Kist alanı çıkarılır ve o bölge açık bırakılır. İyileşmesi uzundur ve düzenli bakım gerektirir. Günümüzde iyileşmesi geç olduğundan pek tercih edilmez.

        Tekrarlar mı? Tekrarlamaması için ne yapmalıyım?

        Evet nüks şansı yüksektir. 5 yıl içerisinde tekrarı % 5 ila 40 arasında değişir. Bunun başında uygulanan cerrahi yöntemin tekniği gelir. Cerrahi tekniğin vakaya göre uygun seçilmesi tekrar şansını düşürür. Ayrıca, ameliyat sonrası bakımın başında o bölgenin sık sık yıkanması yani sık duş alınarak o bölgede kıl bırakılmaması çok önemlidir.Ameliyattan bir kaç gün sonra hasta yıkanabilir, bunun için dikişlerinin alınmasını beklemeye gerek yoktur. Yine ameliyat sonrası o bölgenin tüy dökücü kremlerle 20 günde bir temizlenmesi tekrarı önleyecektir.

        Evet sevgili okuyucularım, burada da gördüğünüz gibi gerek hastalığın ortaya çıkışında gerekse tekrarlamamasında dikkat edilecek en önemli şey temizliktir. Unutmayın, devamlı akan su yatağını ve kendini temiz tutar.

        Sevgi ve saygılarımla, hürmetlerimi arz ederim. Sağlıkla kalın...

        Diğer Yazılar