İkiçeşmelik'e kim el atacak?

İzmir Büyükşehir Belediyesi, kruvaziyer gemilerle gelen turistler için Haziran ayında örnek bir uygulama başlattı. Kendi atölyesinde modifiye ettiği otobüsleri turistin hizmetine verdi.

Bu sayede limana inen ve kenti gezmek isteyen turistler, Büyükşehir’in tur otobüslerine binerek, İzmir’in tarihi yerlerine yolculuk etme fırsatı buldu.

Belediyenin açıkladığı rakamlara göre bugüne kadar 11 binden fazla turist, 5 dilde rehberlik hizmeti verilen bu otobüslerle, Alsancak-İkiçeşmelik-Konak hattında İzmir’i dolaştı.

Verilen hizmet mükemmel...

Ama ya turistlerin dolaştığı yerler...

Birkaç gün önce şehir dışından gelen konuklarıma Agora‘yı gezdirmek istedim.

Hem yol üzerindeki tarihi yapıları görmek hem de biraz fotoğraf çekebilmek için İkiçeşmelik Caddesi boyunca yürümeye karar verdik.

Ama kısa sürede pişman olduk. Her adımda karşımıza bir koltuk, çamaşır makinesi ya da buzdolabı çıktı...

Yayalara ait olan ancak ev eşyalarına terk edilen kaldırımı bırakıp, bizi neredeyse sıyırıp geçen araçların arasına karıştık öfkeyle...

Agora‘ya yaklaştığımızda, bir tur otobüsünün çok sayıda turistle ayrıldığını gördük. Turistler, kaldırıma attıkları koltuklara oturan esnafı, buzdolaplarını, çamaşır makinelerini, cansız mankenleri şaşkınlıkla izliyor; bir yandan da yol boyunca sağlı sollu park etmiş araçlar yüzünden trafiğin açılmasını bekliyordu.

Yıllardır “turizmin parlayan yıldızı” olmak iddiasıyla çırpınan, “marka şehir” hedefiyle durmadan “beyin fırtınaları” yaşanan bir şehirde, böyle bir manzara nasıl izah edilebilir? Bu keşmekeşe nasıl bir bahane bulunabilir?

Peki ya, kent içindeki en önemli ören yerinin çevresindeki bir avuç spotçu, o caddeyi kullanan binlerce insanın hakkını böyle gasp etme gücünü nereden bulur?

Kentin güneyi ve batısına ulaşılabilecek az sayıdaki bağlantı yolundan birinin bu şekilde işgal edilmesine kim, nasıl izin verebilir?

Ben bunu kimseye açıklayamadım. Kendime bile...