Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cumartesi günkü yazım üzerine sabahın erken saatlerinden itibaren çok yoğun bir telefon ve mail trafiğinin içinde buldum kendimi. Bir yandan siz sevgili okurlardan gelen mektuplar, diğer yandan konunun muhataplarının telefonları…

        Meğer kanser ilaçları ve devletin bu ilaçları karşılamasına yönelik ne çok soru ve detay varmış… Ben bu kadarını tahmin etmemiştim açıkçası…

        Öncelikle şunu söyleyeyim: Hem Sağlık Bakanlığı hem de SGK Genel Müdürlüğü yazım yayınlandıktan dakikalar sonra bana ulaştılar, anlattığım kanser hastası arkadaşımla ilgili konuyu merak ettiklerini söyleyip, kendisiyle iletişime geçmek istediler ve konunun detayını sordular.

        Bu hızlı refleksin ve hassasiyetin çok önemli olduğunu düşünüyorum. SGK Basın Müşaviri Uğur Korkmaz, kanser ilaçlarının karşılanması ile ilgili birçok kritik bilgi verdi. SGK’nın hiçbir hasta arasında ayrım yapmadığını, ücreti yüksek ilaçları karşılamamasının söz konusu olmadığını, bırakın 3500 TL’lik ilacı, kendilerine ulaşan binlerce euroluk reçeteleri ödediklerini söyledi.

        YA REÇETE LİSTE DIŞIYSA?

        Peki öyleyse arkadaşımın doktorunun reçete ettiği Zaltrap adlı kanser ilacını SGK neden karşılamamış? Nedeni basit… Çünkü o reçete kendilerine hiç ulaşmamış.

        İşte bence tartışmamız gereken, şimdiye dek hiç üzerinde durulmamış bir konu bu ve şu anda da Sağlık Bakanlığı cumartesi günkü yazım üzerine bu konuyu ele alıyor…

        Mesele şu: Kanser ilaçlarının devlet tarafından karşılanmasında mevcut protokoller mi, doktor reçeteleri mi belirleyici? Reçete ile her kanser türü için listelenmiş standart ilaçlar arasında fark olursa ne olacak?

        Zaltrap, mide kanseri hastaları için verilen bir ilaç. Dolayısıyla mide kanseri ilaçları listesinde yer alıyor. Arkadaşım ise bağırsak kanseri. Bağırsak kanseri protokolünde bu ilaca yer verilmiyor. O nedenle otomatik olarak arkadaşımın talebi reddedilmiş…

        Gelin bunun üzerine düşünelim…

        BAKANLIK DAHA ESNEK BAKMALI

        4. evre bir kanser hastası yaklaşık 10 yıldır farklı tedaviler deneyerek yaşıyor. Doktorunu tüm bu süre zarfında hiç değiştirmemiş. Ve o doktor ne reçete ettiyse belli ki işe yaramış, hastayı yaşatmayı başarmış…

        Şimdi… 10 yıldır hastasını takip eden ve başarılı sonuçlar alan doktorun reçetesine göre mi yoksa standart listelere göre mi karar vermeli Sağlık Bakanlığı?

        Bu, zor ve aynı zamanda felsefi bir soru… Konvansiyonel bir pencereden bakacak olursanız, “O ilaç bağırsak kanseri için üretilmiş bir ilaç değil, hastayı denek olarak kullanıyor olabilir doktor, o nedenle o ilacı devletin onaylamaması normal” diyebilirsiniz…

        İdealist ve yenilikçi bir pencereden bakacak olursanız ise hastayı en iyi tanıyan onu bunca zaman yaşatan doktorudur, onun onay verdiği ilacı devlete ancak onaylamak düşer, dersiniz…

        Ben ikinci görüşteyim. Hiç görmediği bir hastanın ilacını, sırf kağıt üzerindeki protokollere uymuyor diye, 10 yıldır onu yaşatan doktorun reçetesine rağmen Sağlık Bakanlığı reddetmemeli, reddedemez…

        Bakanlık elbette hasta doktor ilişkisinin gerçekliğini kontrol ettikten sonra doktor reçetelerini dikkate almalı ve yeri geldiğinde protokollerin dışına çıkabilmeli…

        Henüz Bakanlığın kararını bilmiyorum ancak konunun takipçisiyim…

        Diğer Yazılar