İstanbul Belediyesi'nin Yıldız Sarayı'nı 1926'da kumarhaneye çevirdiğini bilir misiniz?
Ekrem İmamoğlu’nun yenilenen seçimlerden de galip çıkmasının ardından İstanbul Belediyesi gündemin tekrar ilk sırasına yerleşti…
Bugün sizlere memleketin en yüksek bütçeye sahip olan bu belediyesinin tarihinden az bilinen bir hadiseyi anlatacağım: İstanbul Belediyesi’nin, yani eski ismi ile “İstanbul Şehremaneti”nin, 1926’da Bakanlar Kurulu kararı ile Yıldız Sarayı’nı kumarhane yapmasını, bir İtalyan işletmeciye kiraya verdiği kumarhaneye ortak olmasını ve bu tuhaf yatırımın ardarda skandallarla son bulmasını…
Cumhuriyet’in ilânının ardından gelirini arttırmak ve İstanbul’a turist getirmek hevesine kapılan Belediye ile hükümet arasında aylar süren görüşmeler yapılmış, Bakanlar Kurulu’ndan nihayet Yıldız Sarayı’nın İstanbul Belediyesi’ne tahsisi ve Belediye’nin sarayı “gazino”, yani “kumarhane” olarak hizmet vermesi maksadıyla yabancı yatırımcılara kiralayabilmesini sağlayacak bir karar çıkmıştı.
Bu kararın ardından, bir İtalyan gurubu adına Belediye ile anlaşan ve Yıldız Kumarhanesi’nin işletmeciliğini elde eden Mario Serra adındaki bir işadamı, aylarca devam eden düzenlemelerin ardından Yıldız Sarayı’ndaki Şale Köşkü’nü kumarhane hâline getirdi. Sultan İkinci Abdülhamid’in otuz küsur, daha sonra da son padişah Sultan Vahideddin’in de dört sene boyunca devlet ve hilâfet merkezi olarak kullandıkları Yıldız Sarayı’nın bu köşkü, 1926’nın 26 Eylül akşamı İçişleri Bakanı Cemil Bey’in kurdeleyi kesmesinin ve Belediye Reisi Operatör Emin Bey’in de oynayıp kaybettiği kısa bir rulet seansının ardından davetlilerin ellerindeki şampanya kadehlerini bir tarafa bırakıp yaptıkları Çarliston dansı ile İstanbul’un ilk resmî kumarhanesi olarak faaliyete başladı!
Kumarhaneden elde edilen gelirin yüzde onbeşi Mario Serra ile yapılan sözleşme gereği İstanbul Belediyesi’ne gidiyordu. Gelirini arttırmak isteyen Belediye, 22 Ağustos 1927’de İtalyan grup ile yeni bir anlaşmaya vardı ve belediyenin hissesi yüzde yirmi beşe çıktı. Böylelikle, Belediye’nin Yıldız Kumarhanesi’nden o sene 230 bin lira kazanması tahmin ediliyordu ve bu gelirin istimlâklere, konservatuvar binası inşaatına yahut Haliç ile diğer derelerin temizlenmesi için tarama dubası alımında harcanacağı konuşuluyordu…
Mario Serra, kumarhanenin kârını arttırabilmek için yine İtalyan hükümetinin desteği ile alışılmadık bir usul denedi: Bol paralı Avrupalı kumarbazları o senelerde yeni yaygınlaşan yolcu uçakları ile İstanbul’a bedava taşıdı, yani Türkiye’nin ilk kumar turlarını başlattı! Brindizi’de ve Atina’da şanslarını deneyen kumarbazlar uçakla İstanbul’a getiriliyor, burada oynadıktan sonra Rodos’taki gazinolara götürülüyorlardı...
Serra, derken işi daha da büyütmek istedi; Yıldız’da kumarhanenin yanında dans salonları, tenis kortları, binicilik sahaları ve bir de golf klübü açmaya heveslendi ve o tarihten on küsur sene önce yanmış olan enkaz hâlindeki Çırağan Sarayı’nı da otel haline getirebilmek için Belediye ile anlaşma imzaladı...
