Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        23 Haziran İstanbul seçimlerinin iki başkan adayının bir canlı yayında kozlarını paylaşacak olmaları bence de demokrasimiz adına büyük kazanç.

        Bu birlikte canlı yayın fikri için iki taraftan onay alan ve bu yayının ısrarla takipçisi olan isim de sevgili Didem, yani Habertürk TV moderatörlerinden Didem Arslan Yılmaz oldu.

        Yıldırım-İmamoğlu yayınının yapılmasının kesinleşmesiyle beraber bütün medya camiasında bir hareketlenme yaşandı.

        Cuma akşamı kameralara konuşan Binali Yıldırım ise herkesi ters köşe yaparak, hükümete çok sert muhalif çizgideki Sözcü gazetesi yazarı Uğur Dündar’ın moderatörlüğüne yeşil ışık yaktı.

        Bu haberi duyunca açıkçası Binali Bey’in özgüvenine şapka çıkardım. Biliyorsunuz Uğur Dündar şu an çok hararetli biçimde Ekrem İmamoğlu’nu destekleyen bir köşe yazarı ve yorumcu.

        Elbette Dündar geçmişte politik yorumcu vasfı olmayan ve hatta siyasi görüşünü bile kamuoyuna belli etmemeye özel gayret eden bir televizyoncuydu. Türkiye’nin ilk TV starıydı. Çok sayıda tartışmayı da bu apolitik kimliğiyle yönetti.

        Star Ana Haber’den ayrılana kadar da bu apolitik çizgide devam etti. Sözcü ve Halk TV’ye geçmesiyle beraber ise artık karşımızda çok net siyasi tavrı olan CHP’li ve ulusalcı yazar kimliğiyle Uğur Dündar var. Kariyeri tamamen dönüştü.

        İşte bu bağlamda Binali Yıldırım’ın moderatör olarak Uğur Dündar’ı istemesiyle mesela Emin Çölaşan’ın Bekir Coşkun’un ya da Yılmaz Özdil’in moderatör olmasını istemesi arasında hiç fark yok. Binali Bey’in özgüvenli cesaretidir bu. Herkes bu durumu takdir etmeli.

        DÜNDAR NEDEN ÇEKİLDİ?

        Uğur Dündar ise başta moderatörlük konusunda çok çok hevesliyken bir süre sonra büyük istek duyduğu bu işten çekilmek zorunda kaldı.

        Dündar’ın çekilme nedeniyle ilgili yakın dostu Haluk Şahin’in yazdıklarına belli ölçüde katılıyorum ama bence Haluk Bey de bir konunun üstünü örtüyor.

        Uğur Dündar toplumsal kutuplaşmada her iki tarafın tepkisinden çekinerek değil özellikle laik ve Kemalist kesimin gözünden düşme tehlikesi yüzünden moderatörlükten çekildi.

        Lütfen artık saklamayalım... Evet, özellikle medya açısından muhafazakar tarafta da büyük bir fanatizm var. Ama tüm araştırmalar söylüyor ki dindar toplumsal kesimde fanatizm çok kısıtlı. Hükümete yakın medyanın önemli bir kısmı, bu kesimin ortalama sağduyusundan çok uzak. Bana inanmayan, dindar kesime dair sosyolojik verileri değerli araştırmacı Bekir Ağırdır’a sorabilir... Aslında Binali Yıldırım’ın ruh hali günümüz dindar taban ortalamasını çok güzel özetliyor.

        Öte yandan benim de içinden çıktığım laik kesim ise paranoyalar içinde yaşıyor. Bu kesimin çoğunluğu hâlâ Muharrem İnce’nin 24 Haziran’da kaçırıldığına ve o sebeple korkudan sustuğuna inanıyor.

        Ben bu durumu eleştirmiyorum. Bilakis çok üzülüyorum ve anlamaya çalışıyorum. Dindarların ve AK Parti hükümetinin de empati yapmasını rica ediyorum.

        Öte yandan Dündar’ın yazdığı Sözcü ve başta da Yılmaz Özdil, Kemalist kesimi daha da delirtecek yayınlar yapıyorlar. Bakın iş geldi daha yayın olmadan Uğur Dündar’a patladı. Sözcü ekibinin kendi döşediği taşlar Dündar’ın kafasına yağdı.

        Moderatörlük ihtimalini açıkladığı andan itibaren adeta bir ikinci Muharrem İnce ve 24 Haziran vakası yaşandı. Laik kesim daha yayın olmadan Uğur Bey’e hücuma başladı. Uğur Dündar bu yüzden korktu ve çekildi...

        KENDİLİĞİNDEN Mİ ORTAYA ÇIKTI?

        Öte yandan sürecin nasıl olduğunu araştırınca Binali Yıldırım’ın aklına kendiliğinden Uğur Dündar’ın gelmediğini ve bilakis usta bir organizasyonla aklına getirildiğini de öğrenmiş oldum. Hikayenin buradan sonrası özellikle biz kadın gazeteciler ve televizyoncular için ders ya da ibret niteliğinde…

        BİZ KADINLAR BÖYLE DAYANAŞABİLSEK…

        Uğur Dündar’ı bu tarihi yayının moderatörü yapmak için inanılmaz bir erkek gazeteci dayanışması oluştu. Ah bir de biz kadın gazeteciler birbirimiz için böyle dayanışmayı ve beraber hareket etmeyi öğrenebilsek. Şu erkeklerin aramıza soktukları nifakları bir yok edebilsek…

        Bakın bu noktaya getiren gelişmelere…

        Bir yandan Uğur Dündar eskiden moderatörlük yaptığı TRT yayınlarının kaydını sosyal medyaya koymaya başlıyor. Bu arada yayın muhakkak TRT’de olmalı diye bastırıyor. Bu internet sitesi sürekli Uğur Dündar’la ilgili olumlu haberler yapıyor. Bu arada da Candaş Tolga özellikle sürekli Binali Yıldırım ve AK Parti cephesini yokluyor. Nasıl olsa İmamoğlu cepte diye düşünüyor. Uğur Dündar’ın Binali Bey’e çok faydalı olacağına o cepheyi inandırmaya çalışıyor ve başarıyor.

