Sözen, Erdoğan'ı 24 yıl önce nasıl övmüştü?
Başkan Erdoğan ve İstanbul'un eski Belediye Başkanı Nurettin Sözen arasında geçen hafta İstanbul üzerinden yaşanan grev ve çöp dağları tartışmasını görünce biraz eskiye gittim ve TRT’nin arşivinde çok ilginç bir tartışmaya rastladım.
Tarih 5 Aralık 1994. Reha Muhtar’ın Ateş Hattı programı. Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’un 8 aylık belediye başkanı. Karşısında selefi Nurettin Sözen oturuyor.
Aradan 24 yıl geçtikten sonra çöp konusu üzerinden sert bir tartışma yaşadılar ancak o gün o programda Muhtar’ın ısrarla tartışma çıkmasını istemesine rağmen Erdoğan da Nurettin Sözen de birbirlerine gayet ılımlı yaklaşıyorlar.
Belli bir yaşın üzerindeki okuyucular bilir, gençler için de hatırlatayım: Ateş Hattı, isminin de çağrıştırdığı gibi, tartışmacıların birbirine karşılıklı çok sert ateş etmesi, yani kavgaya varan tartışmalara girmesi üzerine kurgulanırdı.
O BÖLÜMÜN İSMİ “SEVGİ HATTI” OLMUŞ!
Ancak Erdoğan-Sözen karşılaşması, programı yapanların bu isteğini karşılamıyor. Hatta geçen hafta Erdoğan iktidarına çok sert sözlerle yüklenen Sözen, o programda birkaç yerde Erdoğan’ı övüyor. O nedenle ekranda “Sözen’den Erdoğan’a sürpriz destek” sözleri yanıp sönüyor ve programın ismi de “Sevgi Hattı”na dönüyor!
Nurettin Sözen “Birçok konuda başladığımız projelere devam ediyorlar. Eminim kendileri de programlarına uygun yeni projeler üreteceklerdir. Ben bu açıdan gayet iyi buluyorum. Gayretlerini sürdürüyor. 8 ayda bir yargıya varmak kolay değil” diyerek Erdoğan’a destek oluyor.
Erdoğan da “Devlette devamlılık esastır. Biz bizden önce atılmış hayırlı adımları devam ettirmek durumundayız. Ettirmezsek halkımız bizden hesap sorar” sözleriyle Sözen’e karşılık veriyor. (Programın linkini de bu yazıya ekliyorum…)
PROGRAMDAN BİR BÖLÜM İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ...94 İSTANBUL'UNUN İÇLER ACISI HALİ
24 yıl önceki bu program ara ara İstanbul görüntüleri ile kesiliyordu. İçim acıdı. O günler bir kez daha gözümün önüne geldi. Nereden, nereye diye düşündüm. O zamanlar lise öğrencisiydim. Su, hava kirliliği, çöp sanki İstanbul’un olmazsa olmaz sorunu gibi gelirdi. Kanıksamıştık.
Zikredilen rakamlara, programda verilen görüntülere bakınca sanki başka bir gezegenden bahsediliyor gibi hissediyorsunuz. Doğalgaz kullanıcı sayısı 130 bin imiş! Erdoğan ilk 8 ayda bunu 80 bin daha artırdığını söylüyor. Sözen ise İstanbul’un tümüne doğalgazın imkansız olduğunu ileri sürüyor.
Bugün ise İstanbul’da 6 milyon 239 bin 857 abonesi var İGDAŞ’ın. Bırakın İstanbul’u, 2017’de doğalgaz Türkiye’deki 81 ilin tamamına ulaştı.
***
Pendik Belediyesi o ismi değiştirmiş
Geçen cuma günü İstanbul Pendik’te Cemal Gürsel Caddesi olduğunu ve bunun kalkması gerektiğini yazmıştım. Pendik Belediye Başkanı Salih Kenan Şahin hemen o gün aradı ve Cemal Gürsel ismini 2015’te kaldırıp, yerine Tevfik İleri ismini koyduklarını söyledi.
Cemal Gürsel
Pendik Belediyesi’ni tebrik ediyorum. Tevfik İleri Demokrat Parti iktidarında birçok mevkide görev almış bir siyasetçiydi. Ulaştırma bakanlığı, başbakan yardımcılığı görevlerinin yanısıra onunla özdeşleşen eğitim bakanlığı yaptı. 27 Mayıs darbesinde idama mahkum edldi, cezası ömür boyu hapse çevrildi. Maalesef çektiği zulümler nedeniyle pek dayanamadı ve darbeden hemen sonra 1961’de vefat etti. Ona ve tüm Demokrat Partililere bu acıları çektirmiş olan Cemal Gürsel’in ismi başka birçok yerde olduğu gibi Pendik’in de bir caddesinde hem de önemli caddesinde 2015’e kadar yaşadı sevgili okurlar. Ama bu acıları çektiren darbecinin isminin indirilip yerine Tevfik İleri isminin konması geç de olsa çok anlamlı.
Tevfik İleri
***
Sermayedarlar yurt dışına mı kaçıyor?
Batı medyasında Türkiye’den çok sayıda sermayedarın ve yatırımcının yurtdışına kaçtığı haberleri çok sık yapılıyor. Bunların abartılı ve kötü niyetli haberler olduğuna inanabiliriz. Fakat eğer bu manipulasyonları bozmak istiyorsak Türkiye’nin yatırım iklimini liberalleştirmek zorundayız.
Sermaye ürkektir, uygun iklimi bulamazsa uçup gider. Korkup yurtdışına kaçarsa, o ülkede paranın fiyatı yani faizler fırlar. İşsizlik artar ve emekçi sınıflara ödenen reel ücretler de düşer. O durumda tek kazanan rantiye kesimi olur.
Bir ülkede ne kadar bol para yani çok sermayedar varsa o nispette faizler düşer. Sermaye ne kadar kendini güven ve huzur içinde hissederse o ülkeye daha çok para girer. Faizler düştükçe yatırım artar. Üretim artar. İstihdam artar.
O sebeple genel olarak hukuk devleti olgusu özel olarak da sermayenin hukuk güvenliği meselesi ülkemiz için çok önemli.
Türk medyası da bu konuda ortak bir hassasiyet zeminine sahip olmalı. Sermayedarları ve yatırımcıları hedef gösteren yayınlar Türkiye’ye büyük zarar veriyor. Ülkemizin fakirleşmesine vesile oluyor.