İNTİHARLAR BAŞLAYINCA…
Yıldız’daki gazino darphane gibi para basıyordu ama bir anda beklenmedik hadiseler yaşandı: Evini-barkını satıp bütün parasını kumara yatıran ve tamamını kaybeden bir Türk subayı intihar etti! Derken, İstanbul’dan henüz Ankara’ya taşınmamış olan Macar Sefareti’nin başkâtibi Miklon du Rupashi de kendisinin ve elçiliğin bütün parasını Yıldız’da rulette kaybedince Beyoğlu’nda kaldığı pansiyonda beynine bir kurşun sıktı…
İntiharların ardından İstanbul’un sadece zenginlerinin değil, birçok orta halli aile reisinin de Yıldız Kumarhanesi’nde herşeylerini kaybettikleri ortaya çıktı ve Belediye’nin İtalyan işadamı Mario Serra ile beraber açtığı gazino büyük bir dert oluverdi!
Kumarhane artık sadece halkın ve hükümetin değil, Reisicumhur Mustafa Kemal’in gözünde de antipatik hâle gelmiş, bir akşam Çankaya’daki sofrada kumarhane meselesinden bahseden Reisicumhur, Başvekil İsmet Paşa’ya İçişleri Bakanı Cemil Bey hakkında demediğini bırakmamıştı.
İşin bu aşamaya gelmesi kumarhanenin miadının artık dolmuş olması demekti ve mekânın derhal kapatılması gerekirdi. Faaliyet gösterdiği on buçuk ay boyunca yuvaları yıkan, hâneleri söndüren ve intiharlara sebep olan kumarhane, 12 Eylül 1927 günü, geceyarısından hemen sonra polislerle beraber Yıldız’a giden İstanbul Savcısı Nazif Bey tarafından mühürlendi.
Ama, kumarhanenin kapatılmasından önce tuhaf işler olmuştu… Mario Serra gerçi patron gibi görünüyordu fakat arkasında bir şirket vardı, gazinoyu bu şirket işletiyordu, ortaklar arasında devletin yüksek makamlarında bulunan bazı Türkler de bulunuyordu ve kumarhanenin kapatılacağını haber alan bu ortaklar, hisselerini hemen satmışlardı!
Derken, senelerce devam edecek bir mahkeme macerası başladı: Mario Serra, Belediye ile anlaşması bulunduğunu, herşeyin yasal olduğunu ve kumarhanenin kapatılamayacağını iddia ederek İstanbul mahkemelerinde dâvâ üstüne dâvâ açtı ve işin tuhaf tarafı, bu dâvâlardan bazılarını da kazandı!
Mahkemeler yıllarca sürdü ve İstanbul Belediyesi, Atatürk’ün vefatının ardından Cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü’nün göreve başlamasından birkaç hafta sonra çıkartılan Bakanlar Kurulu Kararı’na dayanarak kumarhanenin işletmecisi Mario Serra ile anlaşmaya oturdu, Serra’ya dünya kadar tazminat ödendi ve kumarhane dosyası böylece kapandı.
İşte, İstanbul Belediyesi’nin hayli renkli olan geçmişinden pek bilinmeyen bir enstantane…
Yıldız Kumarhanesi’nin işletmecisi Mario Serra. Yıldız Kumarhanesi hakkında o günlerin gazetelerinde yayınlanan bir çizim ve Mario Serra. İstanbul Belediyesi’nin, Yıldız Kumarhanesi’nin tanıtımı için bastırdığı Fransızca broşür. Belediye’nin kumarhanenin reklâmı için yayınladığı Türkçe tanıtım broşürü: “Yıldız. İstanbul Belediye Gazinosu. Yıldız Sarayı ile Parkının Tarihçesi. Yeni Gazino Müessesesi”. Broşür, imparatorluk dönemine hakaretlerle doludur.