        Herkesin bildiği gibi çok rahat ve özgüvenli bir insan olan Binali Yıldırım da “Tamam Uğur Dündar olsun. Ellerinde hiçbir bahane kalmasın. Ben her koşulda kendime güveniyorum” diyor. Bunun üzerine Işık, herkesten önce Binali Bey’in Dündar’ı kabul ettiğine dair kamuoyunu bilgilendiriyor. Yine bu haberi o internet sitesi pompalıyor ve hedefe ulaşılıyor. Uğur Dündar ise sanki hiç bu süreçten haberi yokmuş da yeni duymuş gibi teşekkürler ediyor “Elbette istenirse görevi yaparım” diyor vs.

        Sevgili okurlar, Dündar için bir araya gelen bu erkek gazeteciler grubu çok yakın zaman önce çok sert kavgalar etmişti. Bu ulusalcı sitenin Candaş Tolga Işık için attığı manşeti hatırlıyoruz. Işık, Türkan Saylan ödülü aldığında yine aynı site FETÖ TV'lerindeki yayınları hatırlatarak "Candaş Tolga’ya bu ödül nasıl verilir" diye ortalığı inletmişti.

        Şimdi ortak hedefleri için nasıl erkek gazeteci dayanışmasına giriyorlar görüyorsunuz.

        Ben bu durumu tenkit etmiyorum. Bilakis erkek gazetecilerdeki bu hemen organize olma ve dayanışma olayını biz kadın gazeteciler de örnek alalım diyorum.

        Her ne kadar erkek-egemen söylemde kadınlar hırslı ve entrikacı gibi gösterilse de şu yukarıda anlattığım organizasyonu biz kadınların örgütlenerek hayata geçirmesi ne kadar mümkün bilemiyorum.

        SAYIN YILDIRIM VE SAYIN İMAMOĞLU’NDAN RİCA EDİYORUM

        Fakat ben bu köşede her ikisini de iyi tanıdığım Sayın Binali Yıldırım ve Sayın Ekrem İmamoğlu’ndan bu tarihi yayında bir kadın moderatörün olmasını rica ediyorum.

        Sayın Uğur Dündar da çok istediği bu moderatörlükten çekildiğine göre artık kesinlikle bir kadın moderatör olmalıdır ve bu işi de en çok hak eden Didem Arslan Yılmaz’dır.

        Ekranda sadece ve sadece erkeklerin olduğu bir görüntü ne 2019 Türkiyesine ne de Atatürk’ün ideallerine de yakışmıyor. Eski Türkiye’de TRT tartışmalarında sadece erkekler olurdu. Kadınlar yok hükmündeydi.

        UĞUR DÜNDAR İŞTE O ZAMAN ÇOK BÜYÜRDÜ…

        Bence Uğur Dündar’a yakışan en başta “Bana teklif yapılsa bile ben bir kadın meslektaşımın bu tarihi yayını yönetmesi gerektiğine inanıyorum. Bir Atatürkçü olarak o ekranda bir kadının olması gerektiğine inanıyorum” demekti.

        Böyle yapan bir Uğur Dündar gerçekten tüm toplumsal kesimler ve özellikle kadınlar nezdinde çok büyürdü. O ise Kemalist kesimden beklemediği bir tepkiyi görünce geri çekilmeyi tercih etti.

        78 yaşına rağmen hâlâ anaakım ekranlara çıkabilmek ve belki bu vesileyle geri dönüş bileti almak için bu korkunç hırs ve ihtirasın Dündar’a fayda getirmeyeceğine inanıyordum ve nitekim bu işten geri çekilerek doğruyu yaptı.

        BU İŞİ HAKKIYLA YAPACAK O KADAR ÇOK KADIN VAR Kİ…

        Evet dediğim gibi ben bu ortak yayını herkesten önce Didem’in hak ettiğine inanıyorum ama diyelim ki başka biri olacaksa da kesinlikle kadın bir isim moderatör olmalı. Erkek moderatörler şu hırslarını bıraksın artık. Yeter!

        TRT dendiği için söylüyorum Pelin Çift de çok yakışır bu yayına veya Seda Öğretir de Nihan Günay da Banu El de Nazlı Çelik de Ece Üner de Simge Fıstıkoğlu da Senem Toluay da Hülya Hökenek de Hande Fırat da Buket Aydın da hatta Binali Bey özellikle kendine muhalif isim istediğine göre Ayşenur Arslan da Şirin Payzın da Nevşin Mengü de gayet başarıyla bu programın moderatörlüğünü üstlenebilir.

        Bütün bu medya mensupları ve ismini yer darlığından yazamadığım tüm diğer kadın televizyoncuların çok iyi performans göstereceğine eminim.

        Yeter ki hırs küpü halinde gezen erkek televizyoncular bariyer olmasınlar ve artık şu ülkede her alanda kadınların önü açılsın.

        Kadın köşe yazarları ve medyadaki bütün kadınlar görüşleri birbirinden ne kadar farklı olursa olsun birbirilerini desteklesinler. Kadınlar olarak başka çaremiz yok…

        Diğer Yazılar