Nostradamus masalı
Yeni yıl geliyor ya, gazetelerde ve internet sitelerinde 2019’un bizlere neler getireceğine dair kehanetler ardarda sıralanmaya başladı…
Hele birkaç gün daha geçsin, bu defa astrologlar, yani modern zamanların falcı hatunları da ortaya çıkacak, “2019’da güneş eşşek burcunun katır noktasında kokarca ile biraraya gelecek. Bu, kargaşa demektir. Yükselen yıldızı eşşek olanlar huzursuz olacaklar ve dünya kaosa sürüklenecek” gibisinden bol bol saçmalayacaklar…
Basınımız, eski senelerde Hacıhüsrev’de bakla atan falcı kadınların çağdaş versiyonu olan astrologların zuhuruna kadar şimdilik Nostradamus ile idare ediyor…
Nostrdamus, mâlûm, 16. asrın meşhur kâhinidir. Fransızdır, asıl ismi Michel de Nostredame’dır, hekimdir ama kralların hizmetinde kâhinlik yapmış, yani kerametler yumurtlamıştır; hiç yanılmadığı ve kehanetlerinin tamamında haklı çıktığı söylenir.
Ama hem Nostradamus hakkında anlatılanların, hem de ona atfedilen kehanetlerin tamamı palavradan ibarettir, ortada iddia edildiği gibi bir kehanet mevcut değildir!
Şimdi, bu Nostradamus modasının nasıl çıktığını ve bize nasıl sirayet ettiğini bir çeşit “itirafname” olacak şekilde anlatayım:
Geleceği önceden bilinebileceğine inanıp bu olmayacak işe merak salanlar , Nostradamus’un kehanetlerinin kaleme aldığı meşhur dörtlüklerinde gizli olduğunu söylerlerdi. Ama, Nostradumus’un yazdıklarında “Papa şu tarihte bilmemnerede öldürülecek”, “İslâm şu senede Avrupa’ya hâkim olacak”, “Üçüncü Dünya Savaşı işte bu tarihte patlayacak” gibisinden hiçbir kesin ifade yoktu. Son derece sembolik sözlerle dolu olan, hattâ içinden çıkılması mümkün gibi görünmeyen bu dörtlükleri kehanet meraklıları eğer, bükür, kıvırır ve “Aha işte, bu dörtlükte nükleer bombanın icadını kastediyor” yahut “Şu beyitte, Türkler’in Avrupa’yı işgal edeceklerini haber veriyor” diye mânâ vermeye çalışırlardı.
UYDUR UYDUR YAZ MİSÂLİ!
Basınımız, Avrupa’da uzun zamandır vârolan bu saçmalığı tam olarak 1981’de ithal etti ve bu işte maalesef benim de parmağım vardı!
O senenin Mayıs’ında, Avrupa’da iki önemli hadise yaşanmıştı: Fransa’da 10 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini sosyalistler kazanmış, cumhurbaşkanlığına François Mitterand gelmişti, 13 Mayıs’ta da daha önce Abdi İpekçi’yi katletmiş olan Mehmed Ali Ağca, Roma’da Papa İkinci John Paul’ü öldürmeye çalışmış ama teşebbüsü başarısız kalmış ve yakalanmıştı…
Böylesine mühim iki hadise yaşanır da bunları basınımızda o günlerde pek bir moda olan uzaylılar, ruhlar, keramet vesaire bahislerine bağlamadan durmanın imkânı var mıydı?
Tabii ki yoktu, öyle yaptık, yani herşeyi “kâhinlerin kerameti”ne bağlamaya karar verdik, kâhinler arasından da en meşhuru olan Nostradamus’u seçtik…
İlk keramet masalının nasıl ortaya çıktığını gayet iyi hatırlıyorum: Nostradamus, bir mısraında “kırmızı gül”den bahsediyordu; Fransız sosyalistlerinin sembolü de kırmızı gül idi, “İşteee!, Nostradamus sosyalist Mitterand’ın Fransa’ya hükmedeceğini tâââ ne zaman söylemiş!” dedik! Sonra, yine dörtlüklerden birinde geçen “Doğudan yükselen alev” ibaresini aldık, bunun Ağca’nın Papa’yı vurmasının işareti olduğunu yazdık, derken daha başka mısralarla böyle alâkasız benzetmeleri daha da güçlendirdik, böylelikle kerametin temelleri sağlamlaştı ve bu iş senelerce devam edip gitti!
Nostradamus meselesi işte bu şekilde bir “asparagas”tan, yani palavradan ibarettir, bundan otuz küsur sene önce okuyucuyu eğlendirmek maksadıyla yazılan magazin yollu haberler bugün dallanıp budaklanıp ciddî havaya bürünmüş ve ortaya bir “Nostradamus’un kehaneti” masalı çıkmıştır!
Nostradamus’un “kehanet” ile hiçbir alâkası yoktur ama bizde hakikaten kehanet sahibi olduğunu ispat etmiş bir şair mevcuttur…
O şairden ve kehanetinden yarın bahsedeceğim…