Tahran'da vicdanın sesi olarak Türkiye
Günlerdir beklenen ve İdlib’deki milyonlarca insanın kaderini belirlemede çok önemli bir dönemeç olan Tahran’daki 3’lü zirveyi tarih kitapları ileride Türkiye’nin rolü ve Başkan Erdoğan’ın vicdani çağrıları ile yazacak. Zira ısrarla ateşkes çağrısı yapan, yaşanabilecek insanlık dramlarına dikkat çeken ve vicdanın sesi olan Türkiye Cumhuriyeti lideri bu zirveden çıkan bildirinin ruhunu da şekillendirdi. Astana sürecinin devamı yönünde çok güçlü bir irade göstererek havayı yumuşattı. O bildiriye ‘ateşkes’ kelimesi girmedi ama Suriye’deki tek çözüm yolunun siyasi müzakere olduğu bir kez daha kayıt altına alındı.
Şayet ateşkes rejimine katılmış ya da katılacak gruplar bu havayı iyi değerlendirebilirlerse yolun ucunda ışık göründü demektir. Gelişmeler DEAŞ, el Nusra ve el Kaide bağlantılı HTŞ gibi örgütlere yönelik nokta operasyonlarına evrilirse büyük kayıplar verdirecek bir süreç engellenmiş olur. Suriye’deki savaş uzun yıllara yayıldığı ve maalesef şiddet rutinleştiği için bazen binlerin, milyonların hayatından bahsettiğimizi unutabiliyor, mekanikleşebiliyoruz. Halbuki koskoca bir kent şu an tek umudunu Türkiye’nin izlediği vicdanlı çizgiye bağlamış, kurtulmayı bekliyor…
***
Utanç verici tahliye kararları
30 Kasım 2016, biz milyonlarca Türkiye vatandaşı için takvimin unutulan yapraklarından biri sadece. Ancak aramızda 12 aile var. Onlar 30 Kasım 2016’yı unutmuyorlar, unutamıyorlar. Bırakın unutmayı, yalnızca o tarihle yaşıyorlar. Zira bizim yataklarımızda mışıl mışıl uyuduğumuz 30 Kasım akşamında Adana’nın Aladağ ilçesindeki kız yurdunda dev bir yangın çıkmış, alevler 11 çocuk ve 1 görevliyi cayır cayır yakarak hayattan koparmıştı.
Yaklaşık 2 yıldır devam eden yurt yangını davasında zaman içinde sanıklar tahliye edildiler. Tutukluluğu devam eden iki kişi kalmıştı, yurt müdürü ve dernek başkanı. İşte onlar da dün serbest bırakıldı. Yani 11 kız çocuğu ve bir yurt görevlisinin ölümünden herkes teker teker sıyrıldı.
Bu kararı veren yargı mensupları, dava ile ilgili bilirkişi raporları hazırlayan uzmanlar, yetkililer… Biraz vicdanınız varsa, açın internetten ailelerin çığlıklarını dinleyin, hayattaki en büyük acı olan evlat acısını tatmış ve yavruları için adaletten başka bir şey istemeyen o insanların feryatlarına kulak verin. 34 öğrencinin kaldığı bir yurtta nasıl olur da yangına karşı tedbir alınmaz sorusunu aynaya bakarak kendinize sorun. O akşam o yurtta 11 melek 3. kata sıkışarak cayır cayır yandılar. Nerede bu binanın yangın merdiveni, uyarı sistemi? İtfaiye nerede? Böyle bir trajedinin bir sorumlusu yok mu?
Bu tahliye kararlarını vicdanlara anlatamazsınız. O yangının hesabını sormazsanız bu ülkede adalete olan inancı yerleştiremezsiniz…
***
Birlikte yaşama iyi bir örnek: Esenler
Dün sabah Esenler’in AK Partili Belediye Başkanı Tevfik Göksü ile kahvaltıda bir araya geldim. Göksu, AK Partili belediyeler arasında en yüksek oyu alan iki belediyeden biri. Yüzde 70’e yakın desteği var. Ona, yaklaşan yerel seçimlerdeki havayı sordum.
“Bizim oyumuz aynen duruyor, Esenler’de çok kültürlü bir yaşam oluşturmaya çalışıyoruz” diyerek başladı ve ilçedeki sosyolojiyi anlattı. Burada ciddi sayıda Suriyeli göçmen var. Birçoğu hayata karışmış, iş bulmuş ve adapte olmuşlar. “Biz ‘Suriyeli istemiyoruz’ gibi ırkçı sloganlarla ortalığı karıştırmaya çalışanlara karşı bir arada yaşamayı anlatmak için çok iyi bir örneğiz” diyor Göksu.
Peki hiç mi sıkıntı yok? Varmış tabii. Göçmenler üzerinden fırsatçılık yapılıyormuş. Mesela dükkanlar, ranza ranza Suriyelilere kiralanıyormuş, tuvalet, mutfak olmayan yerlerde insani koşullardan uzak yaşanıyormuş. “Biz bu tip yerleri mühürlüyoruz ama yine de bu uyanıklara hiç göz açtırmamak lazım” diye uyarıyor. Bir de göçmenler bir daireyi 3-4 aile olarak kiralıyorlar, dolayısıyla bu, kira fiyatlarını artırmış ve yerel nüfusu zorlamaya başlamış.
Kara propogandalara kanmayın, oy veren Suriyeli çok az
Suriyelilerin oy verdiği ile ilgili söylentilerin de asılsız olduğunu anlattı Tevfik Göksu. Yalnızca özel yetenekliler ya da çok spesifik iş yapan az sayıda kişiye bu hak tanındı, o kadar, diyor.
***
Bütün okullara kamera
Tevfik Göksu güvenli ve huzurlu şehir kavramına çok kafa yoran bir belediye başkanı. Devamlı proje geliştirir. Onun ‘güvenli şehir’ konsepti altında kamera projesi üzerine çalıştığını biliyordum. Detaylarını sordum. Esenler’deki bütün okullara kamera sistemi yerleştirmiş ve bu kameraları emniyetle irtibatlandırmış. Böylece her okul görülüp, denetlenebiliyor. Bu uygulama başka belediyelere de örnek olmuş, giderek yayılıyor. Bu sistemi parklara da kuruyor Tevfik Bey. Bir sonraki aşama ise sokak uygulaması imiş. Her sokağa kamera yerleştirilecek ve böylece her yer izlenebilecek. Bu uygulamayı önce İstanbul Büyükşehir hayata geçirecek, ardından Esenler’de de kameralar kurulacakmış.