Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Doğayı bu kadar sevmese, o törene katılmasa belki her şey farklı olacaktı.

        Ama katıldı.

        Yüzlerce atık pil topladığı için teşekkür belgesiyle ödüllendirilirken Vali’nin dikkatini çekti. Aslında kendi değil de kulağı ilgilendirmişti Vali’yi. Daha doğrusu kulağındaki küpeleri...

        Önce küpelerini çıkarması istendi. Direnince hakkında soruşturma açıldı. Üç kez uyarı, bir de maaş kesintisi cezası aldı. Ama Manisalı Cuma öğretmen ısrarlıydı; küpelerini vermeyecekti.

        İdare düşünceliydi.

        Çünkü memurunun etek boyunu, favori uzunluğunu, yaka açıklığını, tırnaklarını düşünen, bıyıkların nasıl kesilmesi gerektiğini tarif eden devlet, bir erkek öğretmenin küpe takabileceğini akıl edememişti.

        Devlet memurlarının kılık kıyafetiyle ilgili yönetmelikte, küpe takan erkek öğretmene ne ceza verileceğine dair bir madde yoktu.

        Ama bir şeyler yapılmalıydı.

        Düşünüldü, taşınıldı, sonunda 23 yıllık eğitimci Cuma öğretmene ceza vermenin bir yolu bulundu. Cuma öğretmen, “Verilen emir ve görevleri yerine getirmediği” gerekçesiyle Manisa’nın 35 kilometre dışında bir dağ köyüne tayin edildi.

        Mevzuata uygun bir ceza bulunmuştu bulunmasına ama kamuoyuna da bir açıklama yapmak gerekiyordu.

        Milli Eğitim yetkilileri, örnek davranışları nedeniyle bugüne kadar çok sayıda takdirnameyle ödüllendirdikleri Cuma öğretmenin küpeleri yüzünden öğrencilere kötü örnek olabileceğini açıkladı.

        Öyle ya, yarın bir gün mezun ettiği yüzlerce erkek öğrenci onu örnek alıp küpeli dolaşmaya kalksa ülkenin hali ne olurdu?

        Türkiye’de halen 4.5 milyondan fazla insan okuma-yazma bilmiyor; kız çocukları okula gönderilmiyor.

        Okulların fiziki koşulları içler acısı... Devlet okulları, elektrik ve su faturalarını bile ödeyemediği gibi boya-badana, araç-gereç ihtiyaçları için belediyelerin kapısını aşındırıyor. Güvenlik ise Allah’a emanet...

        Her yıl değişen sınav sistemi, eğitimdeki pilot uygulamalar öğrenciyi de veliyi de şaşkına çevirmiş durumda.

        Binlerce işsiz öğretmen sokakta dolaşırken öğretmen açığı yaşanıyor. Eğitimin kalitesini saymıyorum bile...

        Ama devlet bu sorunları çözeceğine, birazcık özgürlük isteyen öğretmenin kulağındaki küpeye takıyor. Zamanını, enerjisini, kaynağını buna harcıyor. Ve hepimizin kulağına küpe ediyor: Şeklini beğenmezsem keserim cezanı...

        Bireysel özgürlüklere böylesine vurgu yapılırken bu yaşananlar bir çeşit “samimiyet sınavı” değil midir aynı zamanda?

        Diğer Yazılar