Biden'in söyleyeceklerinin bilmemnemize kadar yolu var!
Her sene Nisan’ın ortalarında kimi işgüzarlarımızı ve özellikle de diplomatlarımızı bir telâştır alır: “24 Nisan yaklaştı; Amerikan Başkanı o gün Ermeniler’e hitaben yayınlayacağı bildiride “büyük felâket” değil de ‘soykırım’ sözünü kullanacak olursa hâlimiz nice olur, ne ederiz?” derdine düşerler...
Aynı endişe, birkaç günden bu yana yine depreşti. Hele, Amerikan Kongresi’ne Ermeni meselesi hakkında bugüne kadar sunulan metinlerin hemen tamamının altında o senelerde senatör olan şimdiki başkan Joe Biden’ın imzasının bulunması ve son günlerde bazı Amerikan gazetelerinin “Soykırım işi bu sene tamam!" şeklindeki yayınlarının ardından Başkan’ın “soykırım” diyeceğinin kesinleşmesi yüzünden de malûm telâş arttıkça arttı...
24 Nisan nihayet geldi, dananın kuyruğu bugün kopacak ve Joe Biden yayınlayacağı mesajda “soykırım” sözünü, yani bu ifadenin İngilizcesi olan “genocide” kelimesini açıkça telâffuz edecek!
Senelerdir söyleyip yazıyorum, yine tekrar edeyim: Türkiye’de her 24 Nisan öncesi yaşanan “Amerikan Başkanı acaba ne diyecek” telâşı, vesvesesi ve endişesi artık hakikaten bıktırmış ve bize hiç yakışmayan bir paranoya hâlini almıştı!
Bu paranoya işte bugün nihayete erecek!
Peki, bundan sonra ne olacak dersiniz?
Uzun vâdede hiçbir şey olmayacak! “Dostumuz ve müttefikimiz” Amerika’nın Türkiye’yi başkan seviyesinde “soykırımcı” gibi göstermesi bizi ilk günlerde tabii ki hiddetlendirecek, memlekette gittikçe artmış olan Amerikan karşıtlığı daha da fazlalaşacak ama bir müddet sonra her şey eskisi gibi oynak hâle dönecek. Ama, tepemizde senelerdir sallanan ve her ilkbaharda kalpleri çarpıntılara boğan Demokles’in kılıcından da beter bir tehditten kurtulmuş olacağız!
Üstelik, Joe Biden 1915 olaylarından “soykırım” diye bahsettiği için endişelenmemize, utanmamıza, veya öfke krizlerine kapılmamıza gerek falan yoktur! Zaten tarihimizde utanç duyacağımız böyle bir hadise ve Birinci Dünya Harbi’nden sonra işgalcilerin didik didik ettikleri arşivlerimizde de aynı şekilde hicap hissetmemize sebep olacak tek bir belge mevcut değildir. Üstelik bu kadar sene boyunca uğradığımız “soykırımcı” suçlamalarının kazandırdığı bağışıklık sayesinde, Başkan Biden’e gönül ferahlığı ile “Yayınladığın mesaj ve ettiğin söz bilmemneme kadar!” dememizi gerektirir. Son senelerin “toprak, mal ve tazminat talebi” paranoyasından da kurtulup rahatladığımız takdirde “Bilmemneme kadar!” sözünü ağzımızı doldurarak ve öyle bir keyifle söyleriz ki, emin olun, her zerremiz huzur bulur!
BAŞKANLAR HEP “SOYKIRIM” DEDİLER!
Meselenin, gözlerden kaçan bir başka tarafı da var:
Amerikan Başkanları senelerdir her 24 Nisan’da aslında “soykırım” sözünü telâffuz edip duruyorlar ama bu kelimenin İngilizce’deki karşılığı olan “genocide” yerine Ermenicesini söylüyor, kelime kelime tercümesi “büyük felâket” demek olan ama asıl mânâsı “soykırım” olan “Meds Yeghen”i kullanıyorlar...
Bilmeyenin “yüksek kapı” diye çevireceği “Bâbıâlî” aslında nasıl “Osmanlı hükümet merkezi” demekse, yine bilmeyenin “büyük felâket” şeklinde tercüme edecekleri “Meds Yeghen” de, Ermenice’de bugün “genocid”, yani “soykırım” mânâsına gelir!
“Genocide” terimini Polonyalı yahudi hukukçu Raphael Lemkin 1940’ların başında ortaya atmıştı. Lemkin’in Yunanca’da “ırk” ve “soy” demek olan “genos” kelimesi ile Lâtince’de “öldürmek” mânâsına gelen “cide” fiilini biraraya getirerek yaptığı “genocide” sözü bu kavramın bulunmadığı batı dillerinde hemen kabul görmüş ve aynen kullanılır olmuştu...
Ama terim yeni idi ve sadece Batı dillerinde değil, Türkçe’de de, Ermenice’de de karşılığı yoktu...
Biz 1915 tehcirini devletin nefis müdafaası olarak görür, hâdiselere “kıtâl” yahut “Ermeni patırtısı” derdik; “genocide” kavramı çıkınca bunu iki kelimeyi, “soy” ve “kırım” sözlerini birleştirerek “soykırım” diye Türkçeleştirdik ama Ermeniler bir karşılık bulamadılar ve “genocide”in Ermenicesinin ne olması gerektiğini aralarında senelerce tartıştılar. Birkaç kelime teklif edildi, bunların arasında “büyük felâket” demek olan “Meds Yegen” ile “ırk kırımı” mânâsına gelen “Çeghasbanutyun” ağırlık kazandı ve Ermeni dilciler nihayet 2000’lerin ortalarında “soykırım”ın karşılığı olarak “Meds Yegen”in kullanılmasının doğru olacağına karar verdiler.
Ermenice’de “soykırım”a bugün artık “Meds Yegen” denmektedir ve söylediğim gibi Amerikan Başkanlarının 1915 olaylarından “büyük felâket” diye bahsetmeleri ile “soykırım” demelerinin arasında hiçbir fark yoktur. Adamlar “soykırım”ın İngilizcesi olan “genocide” yerine Ermenicesini kullanıyorlar, biz de “Ohhh! Bu 24 Nisan’ı da kazasız belâsız atlattık, herif ‘soykırım’ demedi” diye aklımızca seviniyoruz...
Hani kaba olduğu gerekçesi ile bazı kelimeleri kullanmaz ve daha kibar karşılıklarını söyler, meselâ “o.....” yerine “hayat kadını” deriz ya, işte onun gibi!..
Ve bir hatırlatma: Amerika’nın eski başkanlarından Ronald Reagan 22 Nisan 1981’de yayınladığı bildiride “Ermeniler’in soykırıma uğradıklarını” söylemiş, üstüne üstlük 24 Nisan Amerika’nın neredeyse 50 eyaletinde “soykırım günü” ilân edilmişti!
Netice mi? Hiiiiç!